child

English-Turkish Translation

  1. Noun çocuk. I have 3 children.
    be a good child: uslu dur!
    from a child: çocukluğundan beri.

    child-proof: (oto) çocukların açamayacağı (kapı vb.).
    difficult child = problem child: âsi çocuk.
    child minder
    Brit. çocuk bakıcısı.
  2. Noun oğlan veya kız.
  3. Noun bebek, yavru.
  4. Noun (a) çocuksu, çocuk gibi davranan kimse.
    He might be 50, but he's still a child: Yaşı 50 ama, hâlâ
    çocukça davranıyor.
    Don't be such a child: Çocuk olma/çocukluğu bırak/çocuk gibi davranma. (b) toy, tecrübesiz.
    I'm a child when it comes to money matters.
  5. Noun evlât.
    a child of ancient breed.
    adopted child: evlâtlık.
    to adopt a child: evlât edinmek.
  6. Noun (belirli koşul ve niteliklerin doğurduğu/oluşturduğu) sonuç veya kimse.
    The atomic bomb is the child
    of 20th century scientific developments. a child of sorrow. a child of poverty.
  7. Noun (bkz: childe ).
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

carry a child in one's arms
çocuğu kucakta (kollarında) taşımak.
child abuse
çocuk istismarı Noun, Criminal Law
Child day-care activities (NACE code: Q88.9.1)
Çocuk gündüz bakım (kreş) faaliyetleri (NACE kodu: 88.91) Noun, Trades-Professions
child endangerment
çocuğu tehlikeye sokma Noun, Criminal Law
child endangerment
çocuğun tehlikeye maruz bırakılması Noun, Criminal Law
child labour
çocuk işçiliği Noun, Rights-Freedoms
child protective services
çocuk esirgeme kurumu Noun, Law
child services
çocuk esirgeme kurumu Noun, Law
give up one's shop to one's child
dükkânıni çocuğuna devretmek Verb
infant car seat
bebek oto koltuğu Noun, Child Care
infant car seat
bebek araba koltuğu Noun, Child Care
natural childbirth
normal doğum Noun, Medicine
natural childbirth
normal yolla doğum Noun, Medicine
part with one's child
çocuğundan ayrılmak Verb
raise children
çocuk büyütmek, çocuk yetiştirmek Verb, Child Care
refusal that a child is one's own
nesebin reddi
rights of the child
çocuğun hakları Noun, Rights-Freedoms
sexual exploitation of children
çocukların cinsel istismarı Noun, Criminal Law
to disown a child
çocuğu evlatlıktan reddetmek Noun
abandoned child
sahipsiz çocuk
abdicate a child
bir çocuğu kaçırmak Verb
abuse of female child
kız çocuğa tecavüzde bulunma
acknowledgement of a child
çocuğun kendinden olduğunun tanınması
adopt a child
evlat edinmek Verb
adopted child
evlat edinilmiş çocuk
adopted child
evlatlık Noun
adoption of a child
bir çocuğun evlat edinilmesi
adoption of a child
evlat edinme
adoptive child
evlatlık
adulterine child
piç
adulterine child
evlilik dışı doğan çocuk
an only child
tek çocuk Noun
bastard child
piç
be with a child
hamile olmak Verb
bear a child
çocuk doğurmak Verb
bear someone a child
birine çocuk vermek Verb
bear someone a child
birinden çocuk doğurmak Verb
big with child
hamile
brain child
fikrî eser, buluş, icat, kafa mahsulü, şahsî fikir. Noun
chance child
evlilik dışı çocuk
charity child
öksüz
clever and mischievous child
şeytan
deadborn child
ölü doğan çocuk
defective child
anormal çocuk
dependent child
geçimi sağlanmamış çocuk
disown a child
bir çocuğu tanımamak Verb
exposed child
ölmesi için bırakılmış çocuk
exposition of a child
bir çocuğun terki
exposure of a child
bir çocuğun terki
first child
ilk göz ağrısı
flower child
ülkücü çocuk: sade ve ülkücü bir yaşamı alışılmış hayat tarzına yeğ tutan genç. Noun
flower child
hipi. Noun
foster child
evlâtlık.
foster child
manevi çocuk Noun
foster child
koruma altındaki çocuk Noun, Family Law
foster- child
sütçocuğu
fractious child
hırçın çocuk Noun
fractious child
huysuz çocuk Noun
get with child
hamile bırakmak Verb
get with child
gebe bırakmak Verb
god child
vaftiz evladı
god child
vaftizi üstlenilen çocuk
grand child
torun
growing child
büyüyen çocuk
guardian of a child
veli
handicapped child
özürlü çocuk
illegitimate child
gayri meşru çocuk
illegitimate child
nesebi belirsiz çocuk
illegitimate child
evlilik dışı çocuk
illegitimate child
evlilik dışı doğan çocuk
illegitimate child
nesebi gayri sahih çocuk
illegitimate child
piç
illegitimate child
gayrimeşru çocuk
incapable child
ehliyetsiz çocuk
incapable child
yeteneksiz çocuk
intractable child
problemli çocuk
kidnap a child
çocuk kaçırmak Verb
latchkey child
ana ve babası çalıştığı için eve yalnız girip çıkan çocuk.
legitimate child
nesebi sahih çocuk
legitimate child
meşru çocuk
legitimation of a child
bir çocuğa meşruiyet verme
love child
piç, gayrımeşru çocuk. Noun
maladjusted child
uyumsuz çocuk
naive child
sübyan
natural child
piç, gayrımeşru çocuk. Noun
neglected child
ihmal edilen çocuk
neurotic child
sinirceli çocuk.
neurotic inventory: sinirce dökümü.
neurotic need: sinirceli gereksinme.

neurotic pride: sinirceli büyüklenme.
neurotic rebelliousness: sinirceli başkaldırma.
neurotic resignation: sinirce umursamazlığı.
new born child
bkz
newly born child
yeni doğmuş çocuk
newly-born child
yeni doğmuş çocuk
non-marital child
gayrimeşru çocuk Noun
non-marital child
evlilik dışı çocuk Noun
nurse child
vesayet altındaki yetim
nurse child
evlatlık
nurse child
besleme
orphan child
öksüz çocuk
orphan child
yetim
orphan child
öksüz
orphan child
kimsesiz çocuk
orphan child
yetim çocuk
parentless child
yetim ve öksüz çocuk
pestering child
usandırıcı çocuk
pet a child
çocuğu hanım evladı yetiştirmek Verb
posthumous child
babasının ölümünden sonra doğan çocuk
precocious child
harika çocuk
preschool child
okula henüz gitmeyen çocuk
preschool child
okulöncesi çağdaki çocuk
preschool child
okul öncesi çağdaki çocuk
problem child
problem çocuk
qualifying child
çocuk zammı almaya hak kazanan çocuk
quick with child
hamile
repudiate a child
bir çocuğu tanımamak Verb
school child
okul çocuğu
school-aged child
okul çağındaki çocuk Noun, Education-Training
slow child
geç gelişen çocuk
smart child
fırlama (argo)
spoiled spoilt child
şımarık çocuk
spoilt child
şımarık çocuk
spurious child
gayrimeşru çocuk Noun
step child
üvey çocuk
stillborn child
ölü doğmuş çocuk
still-born child
ölü doğan çocuk
substitute a child
bir çocuğu bir başkasıyla değiştirmek Verb
substitution of a child
bir çocuğun başka bir çocukla değiştirilmesi
unborn child
henüz doğmamış çocuk
unmanageable child
ele avuca sığmayan çocuk
unowned child
babası tarafından tanınmayan çocuk
wanton child
yaramaz çocuk
wayward child
(US) inatçı çocuk
wayward child
ters çocuk
wayward child
dikbaşlı çocuk
wayward child
inatçı çocuk
wean a child
memeden kesmek Verb
well- behaved child
uslu çocuk
with child
gebe, hâmile.
to be with child: gebe/hâmile olmak.
get someone with child: birisini hâmile
bırakmak.
great/heavy with child: doğurması yakın/akşama sabaha doğuracak (kadın).
with child
gebe, hamile.
young child
körpe yavru Noun
child abduction
çocuk kaçırma Noun, Law
child abuse
çocuklara tasallut etme
child allowance
(Br) çocuk ödeneği
child allowance
(Br) çocuk zammı
child allowance
çocuk zammı
child bearing
doğum yapma
child bearing
çocuk doğurma
child benefit system
çocuk yardım sistemi
child benefit system
(Br) çocuk yardımı sistemi
child birth
doğum
child born in wedlock
evlilik sonucu doğan çocuk
child born in wedlock
meşru çocuk
child bounty
çocuk zammı
child bounty
(US) çocuk zammı
child care
çocuk bakımı Noun, Medicine
child destruction
çocuk öldürme
child deveopment
çocuk gelişimi Noun, Psychology
child exemption
(US) vergiden muaf çocuk zammı
child exemption
vergiden muaf çocuk zammı
child fighter
çocuk savaşçı Noun, Politics-Intl. Relations
child genius
dâhi çocuk
child guidance
çocuk bakımı
child labor
çocuk çalıştırılması: yasaların izin verdiği yaştan küçük çocukların işçi olarak kullanılması Noun
child labor
çocuk emeği Noun, Law
child labor
çocuk işçiliği Noun, Law
child laborer
çocuk işçi Noun, Law
child labour
çocuk emeği
child labour
çocuk çalıştırma
child molester
çocuk tacizcisi Noun, Criminal Law
child murder
evlat katilliği
child murder
çocuk öldürme
child neglect
çocuk ihmalkârlığı
child placing
çocuğu birinin yanına vermek Verb
child porn
çocuk pornosu Noun
child pornography
çocuk pornosu Noun
child prodigy
harika çocuk
child psychiatrist
çocuk psikiyatristi Noun, Medicine
child psychiatrist
çocuk psikiyatrı Noun, Medicine
child psychiatry
çocuk psikiyatrisi Noun, Medicine
child psychiatry
pediatrik psikiyatri Noun, Medicine
child psychoanalysis
çocuk psikanalizi Noun, Psychoanalysis
child rearing
çocuk yetiştirme
child relief
çocuk yardımı
child relief
(Br) çocuk yardımı
child soldier
çocuk asker Noun, Politics-Intl. Relations
child stealing
çocuk hırsızlığı
child tax allowance
(Br) çocuk vergi indirimi
child under guardianship
vesayet altındaki çocuk
child welfare
çocuk bakımı.
child welfare center: çocuk esirgeme kurumu. Noun
child's deferred assurance
(Br) geciktirilmiş çocuk sigortası Noun
child's deferred insurance
sigorta bedelinin belli bir yaşa ulaştıktan sonra ölüm halinde ödendiği küçük çocuk sigortası Noun
child's play play
çocuk oyunu
child's property
çocuğa ait mülk
increase in child population
çocuk nüfusunun artması
maternity child welfare centre
(Br) ana ve çocuk sağlık evi
parent child plane
ikiz uçak (bir uçak diğerinin altına tespit edilmiş olarak kalkar , belli bir hıza ulaşıldığında küçük uçak ana uçaktan ayrılır
English-Turkish phrases from Zargan's own database