father

English-Turkish Translation

  1. Noun baba, peder.
    The fathers and mothers of the schoolchildren. to act like a father.
  2. Noun ata, cet, soy.
    Play the heavy father: büyük baba tavrı tavrı takınarak çok ciddî öğüt vermek.

    talk someone like a father: birini azarlamak.
  3. Noun kurucu, bâni, müessis, mucit, icat eden kimse.
    Atatürk is the father of the Turkish Republic. A.G.
    Bell was the father of telephone.
  4. Noun koruyucu, manevî baba.
    a father to the poor.
  5. Noun papaz.
    father confessor: günah çıkaran papaz.
    Holy father: Papa.
    father of lies: şeytan.
  6. Noun (yaşlılara saygı ifadesi olarak) baba, peder.
  7. Noun bir cemiyetin/meslekî kuruluşun en yaşlı/kıdemli üyesi.
    father of the House: Avam Kamarasının en kıdemli üyesi.
  8. Noun (bir şehirde) ağa, eşraf, ilerigelen.
    the city fathers: şehrin eşrafı/ileri gelenleri.
  9. Noun öncü, mübeşşir, ilk model.
    The horseless carriage was the father of the modern automobile.
  10. Noun Allah, Cenabı Hak.
  11. Noun (eski Romada) senato üyesi.
  12. Transitive Verb baba olmak.
  13. Transitive Verb icat/ibda/tesis etmek, yaratmak, meydana/vücude getirmek.
  14. Transitive Verb babalık yapmak, baba gibi davranmak/bakmak.
  15. Transitive Verb (bir çocuğun) babası olduğunu ikrar etmek.
  16. Transitive Verb kendine maletmek, kendinin olduğunu kabul etmek.
  17. Transitive Verb babalık görevi vermek.
    father a child upon someone: babası budur diye çocuğu üstüne atmak.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

be the picture of the one's father
babasının modeli olmak Verb
favour one's father
(anasına değil de) babasına çekmiş
follow one's father's profession
babasının mesleğini sürdürmek Verb
go a from school into one's father's business
okuldan dosdoğru babasının işine girmek Verb
inherit a characteristic from one's father
bir özelliği babadan tevarüs etmek Verb
join one's father's firm
babasının firmasına girmek Verb
one's father's business
baba işi
owe respect to one's father
babaya saygı borçlu olmak Verb
adoptive father
çocuğu kendi evinde evlatlık olarak büyüten baba
adoptive father
evlatlığın babası Noun
adoptive father
babalık
authority of a father
baba otoritesi
biological father
biyolojik baba Noun, Medicine
Christmas Father
noel baba
church father
Hristiyanlığın ilk zamanlarındaki dinî metinleri kaleme alan yazar.
foster father
babalık, çocuğu evlâtlık edinen adam.
foster father
koruyucu baba Noun, Family Law
founding father
kurucu, bâni: bir kurumun, fikrin, doktrinin kurucusu. Noun
founding father
ABD Kurucu Meclis üyeleri: 1787'de Filadelfiyada toplanan ABD Anayasa Meclisi üyeleri. Noun
Great White Father
ABD Başkanı. Noun
Great White Father
kodaman, büyük mevki sahibi kimse. Noun
great yellow father
Kodak Şirketi'nin popüler adı
great yellow father
(US) Büyük Sarı Baba
having a father
babalı
holy Father
Papa.
likeness of his father
tıpkı babası gibi
natural father
gayri meşru bir çocuğun tabii babası Noun
Our Father
Lord's Prayer
play the heavy father
(birini) şiddetle azarlamak/paylamak.
poodle father
jigolo
putative father
gayri meşru çocuğun babası olarak bilinen kimse
remain in the custody of the father
babanın vesayeti altında kalmak Verb
reputed father
baba olarak bilinen kimse
step father
üvey baba
father a book
bir kitabı bir yazara atfetmek Verb
father a child upon sb
bir çocuğu birine atfetmek Verb
father a magazine article on sb
bir dergi yazısını birine atfetmek Verb
father and mother
ebeveyn
Father Christmas
Noel Baba. Noun
father complex
baba kompleksi
father confessor
(kilisede) günah çıkaran papaz. Noun
father confessor
sırdaş, kendine sır tevdi edilen kimse. Noun
father figure
manevî baba, ideal baba, baba yerine konulan adam. Noun
father image
manevî baba, ideal baba, baba yerine konulan adam. Noun
father of lies
şeytan
father of the bar
baro başkanı
father on/upon
atfetmek, maletmek, üstüne atmak.
father sth on someone: bir şeyi birine atfetmek/yükletmek.
father on/upon
aslını/ceddini/menşeini belirlemek/tespit etmek.
father substitute
baba yerine konan şahıs
Father Time
zamanın somut sembolü.
father's business
babanın işi
Father's Day
Babalar günü, Haziran ayının 3'üncü Pazar günü. Noun
father's sister
hala
act as a father to
babalık etmek Verb
act as father to sb
birine babalık etmek Verb
descend from father to son
babadan oğula geçmek Verb
half brother on the father's side
baba tarafından kardeş
half sister from the father's side
baba tarafından üvey kızkardeş
have been handed down from father to son for many generations
kuşaklar boyunca babadan oğula geçmiş olmak Verb
intercede for someone with the father for the son
oğlu ile babasının arasını yapmak Verb
like father like son
babasının oğlu
Like father like son.
Armut dibine düşer.
married and the father of ...
evli ve ... çocuk babası Adjective
on the father's side
baba tarafından
play fast and loose with father's money
kaygısızca hareket etmek Verb
related on the father's side
baba tarafından akraba
the Father, the Son and the Holy Spirit
Baba, Oğul ve Kutsal Ruh Noun, Religion-Faith
English-Turkish phrases from Zargan's own database