concert

  1. konser, resital.
    concert hall: konser salonu.
    concert grand: kuyruklu piyano.
  2. konserde çalınan /icra edilen/çalan/icra eden.
    concert music. a concert pianist.
  3. uyum, uygunluk, âhenk.
  4. birleşme, anlaşma, ittifak, ittihat.
    concert of Europe: Avrupa İttihadı, 1815'te Avrupa devletleri
    arasında yapılan anlaşma.
  5. anlaşarak/danışıklı iş görmek, birlikte planlamak/kararlaştırmak.
    to concert measures for a united offensive.
  6. uyum/âhenk sağlamak, telif etmek, karşılıklı görüşme ile ayrılıkları ortadan kaldırmak.
    The states
    involved concerted their differences.
...'i anma konseri Noun, Music
aynı yatırım hedefine ulaşmak amacıyla birlikte hareket eden iki ya da daha çok sayıda yatırımcının açtığı dava
hayır konseri
bir şey yararına verilen konser
ticaret sözleşmesi
iş sözleşmesi
oda orkestrası konseri
ücretsiz dinlenen konser
konser vermek Verb
birlikte, bir arada, beraber, anlaşarak, âhenkle, elbirliği/işbirliği ile.
The thief and the insurer
acted in concert.
in concert with (someone): (birisi ile) müştereken/ortaklaşa/beraberce/anlaşarak.
ayakta dinlenilen konser.
geliri hayır işlerine sarfedilen konser
konser dinleyicisi
kuyruklu konser piyanosu Noun
konser salonu
konser maysteri
özel yatırım çevrelerinde
aynı hisse senetlerini ele geçirmek amacıyla aralarında anlaşan ve fiyatı ya da şirketi etkilemek amacıyla
blok halinde oy veren grup
konser ayar sesi: konserlerde bütün çalgıların akort edildiği temel ses: lâ notası = 440 Hz. Noun
konser icrası
konser salonu
ağız birliği etmek Verb
biriyle birlikte hareket etmek Verb
biriyle birlikte hareket etmek Verb
(harekete vb.) hazır.
to be in concert pitch: hazır olmak.
All our athletes are at concert pitch.
konser salonu kiralamak Verb
hep birlikte
ittifakla
...'i anma konseri Noun, Music