argue

English-Turkish Translation

  1. Verb sebep/delil göstermek.
    He argued for an allowance and receive one.
  2. Verb itiraz etmek.
    Do what you are told and don't argue with me: İtiraz etme de söylediğimi yap.
  3. Verb (lehinde/aleyhinde deliller beyan ederek) tartışmak, münakaşa etmek.
    The lawyers argued the case.
  4. Verb (fikir ve mütaleasında) ısrar etmek, fikrini israrla savunmak.
    to argue that something must be so:
    bir şeyin böyle olması gerektiğini israrla savunmak.
  5. Verb ikna etmek, (savunduğu fikrin doğruluğuna) inandırmak.
    argue down: ilzam etmek, (delil üstünlüğü
    ile) susturmak, cevap veremez duruma düşürmek.
    to argue someone into/out of doing something: birisini bir şeyi yap(ma)mağa ikna etmek/kandırmak.
    He argued me into going: Beni gitmeye ikna etti.
  6. Verb kanıtlamak, ispatlamak, ispat etmek, göstermek.
    His actions argues him to be a coward: Yaptıkları
    onun bir korkak olduğunu kanıtlıyor.
    The way he spends money argues him to be rich/a rich man/that he is rich: Para harcayışı onun zengin (bir adam) olduğunu gösteriyor.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

argue a case
bir davayı savunmak Verb
argue a case for the plaintiff
davacının davasını savunmak Verb
argue a point of law
bir hukuki sorun üzerinde tartışmak Verb
argue about sth
bir şey hakkında münakaşa etmek Verb
argue conclusively
sorunu kestirip bir sonuca götürecek şekilde fikir ileri sürmek Verb
argue correctly
doğru düşünmek Verb
argue from analogy
kıyas yoluyla çıkarım yapmak
argue from analogy
benzeşim yoluyla çıkarım yapmak
argue from effect to the cause
nedenden sonuca gitmek Verb
argue from sth
bir şeyden sonuç çıkarmak Verb
argue from the contrary
aksiinısavunmak Verb
argue from the general to the particular
genelden özele sonuç çıkarmak Verb
argue in a circle
tartışmayı bir sonuca vardırmamak Verb
argue in the negative
olumsuzluk iddiasında bulunmak Verb
argue incorrectly
yanlış muhakeme etmek Verb
argue incorrectly
sakat düşünmek Verb
argue out
ele almak Verb
argue out of
vazgeçirmek Verb
argue political issues
siyasi konular tartışmak Verb
argue round and round a subject
ağzında sakız çiğnemek Verb
argue round and round a subject
bir konuyu evirip çevirmek Verb
argue someone down
kanıtlar ileri sürerek birinin ağzını kapatmak Verb
argue someone into sth
birini kanıtlar ileri sürecek bir şey yapmaya ikna etmek Verb
argue something away
kanıtlar ileri sürerek bir şeyi çürütmek Verb
argue something out
bir şeyi sonuna kadar tartışmak Verb
argue the toss
önceden alınmış bir karara itiraz etmek, lüzumsuz itirazlarda bulunmak.
argue with someone about sth
biriyle bir şey üzerine tartışmak Verb
argue with someone about sth
biriyle bir şey üzerine çekişmek Verb
to argue about procedure
usul hakkında tartışma
English-Turkish phrases from Zargan's own database