frame

English-Turkish Translation

  1. çerçeve.
    a window frame: pencere çerçevesi.
    a picture frame: resim çerçevesi.
    The frame
    of my glasses needs mending.
  2. çatı, yapı, (bina) iskelet, söve.
    frame house
    ABD ahşap ev.
  3. cüsse, vücut (yapısı), beden.
    a man with a large/powerful frame. Such hardships are more than the human frame can bear.
  4. (gazete, dergi vb.) çerçeve: etrafı çizgilerle çevrilmiş yazı.
  5. frames: gözlük çerçevesi.
  6. gergef, kasnak, kafes.
  7. dokuma tezgâhı.
  8. belirli bir ruh hali, haleti ruhiye, hal, mizaç.
    frame of mind: düşünüş tarzı, mizaç, hal, ruh haleti.
  9. sistem, düzen, nizam, anahat.
    the frame of a plan: bir plânın ana hatları.
  10. Maritime Traffic kaburga.
  11. Baseball (bkz: inning ).
  12. bölüm: oyunun on bölümünden herbiri.
  13. bilârdo kafesi.
  14. Cinema resim, çerçeve, birbirini izleyen resimlerden herbiri.
  15. (bkz: frame-up ).
  16. çerçevelemek.
    I'm having this picture framed, so that I can hang it on the wall.
  17. kurmak, düzenlemek, tertiplemek.
    to frame one's life according to a noble pattern.
  18. tasarlamak, taslağını yapmak, vücut vermek, yapmak.
    Laws are framed in Parliament.
  19. şekil vermek, şekillendirmek, uydurmak, ifade etmek.
    An examiner must frame his question clearly.
  20. yapmak, çatmak.
    Forts were framed for defense against land and sea forces, but are useless against air attack.
  21. (suçsuz bir kimseye) suç atmak, suçu üzerine yamamak/yüklemek, suçlamak.
    He was framed by the real
    criminals and was sent to prison for a robbery he wasn't guilty of.
  22. (yarış vb. de) hile ve düzenle istenen sonucu elde etmek.
  23. gelişmek, oluşmak.
    The boy's young, but he's framing well as a cricketer.
  24. (bir şey yapmayı) va'detmek, teşebbüs etmek, hazırlanmak, alışmak, (bir işi) becermek.
    How is new
    apprentice framing? Yeni çırak işe alışıyor mu (işi becerebiliyor mu)?
  25. ilerlemek, adımlarını yöneltmek.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

(person) large frame
cüsse
a broad soft saddle without frame
palan
automobile frame
otomobil şasisi
black frame
siyah çerçeve
bobbin and fly frame
iplik makinesi.
car frame
araba şasisi
climbing frame
çocuklar için parmaklıklı tırmanma çerçevesi
cold frame
(ısıtılmayan) limonluk/ser. Noun
deal frame
hızar Noun
distributing frame
tevzi çerçevesi
door frame
kasa
door frame
kapı çerçevesi
door frame
söve
embroidery frame
gergef
film frame
film karesi Noun, Cinema
film frame
kare Noun, Cinema
freeze frame
görüntü dondurma: hareketsiz/dondurulmuş görüntü/resim. aynı resmi üstüste birçok defalar çekerek sinemada/TV
de hareketi durmuş/donmuş gibi gösterme sanatı.
Noun
gallery frame
tünel çerçevesi
garden- frame
küçük limonluk
gearing frame
dişli düzeni çerçevesi
heavy frame
kalın pervaz
inertial reference frame
eylemsiz yerlemler: içinde bulunan nesnelerin ivmesiz oldukları, yani bir dış kuvvetin etkisi olmadıkça
duruk ya da düzgün doğru devinim içinde kaldıkları yerlem çatkıları/konaç dizgesi/koordinat sistemi.
Newton işleybilimi bu gibi dizgelerde geçerlidir.
information frame
bilgi iletim birimi Information Technology
long frame
hızar Noun
loosely knit frame
gevşek yapılı
main frame
şasi
main frame
ana gövde
main frame
ana çerçeve
mounting frame
çerçeve
oxford frame
köşeleri haç biçiminde çıkıntılı çerçeve.
passe partout frame
resim çerçevesi
passe partout frame
pasaportu
picture frame
resimlik
picture frame
resim çerçevesi
portal frame
portal ile ayni anlama gelir. süslü demir çerçeve.
poster frame
poster çerçevesi
rigid frame
sayvan
rigid frame
örtme
ring frame
ring-spinning frame
ring frame
halkalı çıkrık/eğirme makinesi. Noun
ring spinning frame
halkalı çıkrık/eğirme makinesi. Noun
safety frame
emniyet çerçevesi Noun, Transport
sampling frame
örnekleme çerçevesi
sampling frame
örnekleme çerçevesi (araştırma çalışmasında veri kontrolü
sash frame
pencere kasası
shear frame
kayma çerçevesi Noun, Mechanics
spinning frame
eğirme tezgâhı, iplik makinesi.
steel frame
çelik çerçeve
structural frame
iskelet
time frame
süre, zaman çerçevesi, bir olaya tahsis edilen belirli zaman.
the time frame for the satellite launch. Noun
winding frame
iplik sarma makinesi.
window frame
pencere çerçevesi.
frame a contract
bir sözleşme hazırlamak Verb
frame a photograph
bir fotoğraf çerçeveletmek Verb
frame a plan
bir plan tasarlamak Verb
frame a plot
bir komplo kurmak Verb
frame a sentence
bir cümle kurmak Verb
frame a ship
bir geminin iskeletini yapmak Verb
frame a speech
bir konuşmayı kaleme almak Verb
frame a speech
konuşmayı kaleme almak Verb
frame a speech
bir konuşma hazırlamak Verb
frame a theory
bir kuram kurmak Verb
frame a writ
bir dava dilekçesini kaleme almak Verb
frame aerial
çerçeve anten
frame an accusation against sb
birine suç isnat etmek Verb
frame an estimate
bir tahminde bulunmak Verb
frame decree
çerçeve kararnamesi
frame house
yarım kâgir ev
frame house
ahşap kafes yapılı ev
frame level
suterazisi
frame of a writ
bir müzakerenin şekli Noun
frame of mind
ruh haleti
frame of mind
düşünce yapısı Noun
frame of reference
yerlem çatkısı: bir noktanın, bir cismin uzaydaki konumunu belirlemek için kullanılan başvuru eksenleri takımı. Physics
frame of reference
konaç dizgesi, koordinat eksenleri. Mathematics
frame of reference
temel dayanak: fikir, bulgu, düşünce vb.'nin dayandığı kavramsal yapı; fikirlere/eylemlere yön veren temel ilke ve kurallar.
frame of reference
(a) dayanak, mesnet: varılan karar ve hükmün dayandığı bilgi, fikir, müşahede vb.
Their frame of reference
was totally anti-Islamic prejudices. (b)
reference frame olarak da bilinir
mat. karşılaştırma konaç dizgesi, referans koordinat eksenleri.
frame rate
çerçeve hızı Noun, Cinema
frame saw
hızar Noun
frame someone for something
bir suçu birinin üzerine atmak Verb
frame someone for something
bir suçu birine yıkmak Verb
frame something written
tanzim etmek Verb
frame story
çerçeve haber
frame up
tertip etmek Verb
frame up
komplo
frame up
oyuna getirme
frame up
yalan yere suç yüklemek Verb
frame up
kurmak Verb
frame up
mükemmelleştirmek Verb
frame up
karaçalma
frame well
(çocuk) iyi gelişmek Verb
frame work
taslak
be in a cheerful frame of mind
keyfi yerinde olmak Verb
cover frame clamp
kaporta kapağı
wooden frame house
ahşap kafes yapılı ev
English-Turkish phrases from Zargan's own database