between

  1. ara(sın)da, aralarında.
    He will arrive between 3 and 4 o'clock.
    air transport between cities:
    şehirler arasında hava taşımacılığı.
    They shared the prize between them: Ödülü aralarında paylaştılar.
    between now and tomorrow: yarına kadar.
    Little/nothing to choose between them: Hepsi bir/aralarında fark yok/ha o ha öteki.
    There is no love lost between them
    k.d. Zaten birbirini sevmezler/birbirinden nefret ederler.
  2. birbirinden.
    He couldn't see the difference between good and bad: İyi ile kötüyü birbirinden ayırt
    edemiyor.
    come/stand between (people): birbirinden ayırmak.
    I hope that nothing comes between us.
zamanı iş ile oyun arasında bölmek Verb
korkudan süklüm püklüm olmak Verb
homurdanmak, sözü gevelemek.
kendisini her şeyden mahrum etmek Verb
aracılık etmek Verb
ikisi(nin) ortası, ne o ne öteki, ne biri ne öbürü.
The child of Anglo-Indian parents, he felt somehow
betwixt and between: İingiliz ve Hintli ana-babadan doğan çocuk kendini ne İngiliz ne de Hintli hissediyordu.
araya/aralarına girmek, birbirinden ayırmak.
Parents came between lovers.
ayırmak Verb
aralarındaki farkı belirtmek/söylemek/göstermek.
Can you distinguish between these two objects?
aynı zaman süresini tanımak Verb
arasında uyumu bozmak Verb
ayırmak Verb
arasına düşmek.
nadir, pek seyrek.
çok/pek seyrek.
In Nevada the towns are few and far between: Nevadada kasabalar pek seyrektir.
aracı
aradaki bir yere yakışmak Verb
arabulucu
aracı
iki kişi arasında mesaj taşıyan
arasında.
rows of trees with grass in between: sıra sıra ağaçlar arasında çimenlik.
ara bozmak Verb
... ile ... arasında aracılık etmek Verb
arabuluculuk yapmak Verb
bir politikacıyı karalamak amacıyla söylenen yalan
antrparantez
aramızda, gizli.
between you and me, I think he's rather stupid: Söz aramızda, bence o aptalın biridir.
iki ateş arasında, kurtuluş umudu olmayan tehlikeler arasında. Scylla
iki ateş arasında.
mevsim arası
iki tehlike arasında, çaresizlik içinde, (aşağı tükürsem sakalım, yukarı tükürsem bıyığım).
iki ateş arasında, çok zor durumda.
satır arası
satırlar arasında
üç ila beş kişi
iki ateş arasında, zor/çıkmaz durumda.
be between two fires: iki ateş arasında kalmak, her iki
tarafın da hücumuna uğramak, çıkmaza saplanmak.
bazen, arasıra, zaman zaman.
aramızda, gizli.
between you and me, I think he's rather stupid: Söz aramızda, bence o aptalın biridir.
aramızda, gizli.
between you and me, I think he's rather stupid: Söz aramızda, bence o aptalın biridir.
söz aramızda, çok gizli, mahrem.
iki taraf arasında hakemlik yapmak Verb
gemi kaptanı ile tayfa arasındaki anlaşma
aralarında ne geçtiyse
bir davanın tarafları arasındaki anlaşmazlıkta hakemlik etmek Verb
taraflarca anlaşıldığı üzere
A ile B arasındaki ilişki bağlamında
hesaplar arası transfer (hesaplar arasında periyodik fon transferi yapılmasını sağlayan bir mevduat hizmeti
... ile ... arasında kalmak Verb
A veya B'yi seçmek Verb
A veya B'den birini seçmek Verb
A ile B arasında tercih yapmak Verb
iki teknenin birbirine bindirmesi
aralarına girmek Verb
aralarını bozmak Verb
birinin birşeye dikkatini vermesini engellemek Verb
biriyle birşeyin arasına girmek Verb
iki kişi ara sına girmek Verb
devletler arası sözleşme
bir suçun bir diğer suçla aynı anda yer alması
bankalar arası işbirliği
bankalararası işbirliği
millet-ordu işbirliği Noun, Politics-Intl. Relations
taraflar arasında anlaşma
doğru ile yanlışın belirlenmesi
(iki sayı/miktar arasındaki) fark.
The difference between 6 and 11 is 5.
difference in age:
yaş farkı.
difference in temperature: sıcaklık farkı.
What is the difference in temperature between the day and the night?
iki hesabın birbirini tutmaması
kişiler arasında fark gözetmek Verb
politikada rakip gruplar arasında ihtilaf
benzer görünen davaları birbirinden tefrik etmek Verb
iki sonuç arasında fark
masrafları taraflar arasında paylaştırmak Verb
giderleri taraflara paylaştırmak Verb
iki taraf arasında bir uzlaşmaya varmak Verb
aynı hakka sahip alacaklılar Noun
alacaklılar arasında eşitlik
taraflar arasında adilane anlaşma
Yerel Yönetimler ve Yerel Topluluklar Arasında Sınırötesi İşbirliği Çerçeve Sözleşmesi Proper Name, Law
iki iş arasında bocalamak, iki işi birden yapmaya çalışırken hiçbirini yapamamak (iki cami arasında beynamaz olmak).
zengin ile fakir arasındaki uçurum
iki kişi arasındaki bozuşmayı düzeltmek Verb
şaşırtmak, hayran/meftun etmek, çok iyi etki bırakmak.
Lisa hit Joe between the eyes the moment he saw her.
aralarında pek benzer taraf göremiyorum
iki memleket arasındaki ticaret akışını durdurmak Verb
trenlerin kalkma saatleri arasında geçen zaman
ortak arasında ortak girişim
doğru ile yanlış arasındaki farkı bilmek Verb
karı-koca arası mal rejimi
aramızda teati olan mektup bular Noun
doğru ile yanlış arasındaki çizgi
geçmiş ile gelecek arasındaki bağ
geçmiş ile gelecek arasındaki bağ
iki ülke arasında siyasal uyuşmazlık
parantez içine almak Verb
10 ile 20 arasında olmak Verb
birşeyden birşeye kadar kapsamak Verb
birşeyle birşey arasında değişmek Verb
birşeyle birşey arasında değişiklik göstermek Verb
iki devletin birbiriyle uzlaşması
arz ve talep oranı
arz ve talep arasındaki oranı
gizli/kapalı anlamı sezmek/anlamak, sezmek, farkına varmak,
argo çakmak.
gizli anlamı keşfetmek/sezmek, ne kastedildiğini anlamak/sezmek, dilinin altındakini keşfetmek.
If
you read between lines, this letter is really a request for money.
gizli anlamı çıkarmak Verb
dikkatle okumak Verb
gizli anlamlar çıkarmak Verb
neden ile sonuç arasındaki ilişki
politik partiler arası rekabet
iki ülke arasında mekik dokumak Verb
bir sorunu ilgili bakanlıklar arasında çözmek Verb
civarında, dolaylarında, takriben.
He is somewhere about fifty: Yaşı elli civarındadır.
somewhere
about nineteen-eighty. somewhere between nineteen-eighty and nineteen-eightyeight. somewhere in the 1980's.
çakıştırmak Verb
birşeyi birilerine paylaştırmak Verb
birşeyi birileri arasında paylaştırmak Verb
birşeyi birilerine bölüştürmek Verb
iki şey arasında denge kurmak Verb
iki şey arasında dengeyi sağlamak Verb
iki şeyi dengelemek Verb
gemi azıya almak Verb
tarafları yatıştırmak Verb
gemilerin çarpışması sis yüzündendi
aralarında bir hısımlık var
görünürde iki olay arasında bağlantı yok
birbirlerini hiç sevmezler Noun
Aramızda birşey yok.
Aralarında hiç fark yoktur/Ha o, ha öteki, farketmez.
Aramızda kalacak.
Kimseye söylemek yok.
bir türlü karar verememek, bir dala konamamak.
aşağı tükürsem sakalıma yukarı tükürsem bıyığıma
iki taraf arasında hakemlik yapmak Verb
raporlar arasında ayrılık
iki fikir arasında sallanmak Verb
sıra ağaçlar arasından görünen manzara
iki fikirden hangisini seçeceğini bilememek Verb
...'le aranızda birşey mi var?
iki fikir arasında bocalamak Verb
Savaş Malullerinin Tıbbi Tedavileri Maksadıyla Avrupa Konseyine Üye Ülkeler Arasında Değişimine Dair Anlaşma Noun, International Law
Milli Hukuk ile İkametgah Hukuku Arasındaki İhtilafların Çözümüne İlişkin Sözleşme Noun, International Law
Kişilerin Avrupa Konseyine Üye Ülkeler Arasında Dolaşımını Düzenleyen Kurallara Dair Avrupa Sözleşmesi Noun, International Law
Avrupa Konseyine Üye Devletler Arasında Genç Kişilerin Müşterek Pasaportla Seyahatlerine Dair Avrupa Sözleşmesi Noun, International Law
Belirli Bir Bölgeye Ait Topluluklar Veya Hükümetler Arasında Sınır Ötesi İşbirliğine Dair Taslak Avrupa Sözleşmesi Noun, International Law