economy

  1. Noun ekonomi, iktisat.
    Minister of economy: Ekonomi Bakanı.
    political economy: politik ekonomi.
  2. Noun tutum, tasarruf, israftan kaçınma, masrafları kısma.
  3. Noun ekonomik kaynakların yönetim şekli, ekonomi yönetimi, iktisadî idare.
    a healthy economy.
  4. Noun iktisadiyat, ekonomik varlık ve kazançların tümü.
    the national economy.
  5. Noun örgütlenmiş yönetim, idare usulleri, teşkilâtlanmış idare/sistem/yöntem.
    the economy of human body.
  6. Noun bir işi en az masraf/emekle en kısa zamanda yapma.
    the economy of movement.
  7. Noun, Theology (a) tanrısal yaratılış/kurtuluş plânı, (b) belirli bir dinî hükümet dönemi veya yöntemi.
  8. Noun (uçakta vb.) turist mevkiinde.
    to travel economy: turist mevkiinde seyahat etmek.
serbest piyasa ekonomisi Noun, Economics
piyasa ekonomisi Noun, Economics
tarım ekonomisi
muvazene halindeki ekonomi
dengeli ekonomi
banka ekonomisi
takas ekonomisi
kayıtdışı ekonomi Noun, Economics
fişsiz satış yapılan piyasa
elde ettikleri kârdan vergi ödemeyen ve nakit para ile iş yapan şirketlerle bireylerin yasa dışı ekonomik faaliyeti
faturasız
kara ekonomi Noun, Economics
gelişen ekonomi
yükselen konjonktür
ekonomik potansiyel
kapitalist ekonomi
döngüsel ekonomi Noun, Environment-Ecology
devlet ekonomisi
kapalı ekonomi
kolektif ekonomi
kollektif ekonomi
bütün planlama ve iktisadi faaliyetin yönetiminin merkezi bir örgüt tarafından yapılıp özel teşebbüs
ve fiyat sistemine bırakıldığı ekonomi türü
güdümlü ekonomi
komuta ekonomisi
kumanda ekonomisi
rekabet ekonomisi
rekabetçi ekonomi
tüketici ekonomisi
tüketim ekonomisi
güdümlü ekonomi
kredi ekonomisi
krize doğru giden ekonomi
savunma ekonomisi
kriz içindeki ekonomi
güdümlü ekonomi
ev idaresi
dahili ekonomi
planlı ekonomi
yükselen ekonomi
enerji ekonomisi
girişim ekonomisi
(US) girişim ekonomisi
mübadele ekonomisi
değişim ekonomisi
yaygın ekonomi
dış ekonomi
ekonomide düşüş
bozuk giden ekonomi
maliye ekonomisi
konjonktürün durgun olması
serbest ekonomi
akaryakıt ekonomisi
dünya ekonomisi Noun, Economics
güdümlü ekonomi
güdümlü ekonomi
ekonomiyi idare etmek Verb
iç ekonomi
memleket ekonomisi
ev tasarrufu
sanayii ekonomisi
sanayi ekonomisi
kayitdisi ekonomi Noun, Economics
bilgi ekonomisi Economics
entegre ekonomi
bütünleşmiş ekonomi
bütünleşme sürecindeki ekonomi
yoğun ekonomi
(idare) iç ekonomi
iç ekonomi
usul ekonomisi Noun, Law
bilgi ekonomisi Economics
emlak ekonomisi
güdümlü ekonomi
planlı ekonomi
serbest piyasa ekonomisi Noun, Economics
piyasa ekonomisi Noun, Economics
mıxed economy
karma ekonomi
karma ekononmi
para ekonomisi
para ekonomisi
takasın en yaygın değiş tokuş biçimi olduğu ekonomi
doğal ekonomi
reel sektör Noun, Economics
reel kesim Noun, Economics
reel ekonomi Noun, Economics
petrole dayalı ekonomi
açık ekonomi (ticaret kısıtlamalarının bulunmadığı bir ekonomi
açık ekonomi Noun, Economics
topyekûn ekonomi
aşırı yükselen konjonktür
fiyat ve ücret artışlarının üretkenliğin önünde gittiği
aşırı ısıtılmış ekonomi
denetlenemez bir enflasyona doğru sürüklenen ekonomi
fakat sıkı fiyat denetimi nedeniyle fiyatların yükselmesinin önlendiği ekonomi
talebin arzdan fazla olduğu
barış ekonomisi
barış zamanı ekonomisi
barış ekonomisi
para ekonomisi
petrol ekonomisi
planlı ekonomi
güdümlü ekonomi: üretim, dağıtım, fiyat vb. gibi ekonomik faaliyetleri hükümetçe düzenlenen ve kontrol
edilen sistem. free enterprise
Noun
tasarruf politikası Noun
siyasal ekonomi: millî refah ve ekonominin örgütlenmesine ve gelişmesine hükümetin etkisini inceleyen bilim. Noun
(17-18'inci yüzyıllarda) devletin refahını artırıcı yönde toplum yönetimi sanatı. Noun
ekonomi/iktisat ilmi. Noun
savaş sonrası ekonomisi
enerji tasarrufu
tasarruf yapmak Verb
fiyat kontrollü ekonomi
özel tasarruf
milli ekonomi
kamu ekonomisi
reel sektör Noun, Economics
reel sektör Noun, Economics
reel kesim Noun, Economics
reel ekonomi Noun, Economics
sıkı
(sıkı) katı kurallı ekonomi
katı kurallı ekonomi
kırsal ekonomi
kendi kendine yeterli ekonomi
bir ekonomi içinde hizmet sektörünün toplam verimi
hizmet ekonomisi
imalat endüstrisine değil de
hizmete dayalı ekonomi
kayıtdışı ekonomi Noun, Economics
hisse senedi ekonomisi
menkul kıymetler borsasına kayıtlı şirketlerin toplam değeri
geniş kaynakları tam olarak kullanılmayan ve gerçekleştirilmemiş büyük bir ticari potansiyeli bulunan bir ekonomi
uyuyan ekonomi
Çin Halk Cumhuriyeti uyutan ekonomi için iyi bir örnektir
sosyal ekonomi
teknolojik yönde gelişmiş sosyalist ekonomi
sosyalist mal ekonomisi
statik ekonomi
durağan ekonomi (üretim ya da talepte ancak bazı küçük değişikliklerin meydana geldiği , denge durumundaki bir ekonomi
durağan ekonomi
ekonomi okumak Verb
geçim ekonomisi
geçinme ekonomisi
totaliter ekonomi
geleneksel ekonomi
taşıma ekonomisi
trampa işi
güdümsüz ekonomi
kontrolsüz ekonomi
kayıtdışı ekonomi Noun, Economics
yeraltı ekonomisi
yeraltı ekonomisi kara ekonomiden daha iyi örgütlenmiş ve daha etkindir
(US) yeraltı ekonomisi
ekonominin suç işleme örgütünce denetlenen kesimi
ayrıca
çoğu insanların gelirlerinin ücret olduğu bir ekonomi anlamını da taşır
bir ekonomide elde edilen toplam gelir için kullanılan konuşma dili terimi
ücret ekonomisi
tasarruf olmayış
savaş ekonomisi
savaş ekonomisi
su ekonomisi
dünya ekonomisi Noun, Economics
dünya ekonomisi
(uçak veya gemide) turistik sınıfa ayrılan bölüm
tasarruf kampanyası Noun
ekonomik araba
az yakan karbüratör
turist mevkii.
tasarruf kampanyası Noun
turistik sınıf ile gezi
turistik sınıf bilet
ekonomik gelişme (ülke milli gelirinin artış hızı
odalarında banyo olmayan ve sınırlı hizmet veren otel
hammadde tasarrufu
bütünleşme sürecindeki ekonomi
ucuz malların sürümü olduğu piyasa
tasarruf önlemleri Noun
turistik menü
ucuz model
turistik mevki uçak
transit yolcular dinlenme salonu
(otomobil) ekonomik kullanım
turist mevki koltuk
daha büyük boy daha ucuz fiyata
(US) büyük ambalaj içinde
ekonomik araba
tasarruf dalgası Noun
ekonomiyi frenlemek Verb
konjonktürü canlandırmak Verb
mixed economy