explain

Verb açıklamak, izah etmek, anlatmak.
The Prime Minister explained the new economical measures.
explain
what you intend to do: Ne yapmak istediğini anlat.
That's easy to explain: Bunun izahı kolaydır.
Verb aydınlatmak, tenvir/tavzih etmek.
Verb mana vermek, yorumlamak, yormak, tefsir etmek, sebebini açıklamak, hesap vermek.
I cannot explain
his behavior.
to explain a dream: rüyayı yormak.
He couldn't explain his absence.
Verb belirtmek.
Verb tarif/tasrih etmek.
He explained how to use the new personal computer.
Verb izahat vermek, beyan etmek, açıklamada bulunmak.
Wait! Let me explain!

English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt

English Turkish Phrases

explain one's conduct

niçin o şekilde davrandığını açıklamak Verb

explanation

izahat Noun

let me explain

arz edeyim

explain a passage

bir ibarenin anlamını anlatmak Verb

explain a passage to sb

bir ibareyi birine açıklamak Verb

explain a text

metni açmak Verb

explain away

(a) tevil etmek, sözü çevirmek, örtbas etmek.
There is a lot of evidence against her that cannot be

explained away. (b) (sebebini anlatarak şüphe, korku vb.'ni) dağıtmak, (haklı/tatmin edici sebep göstererek) gidermek, izale etmek.
She explained away the child's fear.

explain fully

açımlamak Verb

explain in detail

tafsilat vermek Verb

explain in detail

ayrıntılarıyla açıklamak Verb

explain oneself

(a) (meramını/maksadını) anlatmak.
Let me explain myself. (b) mazeret bulmak, sebep göstermek,

hesap vermek.
Late again, John? I hope you can explain yourself.

explain something away

ağız yapmak Verb

explain something in general terms