arm

English-Turkish Translation

  1. Noun, Anatomy kol
  2. Noun, Anatomy kol.
  3. Noun herhangi bir şeyin kola benzer uzantısı.
    an arm of the chair: sandalyenin kolu.
  4. Noun makine kolu.
    the arm of a record player: pikabın kolu.
  5. Noun elbise kolu.
    the arm of a coat.
  6. Noun şube, bir kurumun şubesi.
    A special arm of the government is to investigate the matter.
  7. Noun koy, küçük körfez.
    an arm of the sea.
  8. Noun, Military özel görevli askerî birlik.
  9. Noun güç, kuvvet, otorite.
    the long arm of the law: kanun gücü/kuvveti.
  10. arms: silah(lar). small arms: hafif/taşınabilir silahlar. men under arms: silahlı
    askerler. a nation under arms: silahlanmış millet.
  11. arma, kolçak, pazıbent.
  12. silahlan(dır)mak, silah vermek, teslih etmek.
    to arm troops: birliklere silah vermek.
  13. donatmak, teçhiz etmek.
  14. savunma/müdafaa hazırlamak.
  15. kuvvetlendirmek, takviye etmek, desteklemek.
  16. belirli bir gaye/maksat için hazırla(n)mak.
    The office armed all salesmen with answers to the questions they might expect.
  17. (roket vb.) belirli zamanda patlayacak şekilde faaliyete geçirmek.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

chance one's arm
bir şeyi tehlikeye atmak Verb
give one's arm to sb
birine kol nu vermek Verb
give one's arm to someone
birinin koluna girmek.
give one's right arm
herşeyi fedaya hazır olmak, sağ kolunu bile vermek, canını esirgememek.
I would give my right arm to see her again.
have someone on one's arm
kolunda birisi olmak.
long-arm statute
sınır aşan yargı yetkisi Noun, International Law
on one's spouse's arm
eş inin kolunda
put one's arm around someone
kolunu birinin beline dolamak.
put one's arm out
kolunu uzatmak.
take someone's arm
birinin koluna girmek.
trick something under one's arm
koltuklamak Verb
twist one's arm
zorlamak, zora getirmek, mecbur etmek.
twist someone's arm
birini zorla kandırmak, mecbur etmek.
air arm
hava silahı
anchor arm
bağlama kolu
ball-jointed arm
bilyalı mafsallı kol
crank arm
biyel
cross arm
çapraz
cross arm
travers
fleet air arm
(Br) deniz hava sınıfı
gear arm
dişli kolu
give the economy a shot in the arm
(US) ekonomiyi canlandırmak için bir önlem almak Verb
give the economy a shot in the arm
ekonomiyi canlandırmak için bir önlem almak Verb
have a long arm
sözü geçmek Verb
have a long arm
etkisi olmak Verb
indicator arm
otomobil işaret kolu
lever arm
manivela
loaded arm
dolu silah
long arm
aynasız
long arm
polis
long- arm
otostop yapmak Verb
make a long arm
çok çabalamak Verb
make a long arm
gayret etmek Verb
naval air arm
deniz hava kuvvetleri Noun
pickup arm
pikap kolu.
prosthetic arm
kol protezi Noun, Medicine
research arm
(US) araştırma şubesi Noun
rocker arm
sallanma düzeni kolu.
shot in the arm
ümit/cesaret verici şey, müşevvik.
side arm
yana takılan silah (tabanca, kılıç vb.).
suspension arm
esnek kol
the profession of arm
silahçılık
throttle arm
gaz kısma kolu
tone arm
pikap kolu.
twist a person's arm
birine manevi baskı yapmak Verb
upper arm
pazı, kolun üst kısmı.
wiper arm
silecek kolu Transport
without arm
kolsuz
arm (adjustable rate mortgage)
genel faiz oranlarıyla birlikte düşer ya da yükselir
arm (adjustable rate mortgage)
bu tip ipotek için ödenen faiz oranı
arm (adjustable rate mortgage)
(ayarlanabilir ipotek faiz oranı) kısaltması
arm badge
pazubent
arm badge
kol işareti
arm in arm
kolkola.
They walked arm in arm.
arm manufacturer
silah imalatçısı
arm oneself
silahlanmak Verb
arm prosthesis
kol protezi Noun, Medicine
arm traffic
silah kaçakçılığı
arm twist
kol bükmesi
arm twist
bir şeyi yapması için bir kişiye baskı uygulamak Verb
arm's length
kol boyu
arm's length
emsallerine uygun Adjective, Law
arm's length market price
ayrıntılı müzakerelerden önce söylenen fiyat
arm's length transaction
piyasa koşullarına uygun işlem Noun, Law
arm's length transaction
işlemin tarafların birbirleriyle ilişkisi yokmuş gibi yürütülmesi (ebeveynin evini evladına bir başkasına
kiralıyormuş gibi kiralaması
at arm's length
uzak(ta), samimî/dostane değil.
by the long arm of coincidence
sırf tesadüfî olarak.
cost an arm and a leg
çok pahalı olmak Verb
cost an arm and a leg
pahalıya patlamak Verb
cost an arm and a leg
fiyatı çok yüksek olmak Verb
cost an arm and a leg
pahalıya mal olmak Verb
deal at arm's length
her iki tarafın da bağımsız olduğu ve birbirlerine hâkim durumda olmadıkları bir alışverişte bulunmak Verb
deal at arm's length with sb
biriyle araya mesafe koyarak iş yapmak Verb
deal at arm's length with sb
bir işlemin tarafların birbirleriyle ilişkisi yokmuş gibi yürütülmesi
governor arm spring
regülatör kolu yayı Noun, Transport
keep at arm's length
yaklaşmamak, uzak durmak, senli benli/samimi olmamak, yüz vermemek.
keep someone at arm's length:
bir kimseden uzak durmak, samimî olmamak.
keep at arm's length
(a) uzak tutmak, yaklaştırmamak, (b) (bir kimseden) uzak durmak, samimî/içli dışlı olmamak, samimî olmasına müsaade etmemek.
pickup arm, tone arm
pikap kolu.
present arm!
take up arms: silaha sarılmak. take up arms against enemy: düşmana karşı silaha sarılmak/harbe hazırlanmak.
put the arm on
(a) el açmak, para istemek, dilenmek, (b) zorla uzaklaştırmak, yaklaştırmamak.
strong- arm man
(US) zor kullanan adam
strong arm methods
(US) zor kullanma yöntemleri Noun
sword arm/-hand
sağ kol/el.
English-Turkish phrases from Zargan's own database