food

English-Turkish Translation

  1. Noun besin, gıda.
    Milk is the natural food for young babies.
  2. Noun yiyecek, yemek, mama, taam.
    baby food: bebek maması.
    canned/preserved/tinned food: konserve yiyecek.
  3. Noun yenilen/yenilecek şey, erzak.
    food supplies: yedek erzak.
    to buy food: erzak satınalmak.

    There was no food in the house: Evde erzak kalmamıştı.
  4. Noun yem, besleyici madde.
    cat/dog food: kedi/köpek yemi.
    a plant food: bitkileri besleyici madde (gübre vb.).
  5. Noun besleyen/geliştiren/inkişaf ettiren şey.
    intellectual food.
    give food for thought: düşündürmek.

    His father's advice gave the boy food for thought.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

(work , service) for one's food only
boğaz tokluğuna
Accommodation and food service activities (NACE code: I)
Konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetleri (NACE kodu: I) Noun, Trades-Professions
Agents involved in the sale of food, beverages and tobacco (NACE code: G46.1.7)
Gıda, içecek ve tütün satışı ile ilgili aracılar (NACE kodu: 46.17) Noun, Trades-Professions
animal-based food
hayvansal gıda Noun, Food-Kitchen
animal-based food
hayvan kaynaklı gıda Noun, Food-Kitchen
animal-based food
YANLIŞ: hayvansal kaynaklı gıda Noun, Food-Kitchen
be dainty about one's food
yemeklerini seçmek Verb
be fastidious about one's food
yediği içtiğinde çok titiz olmak Verb
be off one's food
hiç iştahı olmamak Verb
cram food in one's gob (said angrily
zıkkımlanmak Verb
eat every morsel of food on (one's plate
sıyırmak Verb
Event catering and other food service activities (NACE code: I56.2)
Dışarıya yemek hizmeti sunan işletmelerin (catering) faaliyetleri ve diğer yiyecek hizmetleri faaliyetleri (NACE kodu: 56.2) Noun, Trades-Professions
Food and beverage service activities (NACE code: I56)
Yiyecek ve içecek hizmeti faaliyetleri (NACE kodu: 56) Noun, Trades-Professions
get food and lodging in requital of one's services
hizmetleri karşılığı yiyecek yatacak sağlamak Verb
Manufacture of food products (NACE code: C10)
Gıda ürünlerinin imalatı (NACE kodu: 10) Noun, Trades-Professions
Manufacture of homogenised food preparations and dietetic food (NACE code: C10.8.6)
Homojenize gıda müstahzarları ve diyetetik gıda imalatı (NACE kodu: 10.86) Noun, Trades-Professions
Manufacture of machinery for food, beverage and tobacco processing (NACE code: C28.9.3)
Gıda, içecek ve tütün işleme makineleri imalatı (NACE kodu: 28.93) Noun, Trades-Professions
Manufacture of other food products (NACE code: C10.8)
Diğer gıda maddelerinin imalatı (NACE kodu: 10.8) Noun, Trades-Professions
Manufacture of other food products n.e.c. (NACE code: C10.8.9)
Başka yerde sınıflandırılmamış diğer gıda maddelerinin imalatı (NACE kodu: 10.89) Noun, Trades-Professions
nibble at one's food
yiyeceğini azar azar ısırarak yemek
Non-specialised wholesale of food, beverages and tobacco (NACE code: G46.3.9)
Belirli bir mala tahsis edilmemiş mağazalardaki gıda, içecek ve tütün toptan ticareti (NACE kodu: 46.39) Noun, Trades-Professions
Other food service activities (NACE code: I56.2.9)
Diğer yiyecek hizmeti faaliyetleri (NACE kodu: 56.29) Noun, Trades-Professions
Other retail sale of food in specialised stores (NACE code: G47.2.9)
Belirli bir mala tahsis edilmiş mağazalardaki diğer gıda ürünlerinin perakende ticareti (NACE kodu: 47.29) Noun, Trades-Professions
pick at one's food
iştahsız yemek yemek
plant-based food
bitkisel gıda Noun, Food-Kitchen
plant-based food
bitki kaynaklı gıda Noun, Food-Kitchen
plant-based food
YANLIŞ: bitkisel kaynaklı gıda Noun, Food-Kitchen
Restaurants and mobile food service activities (NACE code: I56.1)
Lokantalar ve seyyar yemek hizmeti faaliyetleri (NACE kodu: 56.1) Noun, Trades-Professions
Restaurants and mobile food service activities (NACE code: I56.1.0)
Lokantalar ve seyyar yemek hizmeti faaliyetleri (NACE kodu: 56.10) Noun, Trades-Professions
Retail sale in non-specialised stores with food, beverages or tobacco predominating (NACE code: G47.1.1)
Belirli bir mala tahsis edilmemiş mağazalarda gıda, içecek veya tütün ağırlıklı perakende ticaret (NACE kodu: 47.11) Noun, Trades-Professions
Retail sale of flowers, plants, seeds, fertilisers, pet animals and pet food in specialised stores (NACE code: G47.7.6)
Belirli bir mala tahsis edilmiş mağazalarda çiçek, bitki, tohum, gübre, ev hayvanları ve ev hayvanları
yemleri perakende ticareti (NACE kodu: 47.76)
Noun, Trades-Professions
Retail sale of food, beverages and tobacco in specialised stores (NACE code: G47.2)
Belirli bir mala tahsis edilmiş mağazalarda gıda, içecek ve tütün perakende ticareti (NACE kodu: 47.2) Noun, Trades-Professions
Retail sale via stalls and markets of food, beverages and tobacco products (NACE code: G47.8.1)
Tezgahlar ve pazar yerleri vasıtasıyla gıda, içecek ve tütün ürünleri perakende ticareti (NACE kodu: 47.81) Noun, Trades-Professions
stave off one's hunger for food
nefis fsi körletmek Verb
stick food in one's job
ziftlenmek Verb
Wholesale of food, beverages and tobacco (NACE code: G46.3)
Gıda, içecek ve tütün toptan ticareti (NACE kodu: 46.3) Noun, Trades-Professions
Wholesale of other food, including fish, crustaceans and molluscs (NACE code: G46.3.8)
Balık, kabuklular ve yumuşakçalar da dahil diğer gıda maddelerinin toptan ticareti (NACE kodu: 46.38) Noun, Trades-Professions
adulterate food
içine başka şeyler katarak yiyecekleri bozmak Verb
adulterate food
yiyecek maddelerini bozmak Verb
adulterated food
içine başka maddeler katılmış yiyecek
baby food
bebek maması Noun, Child Care
breakfast food
hububattan yapılmış kahvaltılık yiyecekler.
canned food
konserve gıda
canned food
konserve yiyecek
canned food
(US) konserve yiyecek
canned food
konseve yiyecek
canned food
konserve
cat food
kedi maması Noun, Home
comfort food
iyi hissettiren yiyecek Noun, Food-Kitchen
comfort food
moral düzelten yiyecek Noun, Food-Kitchen
comfort food
mutluluk veren yiyecek Noun, Food-Kitchen
concentrated food
konsantre yiyecek
convenience food
ya da tümüyle işleme tabi tutulmuş yiyecek
convenience food
tüketilmek üzere hazırlanmasından önce kısmen
dispense food
yiyecek dağıtmak Verb
dispense food
yiyecek maddesi dağıtmak Verb
dog food
köpek maması Noun, Home
dry food
kuru mama Noun, Home
fast food
çabuk yemek
fast food
hızlı yiyecek
fast food
hızlı yiyecek (ucuz tarifeli , hızlı servis yapan ve ancak birkaç tür yiyecek satan lokanta
free food
gümrüksüz yiyecek maddeleri Noun
frozen food
dondurulmuş gıda
frozen food
donmuş gıda maddesi Noun
health food
doğal besin, tabiî gıda.
infant food
bebek maması Noun, Child Care
junk food
değersiz besin: besleme değeri düşük ve kalorisi yüksek gıda maddesi (patates kızartması, şekerli/nişastalı maddeler vb.).
liquid food
sıvı besi maddesi Noun
organic food
organik gıda Noun, Food-Kitchen
package food
hazır yemek
plain food
ev yemeği
plain food
basit gıda
plant food
gübre. Noun
principal food
temel besi maddesi Noun
processed food
işlenmiş yiyecek maddesi Noun
protective food
bol vitaminli yiyecek
protective food
bol vitaminli yiyecek maddesi Noun
rabbit food
lahana
rabbit food
salata
rabbit food
pişmemiş gıda
reject food
yemeği reddetmek Verb
sea food
deniz ürünleri Noun, Aquaculture
solid food
katı gıda Noun, Child Care
soul food
güneyli zencilere özgü yemek.
spare food
yedek yiyecek maddesi Noun
spare food
yedek yiyecek
staple food
temel yiyecek maddesi Noun
staple food
temel gıda
stored food
erzak
tinned food
konserve
unsound food
sağlığa aykırı yiyecek
unwholesome food
sağlığa zararlı yiyecek
unwholesome food
bozuk
wet food
ıslak mama Noun, Home
wholesome food
sıhhi gıda
food ad
(US) yiyecek reklamı
food additive
renk ya da tat vermesi için yiyeceğe katılmış madde
food allergy
gıda alerjisi Noun, Medicine
food allowance
tayın
food allowance
yiyecek yardımı
food analyst
besin maddeleri analisti
food analyst
gıda analisti
food bank
gıda yardım merkezi, fakirlere dağıtılmak üzere gıda toplayan yer.
food bank
gıda bankası Noun
food card
yemek kartı
food cart
(uçak) servis arabası Noun
food chain
beslenme zinciri, küçükleri daha büyüklere yem olan canlılar topluluğu.
food chain
besin zinciri Noun, Environment-Ecology
food chemist
yiyecek kimyageri
food codex
gıda kodeksi Noun, Food-Kitchen
food conservation
yiyecek konserve sanayii
food conservation
yiyecek depolama
food conservation
konserve yiyecek sanayi
food container
gıda maddeleri konteyneri
food container
yiyecek konteyneri
food container
saklama kabı, gıda saklama kabı Noun, Food-Kitchen
food control
gıda kontrolu.
food controller
gıda kontrolcüsü
food controller
gıda kontrolcusu
food coupon
erzak fişi, ABD'de fakirlerin ucuz/bedava erzak alabilmesi için hükümetin dağıttığı para yerine geçen fiş/kupon.
food cut
yiyecek maddeleri kısıntısı
food cycle
besi-çevrim: bir çevrede canlıların yaşamını sürdürmeye yetişebilen beslenme zincirleri dizisi.
food engineer
gıda mühendisi Noun
food engineering
gıda mühendisliği Noun, Education-Training
food expense
yemek masrafı
food fish
yenilebilen balık, insanlara gıda olan balık.
food freezer
dipfriz
food gap
gıda maddeleri eksikliği
food glut
piyasayı gıda malzemelerine boğma
food hoarder
besin maddesi istif etmek Verb
food hoarding
erzak yığma
food import
gıda maddeleri ithalatı
food imports
gıda maddeleri ithalatı
food imports
gıda maddesi ithali
food industry
gıda sanayii
food industry
gıda sektörü Noun, Trades-Professions
food inspector
yiyecek maddeleri müfettişi
food inspector
gıda müfettişi
food intolerance
gıda intoleransı Noun, Diseases
food manufacturer
gıda maddeleri üreticisi
food of animal origin
hayvansal gıda Noun, Food-Kitchen
food office
yiyecek maddeleri kontrol ofisi
food packer
gıda maddeleri ambalajcısı
food pipe
yemek borusu Medicine
food poisoning
gıda zehirlenmesi Noun, Medicine
food poisoning
besin zehirlenmesi Noun, Medicine
food poisoning
gıda kaynaklı hastalık Noun, Medicine
food prices
gıda fiyatları Noun
food processing
gıda işleme
food processor
yemek-işler: sebzeleri kıymak, doğramak, rendelemek, ezmek ve hamur yoğurmak için kullanılan yüksek hızlı elektrikli mutfak aleti.
food production
gıda maddeleri üretimi
food products
gıda ürünleri Noun
food queue
gıda maddeleri dükkânı önündeki kuyruk
food ration
tayın
food ration
erzak
food rationing
yiyecek maddelerini tayına bağlama
food rationing
tayına bağlama
food reserves
yiyecek maddeleri stoku
food retailer
yiyecek maddesi satan perakendeci dükkân
food safety
gıda güvenliği
food sector
gıda maddeleri sektörü
food sensitivity
gıda intoleransı Noun, Diseases
food shipment
gıda maddeleri sevkiyatı
food shipment
gıda maddeleri sevkıyatı
food shop
yiyecek satan dükkân
food shortage
gıda kıtlığı
food shortage
yiyecek maddeleri kıtlığı
food situation
gıda maddeleri durumu
food stamp
erzak fişi, ABD'de fakirlerin ucuz/bedava erzak alabilmesi için hükümetin dağıttığı para yerine geçen fiş/kupon.
food stocks
gıda maddeleri stoku
food stocks
erzak stoku
food store
kiler
food store
erzak ambarı
food store
yiyecek ambarı
food stuff
gıda maddeleri Noun
food stylist
yemek tasarımcısı Noun, Employment
food subsidies
yiyecek yardımı
food subsidies
gıda maddeleri sübvansiyonu
food supplies
erzak
food supplies
gıda maddeleri stoku
food supplies
iaşe
food supply
yiyecek ikmali
food supply
gıda temini
food supply
yiyecek tedariki
food surplus
gıda maddeleri fazlası
food tax
yiyecek maddesi vergisi
food vacuole
sindirim boşluğu (amiplerde vb. rastlanan) içindeki besinleri sindiren göze boşluğu.
food value
hasiyet
food value
besi değeri
food waste
yiyecek maddesi ziyanı
food web
besin ağı Noun, Environment-Ecology
food webb
beslenme ağı: bir çevrede birbirlerine bağlı beslenme zincirlerinin tümü.
buy food ready cooked
hazır pişmiş yemek satın almak Verb
prepared food stuffs
hazır yemek
quickfreeze food ; snatch food
yiyecek maddelerini hızlı dondurmak çabuk hazırlanan yemek Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database