act

  1. Noun fiil
  2. Noun edim
  3. iş, fiil, edim, eylem, amel.
    My first act was to open the window: İlk işim pencereyi açmak oldu.

    an act of folly: delice bir iş.
    a stupid act: saçma bir iş.
  4. faaliyet.
    to catch someone in the act: birini suçüstü yakalamak.
  5. yasa, kanun.
    act of Parliament: Millet Meclisinden çıkan kanun.
  6. kayıt, vesika.
  7. (piyes vb.) bölüm, perde.
    The second act of Hamlet: Hamlet'in ikinci perdesi.
  8. (eğlence/radyo programlarında) kısa gösteri.
  9. eğlence gösterisi yapan grup.
    The act broke up after 30 years: 30 yıldan sonra gösteri grubu dağıldı.
  10. gösteri(ş), jest, yapmacık, câli hareket.
    Her tearful farewell was all an act: Gözyaşları içinde
    veda edişi bir gösterişten ibaretti.
    As an act of courtesy I allowed him to stay: Nezaketen onun kalmasına izin verdim.
    act of kindness: lûtufkârlık.
  11. (İngiliz üniversitelerinde) mezun olacak öğrencinin tezini fakülte kurulu önünde savunması,
    to keep
    the act: tezini savunmak.
  12. Philosophy edim, amel, işlem gücü/ilkesi, gerçekleşme.
  13. rol almak/oynamak, temsil etmek, rol yapmak.
    He acted in three plays of Molière.
  14. (tiyatro eseri) sahneye elverişli olmak, sahneye konulabilmek.
    His plays don't act well: Onun
    eserleri sahneye elverişli değildir.
  15. davranmak, karar verip harekete geçmek.
    to act upon instructions: talimata göre hareket etmek.

    to act prudently: tedbirli davranmak.
  16. iş yapmak, çalışmak, faaliyet göstermek.
    His mind acts sluggishly: Onun zihni yavaş çalışıyor.
  17. etkin/müessir olmak, sonuç elde etmek, başarmak, görevini yapmak.
    The medicine failed to act: ilâç etkimedi/müessir olmadı.
  18. yalancıktan yapmak, gösteriş yapmak, … gibi davranmak.
    He acted angry: Öfkelenmiş gibi davrandı.

    to act interested: yalancıktan ilgi göstermek.
    to act like a friend: dost görünmek, dost gibi davranmak.
kendi ilkelerine göre hareket etmek Verb
emirlere göre hareket etmek Verb
yetkisi dışına çıkmak Verb
haklarına tecavüz etmek Verb
veli sıfatıyla hareket etmek Verb
kendi yetkisiyle hareket etmek Verb
resmi sıfatıyla hareket etmek Verb
resen hareket etmek Verb
kendi insiyatifine göre hareket etmek Verb
resen hareket etmek Verb
kendi menfaatine çalışmak Verb
kendi namına hareket etmek Verb
kendi adına hareket etmek Verb
işinin normal gidişi gereği davranmak Verb
mevkiinin verdiği yetkiyle hareket etmek Verb
mevkinin verdiği yetkiyle hareket etmek Verb
kendi namına hareket etmek Verb
kendi ihtiyarına göre hareket etmek Verb
kendi kanaatine göre davranmak Verb
kendi fikriyle hareket etmek Verb
haklı hareket etmek Verb
yetkisi içinde hareket etmek Verb
vekil olarak hareket eden Adjective, Law
fiil Noun, Law
Denizcilik Seyrüsefer Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesi Sözleşmesi Proper Name, International Law
başarmak Verb
Kıta Sahanlığı Üzerinde Bulunan Sabit Platformların Güvenliğine Karşı Kanunsuz Eylemlerin Önlenmesi Protokolü Proper Name, Law
kişinin kendi yetki sınırları dışına çıkması
yaşına göre hareket etmek.
kişinin kendi yetki sınırları içinde hareket etmesi
davranışlarını yaşına uydurmak, yaşına göre hareket etmek, makul olmak.
Birleşmiş Milletler Uluslararası Sivil Havacılığın Güvenliğine Karşı Kanun Dışı Eylemlerin Önlenmesine İlişkin Sözleşme Noun, International Law
Birleşmiş Milletler Deniz Seyir Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesine Dair Sözleşme Noun, International Law
idari muamele
idari fiil
idari fiil tasarruf
tüccar birliği gibi her türlü düzenlemeleri yasaklayan yazılı kanun
ortaklıklar
bireyler
(Br) bütçe kanunu
bir devlet dairesine ödenek veren kanun
(Br) tahkim kanunu
resmi akit
noterlikçe resmiyet verilen muamele
bir davada savunmanın küçüklük defi
küçüklük defi
kefalet kanunu
banka kanunu
banka kanunu
South Sea Bubble gibi şirket dolandırıcılıklarını önlemek için çıkarılan kanun
bütçe kanunu
liman hırsızlarını yok etmek amacıyla 1761'de çıkarılan İngiliz yazılı kanunu
ifası senetle temin olunan bir fiil
ortaklık olmayan şirketleri düzenleyen 1862 tarihli İngiliz yazılı kanunu
şirketler kanunu
ortak fiil ve hareket
telif hakkı kanunu
şirket fiili
karşı enflasyon kanunu
burnu ya da dudağı koparmak gibi bir kimsenin uzvunu kasten sakatlamayı ağır cürüm addeden kanun
dil kesmek Verb
burnu yarmak Verb
göz çıkarmak Verb
(bu konuda kiliseye ayrıcalık tanınmamaktadır
cezalandırılacak bir fiil
suç fiili
geçmiş davalara ve mevcut haklara dayanan makabline şamil bir kanun
gümrük mevzuatı
gümrük kanunu
çaresizlik içinde yapılan hareket
iki seans
eğitim kanunu
eğitim kanunu
seçme fiili
kamulaştırma kanunu Noun, Law
akılsızlık
emniyeti suiistimal etme
hileli fiil
avlanma kanunu
devlet muameleleri Noun
onarımı ve donanımına ilişkin bazı özellikleri konusunda tekne ve sahiplerinin sorumluluğunu sınırlayan
sözleşmeleri yasaklayan 1893 tarihli kanun
yükle tekne arasındaki ilişkileri ayarlayan ve geminin ve yükün bakımı ve teslimi
teknenin yapımı
(US) Karayolları İnşaat ve Bakım Kanunu
kötü niyetli hareket Noun
düşmanca davranış
kanuna aykırı davranış
(Br) göçmen kanunu
delalet eden fiil
fiilen
(Br) kamu arazilerinin özelleştirilmesi hakkında kanun
kaba hareket
ika olunan ya da vaki olan bir şey hakkında hangi kanunun uygulanacağını gösteren kanun
kazai tasarruf
bir şey hakkında hangi kanun uygulanacağını gösteren kanun
hakem kararı
hükümetin adli ve hukuki işlevlerini yürütmek üzere mahkemelerin oluşturulmasını öngören 1789 tarihli Amerikan kanunu
hukuki sonuç doğuracağı saptanan fiil
davranış
iyi davranış
kanuni fiil
hukuki fiil
kanuni fiil
hukukî tasarruf Noun, Law
teşrii tasarruf
hükümleri çerçevesine giren gelecekteki davaların görülmesinde hangi kanunun uygulanacağını belirleyen kanun
fors majör
mücbir sebep
yargı makamının emrine uyarak
yapılacak fiilin uygun olup olmadığı konusunda kesin yargısına başvurmadan yaptığı fiil
kişinin
kaçak mallara el konularak suçluyu ele veren ile hükümet arasında yarı yarıya paylaşılmasını öngören Amerikan kanunu Noun
kaçak mallara el konularak
noterlik muamelesi
resmi muamele
aleni fiil
ancak niyetin apaçık olduğu fiil (nakıs teşebbüs
aşikâr fiil
(Br) parlamentodan çıkan kanun
parlamento kanunu
(Br) patent kanunu
cezai fiil
gösteriş yapmak Verb
oyunda rol almak Verb
samimi davranmamak Verb
taslamak Verb
naziklik
suça teşebbüsün unsurlarından biri
hazırlayıcı hareket
(Br) zamanaşımı sürelerini tadil eden kanun
adli muamele
yönetmelik
mevzuat
tüzük
cezayı müstelzim fiil
cezayı gerektiren fiil
(US) tarla açma kanunu
(US) antitröst kanunu
dolandırıcılık dışında borç yüzünden hapis cezasını kaldıran 1831 tarihli New York eyaleti kanunu
terörist eylemi
cürüm
haksız fiil
vatana ihanet davası Noun
dostça olmayan davranış
adaletsizlik
kanuna aykırı davranış
başkası namına yapılan fiil
iradi fiil
kasıtlı fiil
başkasının haklarını ihlal eden hareket
haksız fiil
hödüklük etmek Verb
nazlanmak Verb
gaddarlık etmek Verb
salaklık etmek Verb
delilik etmek Verb
cahillik etmek Verb
birini vekâleten temsil etmek Verb
özgür bırakmak Verb
feragat göstermek Verb
aklına geleni yapmak Verb
cüret etmek Verb
müşterek hareket etmek Verb
doğal davranmak Verb
büyüklük göstermek Verb
resen hareket etmek Verb
eyleme vurmak Verb, Psychology
huysuzlanmak Verb
hırçınlaşmak Verb
profesyonel ehliyetle hareket etmek Verb
ihtiyatlı davranmak Verb
tam yetkili olarak hareket etmek Verb
ağır davranmak Verb
inatçılık etmek Verb
birlikte hareket etmek Verb
nankörlük etmek Verb
arızalanmak Verb
düzgün çalışmamak Verb
adımıni denk almak Verb
bir mal veya mala ait mülkiyeti kanıtlayan belgeleri uhdesinde bulunduran bir mümessilin onların sahibiymiş
gibi hareket etmesini sağlayan kanun
adliyede uygulanacak muameleleri düzenleyen usul hukukuna ait kanun