camera

  1. Noun fotoğraf makinesi, film makinesi, alıcı, fotoğraf aygıtı.
    aerial camera: otomatik uçak film makinesi.

    cine camera: film alma makinesi.
    studio camera: stüdyo fotoğraf makinesi.
    camera crew: alıcı takımı, film çekme ekibi.
    camera man: fotoğrafçı, film çekme yönetmeni.
  2. Noun, Television alıcı, televizyon kamerası: TV de resmi elektriksel işaretlere çeviren aygıt.
    on camera: TV kamerası önünde.
  3. Noun yargıç odası, oda.
kameradan kaçan Adjective
filminin çekilmesinden hoşlanmayan Adjective
kameralardan hoşlanmayan Adjective
fotoğraf makinesini ele geçirmek Verb
uçak fotoğraf makinesi
bir davanın kapalı celsede bakılmasını talep etmek Verb
arka arkaya havadan resim çeken fotoğraf makinesi
atış-çeker: gece atılan güdümlü mermiyi izlemek için kullanılan kamera.
kutu şeklinde basit fotoğraf makinesi. Noun
şipşak fotoğraf makinesi: habersizce fotoğraf çekmeye mahsus kamera. Noun
minyatür fotoğraf makinesi. Noun
kapalı devre televizyon kamerası
televizyon kamerası
gizli oturumda müzakere etmek Verb
portatif film çekme makinesi
elektron kamera: optik görüntüyü doğrudan doğruya elektrik akımına çeviren düzen. Noun
film (sinema) çekme makinesi
alıcı
birinci kamera asistanı Noun, Cinema
fotoğraf makinesini odaklamak Verb
buzlu camlı fotoğraf makinesi
körüklü fotoğraf makinesi
bir davaya kapalı oturumda bakmak Verb
gizli kamera Noun, Advertising
özel/gizli olarak.
gizli, hafi (mahkeme celsesi vb.).
gizlice, gizli olarak. Adverb
gizli oturumda, hafi celsede, yalnız yargıcın huzurunda. Adverb, Law
gizli oturum
minik fotoğraf makinesi
sinema filmi çekme makinesi
sinema makinesi
sinema alıcısı, film makinesi/kamerası.
sinema ya da televizyon kamerasının alış alanının dışında
sinema ya da televizyon kamerasının aldığı görüntü
danışmanın gizli yapılmasını emretmek Verb
panoramik kamera
panoramik fotoğraf makinesi
alıcı film kamerası
polaroid fotoğraf makinesi.
polaroid fotoğraf makinesi.
yansıtmalı fotoğraf makinesi
refleks fotoğraf makinesi
ikinci kamera asistanı Noun, Cinema
güvenlik kamerası Noun
kapalı oturumda bulunmak Verb
görüntülerle birlikte sesleri de alan kamera
: minicik fotoğraf makinesi.
MOBESE Noun, Public Administration
tanıkları kapalı oturumda dinlemek Verb
televizyon kamerası
fotoğraf makinesini odaklama
kapalı oturum
minik fotoğraf makines
video kamera
bir stüdyodaki fotoğraf çekmeye yarayan profesyonel kamera
kamera açısı Noun, Cinema
kamera çantası Noun, Photography
canlı yayın çekimleri için televizyon kamerası
monitör ve stüdyo-içi kontrol aygıtlarından oluşan donanım
kamera zinciri
fotoğraf filtresi
çevre göstergeci: bir cismin çevresini belirtmek/çizmek için imgesini bir yüzeye yansıtan aynalı/prizmalı ışıksal düzen. Noun
karanlık oda: karanlık kutu ve mercek düzeneği. Noun
kameralı cep telefonu Noun
(televizyonda) canlı yayın
fotoğraf safarisi
resim frekansı
fotoğrafçı dükkânı
Br kapalı celse (oturum
sinema makinesi sinema müptelası
sinema filmi ve televizyonda sesi duyulup kendisi görülmeyen sunucu