blank

  1. Adjective, Military kurusıkı
  2. boş, yazısız (kâğıt vb.), yazı yazılmamış.
    a blank sheet of paper.
    His mind went blank:
    Hiçbir şey hatırlayamadı/Herşeyi unuttu/Hafızasını kaybetti.
  3. (basılı form vb.) açık, boş, doldurulmamış.
    Please leave blank: Lütfen açık/boş bırakınız; doldurmayınız.
  4. süssüz, resimsiz, tezyinatsız.
    a blank wall.
  5. boş kalmış.
    a blank piece of film.
  6. âvâre, boş, işsiz güçsüz (geçen).
    She sometimes occupied her blank days with sewing.
  7. ilgisiz, heyecansız, heyecan ve alâkadan yoksun, anlamsız, mânâsız.
    a blank face.
    blank verse:
    kafiyesiz şiir, serbest nazım.
  8. şaşkın, şaşırmış, dili tutulmuş.
    to look blank: şaşkın şaşkın/afal afal bakmak.
    He looked blank
    when I asked him why he left home.
  9. sırf, tüm, bütün bütün, … daniskası.
    blank stupidity: aptallığın daniskası.
  10. beyaz, soluk, solgun, renksiz.
  11. boşluk.
    a blank in one's memory. He left several blanks in his answers.
    Your departure has
    left a blank: Gidişiniz bir boşluk bıraktı.
  12. (basılı evrakta) boş yer, doldurulacak/yazı yazılacak yer.
    Write your name in the blank: Adınızı boş yere yazınız.
  13. (ekseriya ayıp sözlerin yazılışında) boş bırakılan harf veya kelime yeri.
  14. filânca, filân falan, bilmem ne: kötü bir sözü söylemekten kaçınmak için onun yerine kullanılır.
    I
    caught my finger in the blank door: Parmağımı bilmem ne yaptığım kapıya sıkıştırdım.
  15. Machines işlenmeye hazır maden.
  16. hedefin tam ortası, hedef, amaç.
  17. Machines damgalamak, zımbalamak.
  18. (oyunda) karşı tarafa sayı vermemek.
yokmuş gibi davranmak Verb
görmezden gelmek Verb
tanımıyormuş gibi yapmak Verb
boş çıkmak Verb
sınav formu
kuru sıkı
açık kabul etmek Verb
açık (doldurulmamış) bir poliçeyi kabul etmek Verb
açık bir poliçeyi kabul etmek Verb
açık kabul
aynen devretmek Verb
beyaz ciro yapmak Verb
beyaz ciro
sonradan doldurulmak üzere verilen imzalı kâğıt (vekâletname) doldurma yetkisi
(US) talep formu
konfirmasyon formu
açık kredi
karşılıksız kredi
becerememek, başarısızlığa uğramak, muvaffak olamamak, (piyangoda) boş çıkmak.
She tried to make him
recognize her, but drew a blank: Kendini ona tanıtmaya çalıştı ise de muvaffak olamadı.
başarısızlığa uğramak, umduğunu elde edememek, eli boş dönmek.
He tried to get information from his
neighbors but drew a blank.
becerememek, başarısızlığa uğramak, muvaffak olamamak, (piyangoda) boş çıkmak.
She tried to make him
recognize her, but drew a blank: Kendini ona tanıtmaya çalıştı ise de muvaffak olamadı.
açık keşide
iş başvurusu formu
beyaz ciro etmek Verb
açık ciro etmek Verb
açık ciro edilmiş
açık ciro
formda boş yerleri doldurmak Verb
form doldurmak Verb
(US) gelir vergisi beyanname formu
hukuki belge formu
...'i boş bırakmak Verb
boş bırakmak Verb
bir sayfayı boş bırakmak Verb
soru formunda bir yeri boş bırakmak Verb
boş bırakılmış Adjective
afallamış görünmek Verb
boş senet yazmak Verb
blanko hazırlamak Verb
kafam durdu
beyaz teklif
sipariş pusulası
imzalanmış boş kâğıt
açıkça
burnunun dibinden
çok kısa mesafeden
dobra dobra
zaman kaybetmeden
doğrudan doğruya
kapı yapmadan
besbelli
aşikâr
ilk başvuru formu
boş makbuz
kesin olarak reddetmek Verb
sözleşme yazılmadan önce açığa imza atmak Verb
açığa imza
taahhüt formu
teklif mektubu formülü
(okul) sınav formu
borsada alım satım
(US) tahsilat istihbarat formu
boşa çıkmak Verb
(Br) boş bırakılmış oy pusulası
açığa atılan kabul imzası
açık kabul
karşılıksız kabul
açık avans
cansız mühimmat Noun, Military
meblağı keşideci tarafından doldurulacak senet
alacaklının adı yazılı olmayan senet
açık bono
açık poliçe
alacaklının adı bulunmayan senet
meblağı keşideci tarafından doldurulacak olan senet
poliçe
konsinyenin adının bulunmadığı konşimento
boş konşimento
ajanda
kuru sıkı, boş mermi, mermisiz yalnız barut dolu kovan. Noun
açık belge
boşluk karakteri Information Technology
sınırsız yetki.
He was given a blank check in the choice of personnel for the new department. Noun
(US) Br açık çek
açık çek
adressiz mektup zarfı
yalnız borçlunun imzasına dayanan kredi
kabul kredisi
teminatsız kredi
karşılıksız borç
açık kredi
çalışılmayan gün
hizmet verilmeyen gün
gayri menkul satış sözleşmesi formu
getirene/hamiline ödenir: alıcının adı yazılmayıp ibraz edene ödenen çek. Noun
afallamış yüz
boş form
boş formüler
kurusıkı tabanca Noun
sırılsıklam aptal
kesin olanaksızlık Noun
beyaz ciro
açık ciro
boş kâğıt
açık kredi mektubu
açık sipariş
iptal etmek, battal etmek, silmek.
to blank out an entry.
boş sayfa
boş kâğıt
beyaz
beyaz poliçe
blanko poliçe
doldurulmamış poliçe
tam vekâletname
boş beyaz kâğıt
bir sözleşmenin yazılmasından önce
boş kâğıda atılmış imza
açık imza
açığa imza
kısmen veya tamamen boş bırakılan yere peşinen atılan imza
boş yer
mülahazat hanesi
boş bant
(Br) hisselerin sahibi tarafından imzalanan ancak hisselerin devredileceği kişi ve devir tarihinin belirtilmesi
gerekli yerlerin açık bırakıldığı bir
hisselerin sahibince imzalanan ancak devredilecekleri kişi ve devir tarihinin belirtilmesi gerekli yerlerin
açık bırakıldığı bir hisse devir belgesi
hisse senetlerinin beyaz temlik beyannamesi ile temliki
kafiyesiz şiir. Noun
boş oy
boş oy pusulası
çıkmaz, aşılmaz/geçilmez engel.
to run into a blank wall: çıkmaza saplanmak, sarpa sarmak. Noun
başarısızliğa uğramak, çıkmaza saplanmak.
He tried several angles, but always came up against a blank wall.
açık kabul
boş yerleri doldurmak Verb
boş yerleri doldurmak Verb
birine çok yakından ateş etmek Verb
birine açık çek vermek Verb
birinin hayatında büyük boşluk bırakmak Verb
boş yer bırakmak Verb
(Br) boş oy pusulası atmak Verb
boş oy pusulası atmak Verb
boş oy kâğıdı verme