consider

  1. Transitive Verb gözönünde tutmak, düşünmek, nazarı dikkate/itibara almak, ka'le almak.
    The committee agreed to consider
    your request for an increase in salary.
    All things considered: Herşey gözönüne alınırsa, her husus düşünülürse.
    not worth considering: ka'le alınmaz, lâfını etmeye/üzerinde durmaya değmez.
    When one considers that … : … gözönünde tutulursa.
  2. Transitive Verb düşünüp taşınmak, üzerinde iyice düşünmek, teemmül/mütalâa etmek, tasarlamak, aklından geçirmek.
    Take
    time to consider the problem. I'm considering to change my job.
    That is my considered opinion: Düşünüp taşındıktan sonra bu kanaate vardım.
  3. Transitive Verb saymak, telâkki etmek, addetmek, farzetmek, yerine koymak.
    I consider it a great honor to be here
    with you today.
    to consider oneself happy: kendini mutlu saymak.
    consider it as done: O işi yapılmış farzet.
    consider youself dismissed: Kendini (işinden) kovulmuş bil.
    He is considered rich: Zengin sayılır.
    I consider him a fool: Bence o aptalın biridir.
  4. Transitive Verb (başkalarının duygu, düşünce, hak vb. ne) riayet/hürmet etmek, saygı göstermek, saymak.
    to consider the feelings of others.
  5. Transitive Verb (dikkatle) bakmak, iyice incelemek/tetkik etmek.
    He considered the man for some time before speaking to him.
  6. Transitive Verb mükâfatlandırmak.
hareketlerini hesaplamak Verb
benimsemek Verb
...'i göz ardı etmemek Verb
bir şikâyeti ele almak Verb
şikâyeti ele almak Verb
bir sorunu bütün yönleriyle ele almak Verb
bir olasılığı göz önüne almak Verb
bir teklifi düşünmek Verb
bir sorunu etraflıca ele almak Verb
ilgili bütün faktörleri gözden geçirmek Verb
bir başvuru yu incelemek Verb
bir başvuruyu incelemek Verb
bir olayı sonucunu düşünmeden ele almak Verb
bir teklif üzerinde düşünmek Verb
bir araba satın almayı düşünmek Verb
birşeyi yapmayı düşünmek Verb
bir şeyi yapmayı onur saymak Verb
cezanın hafifletilmesi amacıyla davaya yeniden bakmak Verb
birşey yapmayı zorunlu addetmek Verb
birşeyin yapılmasını zorunlu addetmek Verb
birşeyi yapmayı zorunlu görmek Verb
birşeyin yapılmasını zorunlu görmek Verb
birşeyi yapmanın zorunlu olduğunu düşünmek Verb
birşeyin yapılmasının zorunlu olduğunu düşünmek Verb
gereksinmek Verb
gereksemek Verb
kendini ehliyetli addetmek Verb
kendini yetkili saymak Verb
bir şeyi yapmaya kendini yetkili saymak Verb
kendisini ehliyetli görmek Verb
birinin 400 dolarlık kredi verebilecek kadar itibarı olduğunu düşünmek Verb
birini birşey olarak görmek Verb
birini birşey olarak addetmek Verb
birini birşey olarak kabul etmek Verb
birini birşey yapıyor olarak görmek Verb
birini birşey yapıyor olarak addetmek Verb
birini birşey yapıyor olarak kabul etmek Verb
bir şeyi batıl addetmek Verb
birşeyi oldu bilmek Verb
birşeyi oldu kabul etmek Verb
bir şeyi her açıdan ele almak Verb
bir şeyi yetersiz görmek Verb
bir şeyi gerekli görmek Verb
birşeyi birşey olarak görmek Verb
birşeyi birşey olarak kabul etmek Verb
kale almamak Verb
göz önüne almak Verb
sözleşmeyi geçersiz saymak Verb
bir teklifin ayrıntılarını düşünmek Verb
masrafı hesaba katmak Verb
gerçekleri göz önüne almak Verb
bir olayın yer alabileceğini dikkate almak Verb
birşeyi yapma olasılığını değerlendirmek Verb
birşeyi yapıp yapmamayı düşünmek Verb
kendini birşey olarak görmek Verb
kendini birşey olarak kabul etmek Verb
kendini birşey olarak addetmek Verb
gözü tutmamak
fiyat üzerinde durmamak Verb
birine ...'e kadar güvenilir