available

English-Turkish Translation

  1. Adjective (elde) mevcut, hazır, (emre) âmâde, var.
    He is available to take this job: Bu işi kabule hazırdır.

    He used whatever excuse seemed available: Akla gelen her mazereti ileri sürdü.
    to try every available means: her çareye başvurmak.
    available funds: mevcut ödenek/tahsisat.
    I'm sorry Sir, those shoes are not available in your size: Özür dilerim, efendim, bu ayakkabılardan sizin ayağınıza göre yoktur.
    The doctor is not now available: Doktor şu anda burada değil.
    available light
    foto. tabiî ışık, gündüz ışığı.
  2. Adjective elde edilebilir, sağlanabilir, temin edilebilir, (piyasada vb.) mevcut/bulunan.
    available resources:
    mevcut kaynaklar.
    capital that can be made available: sağlanabilecek sermaye.
  3. Adjective (bilet vb.) geçerli, muteber.
  4. Adjective kulanılabilir, kullanışlı, yararlı, faydalı, kâr/fayda sağlayabilir.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

as time available
zaman müsaade ettiği nispette
be available
müsait olmak Verb
best time available
mevcut en iyi zaman (radyo ya da televizyon istasyonunda reklam verenin açısından en iyi zaman
date available
işe başlayabilme tarihi
date available
işe başlanılabilecek tarih
date available
işe başlıyabilme tarihi
have no funds available
el altında parası olmamak Verb
job available
iş arayanlar
jobs available
iş arayanlar (ilanı
jobs available
münhal yerler Noun
keep something available
birşeyi hazır bulundurmak Verb
list of books available
mevcut kitaplar listesi
make a fund available
bir fonu emre amade kılmak Verb
make a loan available
fonu emre amade kılmak Verb
make available
bulundurmak Verb
make credit available
krediyi emre amade kılmak Verb
make the necessary funds available
gerekli parayı tedarik etmek Verb
no longer available
artık yok
publicly available
kamuya açık Adjective
publicly available
umuma açık Adjective
publicly available
kamuya açık Adjective
publicly available
halka açık Adjective
publicly available
erişime açık Adjective
render available
emre amade kılmak Verb
seats available
boş yerler Noun
ticket no longer available
artık geçersiz bileti
ticket no longer available
artık geçersiz bilet
whenever you are available
müsait olduğunuzda Adverb
whenever you are available
uygun bir zamanınızda Adverb
whenever you are available
size uygun bir zamanda Adverb
whenever you are available
müsait bir vaktinizde Adverb
available amount
disponibl
available amount
nakit likit
available assets
kullanılabilecek serbest değerler Noun
available assets
aktifin serbest bölümü
available assets
kasa mevcudu da dahil
available assets
eldeki varlıklar Noun
available assets
kullanılabilir aktif
available audience
mevcut dinleyiciler ve seyirciler
available audience
Kanada'da potansiyel radyo dinleyicileri ya da televizyon seyircileri Noun
available audience
mevcut dinleyiciler
available balance
disponibl
available balance
bir meblağdan masraf ve borçlar düşüldükten sonra geri kalanı
available balance
likit
available balance
emre hazır
available balances
kullanılabilir bakiye
available candidate
(US) kazanma şansı olan aday
available candidate
kazanma şansı olan aday
available candidate
başvuracak aday
available capital
likit sermaye
available capital
mevcut sermaye
available capital
disponibl sermaye
available cash
eldeki ve bankadaki derhal kullanılabilir para
available cash
kasada mevcut nakit miktarı
available credit
bir kredi kartı hesabı sahibine tanınan kredi limiti ile şimdiki bakiyesi arasındaki fark
available for
için geçerli
available fund
mevcut para
available funds
eldeki parasal olanaklar Noun
available funds
mevcut para
available goods
elde mevcut mallar Noun
available information
mevcut bilgi
available light
ortam ışığı Noun, Cinema
available means
disponibl
available means
her an paraya dönüştürülebilen şeyler Noun
available means
likit
available means
(para) hazır
available power
eldeki güç
available profit
likit kazanç
available surplus
disponibl net kâr
available surplus
dağıtılmamış kârlar Noun
available time
bilgisayar açıldıktan sonra kullanmaya hazır oluncaya kadar geçen zaman
available vacancy
boş yer
(not) to be available for the press
baskıya hazır (olmamak) olmak Verb
all available resources
bütün mevcut kaynaklar Noun
basket of available commodities
satılık eşyalar Noun
be available for inspection
teftişe hazır olmak Verb
be available for relief
vergi indirimine tabi tutulmak Verb
be not yet available for delivery
henüz teslime hazır olmamak Verb
cost of goods available for sale
satışa hazır mallar maliyeti Noun, Accounting
court available at all times
nöbetçi mahkeme
deduce from the available information
karine ile anlamak Verb
have no available stock
stokta mevcudu kalmamış olmak Verb
he is not available at the moment
şu an meşgul
make something available to
teşmil etmek Verb
making something available to
teşmil
net revenue available for debt service
bir işletmenin brüt işletme gelirlerinden işletme ve bakım masraflarının düşülmesi
sum available for dividend
temettüye ayrılan meblağ
to be available for examination
tetkik edilebilir
to be available to all
herkese açık
English-Turkish phrases from Zargan's own database