bank

  1. Noun yığın, küme.
    a bank of earth: toprak yığını.
    a bank of clouds: bulut kümesi.
  2. Noun bayır.
  3. Noun, Geology (nehir) kıyı, kenar, yaka.
  4. Noun sığlık yer: kıyıdan uzakta deniz dibinin sığ olduğu yer.
    The Dogger bank in the North Sea can be dangerous for ships.
  5. Noun (kömür madenlerinde) ocak ağzı.
  6. Noun
    cant, superelevation ile ayni anlama gelir. yan-eğim: doldurma suretiyle yapılan yolların eğik kenarı.
  7. Noun, Aviation (bilhassa dönüşlerde) yatış, uçağın yana eğilmesi.
  8. Noun bilârdo masasının kenarı.
  9. Noun topraktan set/büğet yapmak, set çekmek.
    banking the river with sandbags at flood stage: taşkına
    karşı nehrin kenarına kum torbalarından set yapmak.
  10. Noun
    bank up: yığ(ıl)mak, kümele(n)mek.
    The wind banked up the snow against the wall.
  11. Noun dönemeçlerde merkezkaç kuvvete karşı yola eğim vermek.
  12. Noun, Aviation dönerken yana eğ(il)mek.
  13. Noun bilârdo topunu masanın kenarına çarptırmak.
  14. Noun (yavaş ve uzun süre yanmasını temin için) ateşi küllemek.
    bank the fires.
  15. Noun bank barn
    Cnd. tepenin yamacına inşa edilmiş çiftlik ambarı (aşağıdan birinci, yukarıdan ikinci kata girilebilir).
  16. banka.
    central bank: merkez bankası.
    mortgage bank: emlâk bankası.
    savings bank: tasarruf bankası.
  17. (iskambil) banko.
  18. biriktirme/saklama yeri.
    a blood bank: kan bankası.
  19. bankaya para yatırmak, bankada hesap açmak/hesabı olmak.
    Do you bank across street? Karşıdaki
    bankaya mı para yatırıyorsunuz?
    to bank one's paycheck: maaş çekini bankaya yatırmak.
    Where do you bank? Hangi bankada hesabınız var?
  20. bankacılık yapmak.
  21. biriktirmek, saklamak, ayırmak, tasarruf etmek.
  22. sıra, dizi.
    a bank of seats: sandalye dizisi.
    a bank of lights.
  23. Music (piyano/org) tuşlar, klavye.
  24. (kadırgada) kürekçi yeri, kürekçiler dizisi.
  25. Printing (a) basılı kâğıtların konulduğu masa, (b)
    random ile ayni anlama gelir. mürettip masası.
  26. deck ile ayni anlama gelir. (gazetede) küçük manşet.
  27. Electronics birbirine bağlı aynı cins devre elemanı/cihaz.
    a bank of resistors/transformers.
  28. sıralamak, (sıraya) dizmek, destelemek.
maaşının yarısını bankaya yatırmak Verb
bankacılık sırları Noun, Civil Law
bankacılık işlemleri Noun, Civil Law
bankaya vergilerini ödemesi için talimat vermek Verb
Avrupa Merkez Bankası (AMB) Proper Name, Economics
banka sına talimat vermek Verb
bankasına talimat vermek Verb
katılım bankacılığı Noun, Banking
faizsiz bankacılık Noun, Banking
İslami bankacılık Noun, Banking
İslami finans Noun, Banking
bankadaki hesabını açık tutmak Verb
değerli şeylerini bankaya emanet etmek Verb
kıyı bankacılığı Noun, Banking
katılım bankası Noun, Banking
kıymetli eşyalarını bankaya koymak Verb
tarımı geliştirmek için uygun koşullarda borç vermek için kurulmuş banka
irat bankası Noun
(US) bir takas odası birliğine üye olan banka
(Br) (döviz muameleleri için) yetkili banka
büyük banka
dolandırıcı banka
ticaret bankası Noun
holding bankası Noun
(Br) çek keşide edilen banka
takas bankası Noun
bulut cephesi
tahsilat bankası Noun
ticaret bankası (bütün banka hizmetlerini yapmakla birlikte daha çok mevduat toplamak ve müşterilerine
kısa vadeli kredi açmakla uğraşan banka
ticari banka
muhabir banka bütün nakit mektupları (transit çeki) şeklindeki mevduatı kabul eder ve mudi bankası için tahsilatta bulunur
bir başka bankanın emanetçisi görevi gören banka
taşra bankası Noun
(Br) taşra bankası Noun
alacaklı banka
anonim şirket halinde kurulmuş banka
emanetçi banka
iskonto işleriyle uğraşan banka
bölgesel banka
ihracat bankası Noun
belirli bir banka dışındaki banka
devlet bankası Noun
konut finansman bankası Noun, Banking
(US) anonim şirket halinde kurulmuş banka
anonim şirket halinde kurulmuş banka
banka fonunu bir tür işçi tasarruflarından elde eder
istihbarat bankası Noun
sigorta kurumu
Federal Deposit Insurance Corporation'ın üyesi banka
aracı banka
sermayesi hisselere bölünmüş ptt
(Br) sermayesi hisselere bölünmüş banka
kredi bankası Noun
mahalli banka
bellek yuvası Noun, Information Technology
ticaret bankası Noun
tüccar banka
füzyon bankası Noun
muhabir banka
taşra bankası Noun
ödeme bankası Noun
akreditif bedelini ödeyen banka
ödeme bankası Noun
(US) ödeme bankası Noun
vezne
domuz biçiminde kumbara
özel banka Noun, Banking
taşra bankası Noun
emlak bankası Noun
bölge bankası Noun
akreditifi açan amir banka adına ödeme yapmış banka
güvenilir banka
muhabir banka
rakip banka
rakip ptt
ziraat bankası Noun
sağlam banka
sperm bankası Noun
filiz ve curuf yığını
kamu bankası Noun
(US) eyalet bankası (bir eyaletin kanunlarına göre ve içinde bankacılığını yapacağı eyalet tarafından kurulan banka
eyalet ile özel girişimin birlikte kurduğu banka
hisse senedi bankası Noun
hisse senedi bankası Noun
konsorsiyum bankası Noun
iflas etmiş banka
bir bankanın ticaret ve sanayi şirketlerine ve özel kişilere açık olan ya da doğrudan verdiği kredileri temsil eden aktifleri Noun
banka temsilcisi
banka şubesi müdürü
banka provizyonu
bankanın aktifi
bankacılık işlemleri yapmak Verb
banka denetimi
banka defteri
banka şubesi Noun, Banking
banka simsarı
banka binası Noun
bankadan hükümetçe istenen bilanço
borcun şartlarını yerine getirmediğinden tekeffül edilen borcun ödenmesi için bankanın yaptığı çağrı
banka sertifikası Noun
banka giderleri Noun
banka imtiyazı (bir devlet makamı tarafından bankacılık yapması için bir bankaya verilen belge
bankalar arası takas
olası iflaslar ve batma tehlikesi geçiren bankaların durumunu düzeltmek amacıyla zor durumdaki borç alanların
düzenli bir şekilde tasfiyesini idare et
banka muamelesi
banka teyidi
banka mutabakatı (müşterinin hesap bakiyesinin bankaca doğrulanması
bankalar arası konsorsiyum
banka krizi
bir bankanın menfaatine borç devrini tertipleme
banka zimmet kaydı
banka mudii
banka müşterisi
banka kabulü
banka kârı
banka kârı
banka ekonomisti
banka ekonomisi
bankanın parasını zimmete geçirme
bankanın iflası
banka finansmanı
(Br) banka havalesi
transfer
banka grubu
(Br) banka garantisi
banka garantisi
mevduat sigortası Noun
banka garantisi
banka borcu
bankalar kanunu
bankacılık mevzuatı
banka ikrazatı Noun, Banking
banka sorumluluğu
şirketlerle banka arasında nakit getirip götürme işleri yapan memur
bankaya yatırılmış bulunan paraların cari hesapta tutulan ve üzerinde çek keşide edilerek para gibi kullanılan kısmı
banka parası
bankanın millileştirilmesi
banka yetkilisi Noun, Banking
güvenmek Verb
banka ödeme emri
İngiltere Merkez Bankası müdürlerinin haftada bir kez toplandıkları salona verilen ad
banka ödemesi
banka veznedarı
şirket kayıtlarının doğruluğunu kanıtlamak için
Bu çalışmanın sonunda her iki hesap bakiyesi rakamı aynı olmalıdır
banka mutabakatı (bankanın gönderdiği hesap özetiyle işletme hesapları arasındaki farkın açıklanması
alınmış ya da verilmiş çekler bankaya intikal etmemiş olabileceğinden
banka raporu
banka rezervi
mevduat karşılıkları Noun
mevduat toplamının nakit olarak saklanan kısmı
banka soyguncusu Noun
bankaya hücum
banka hissedarı
banka hisseleri Noun
banka iflası
(Br) banka damgası Noun
banka damgası Noun
(Br) banka hesap özeti
yığmak Verb
biriktirmek Verb
verilen kredi karşılığı teminatın bir bölümü olarak bankaya yatırılan poliçenin acil olarak imzalanması
banka kasa dairesi
... bankasında hesap açınız
para yatırmak Verb
bankadan para çekme
  1. bench
  2. banquette
bench seat Noun, Transport

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Daha çok park ve bahçelerde kullanılan, ... sâbit oturma yeri, sıra
  2. Denizlerde taş ... tehlikeli sığlıklar