hat

  1. Noun, Textile Industry şapka
  2. şapka, külâh, takke, başlık (giydirmek).
    top/silk hat: silindir şapka.
  3. (Katoliklerde) kardinal şapkası, (b) kardinallik makamı/rütbesi.
(mutad bir işe) son vermek, eleğini asmak.
At the age of 64, he hung up his hat (for the last time).
haberi kimseye söylememek Verb
şapka çıkarmak Verb
şapkasına geniş bir kavis çizdirerek selam vermek.
saygı ile eğilmek, övmek, methetmek, (birinin) üstünlüğünü itiraf etmek, takdir ve hayranlığını ifade
etmek.
I take off my hat to his courage. I take my hat off to him for his new discovery.
birinin üstünlüğünü itiraf etmek Verb
palavra atmak, bilir bilmez konuşmak, kafadan atmak, saçmalamak.
bir işe talip olmak Verb
(siyasî bir mevki için) adaylığını koymak.
tıraş kesmek (argo) Verb
gizli, saklı, mahrem.
Keep it under your hat! Kimseye söyleme! Aramızda kalsın!
gizli.1 9.
under one's eyes: gözlerinin önünde.
şerefsiz, ahlâksız kimse.
bowler ile ayni anlama gelir. melon şapka. get one's bowler hat: askerlikten ayrılarak
sivil elbiseyi giymek. give someone his bowler hat: birisini askerlikten ayırmak.
yüksek rütbeli subay. Noun
uçları üç yerden yukarı kıvrık şapka. tricorn (2). Noun
uçları iki yerden yukarı kıvrık olup önlü arkalı veya yan giyilen şapka. Noun
külah
fötr şapka
katlanır şapka
çelik başlık/miğfer. Noun
melon şapka. Noun
siyah ipekten uzun şapka. \ Noun
(US) snop
moda düşkünü
çıtkırıldım
züppe
aşırı saygılı
alçakgönüllü
eski kafalı, eski moda.
eski, külüstür, eski moda, modası geçmiş, pejmürde, fersude, eskimiş, yıpranmış.
(erkek) opera şapkası, katlanabilir silindir şapka. Noun
Panama şapkası, hasır şapka. Noun
geniş kenarlı kadın şapkası.
plug ile ayni anlama gelir. ipekli silindir şapka.
melon şapka.
(Katoliklerde) kardinal şapkası. Noun
kardinal. Noun
sailor ile ayni anlama gelir. bahriyeli şapkası, tepesi düz, kenarı dar hasır şapka.
(Katoliklerde) kardinal şapkası. Noun
kardinal. Noun
red hat.
kürek (biçiminde) şapka: İngilterede papazların giydiği yanları yukarı kıvrık geniş kenarlı şapka.
shovel-hatted:
kürek şapkalı.
Noun
ipek şapka,(erkeklerin törenlerde giydiği) ipek kaplı uzun silindir şapka.
silk -hatted: ipek şapkalı.
kenarı aşağı doğru kıvrık şapka.
snap brim ile ayni anlama gelir. kenarı aşağı ve yukarı bükülebilen şapka. snap-brim = snap-brimmed:
kenarı aşağı ve yukarı bükülebilen.
hasır şapka
kovboy şapkası. Noun
miğfer, alüminyum veya çelikten güvenlik şapkası.
beaver ile ayni anlama gelir. yüksek silindir şapka.
silindir şapka.
geniş kenarlı fötr şapka.
şapka dansı, Meksika halk dansı: erkek, aşkını ilân için şapkasını yere atar, kadın kabul ederse etrafında
dansedip onu başına koyar.
Noun
politikacının adaylığını koyduğunu açıklaması
gemicilere bir gemiyi yükleme veya boşaltmada daha dikkatli davranmaları için verilen para
şapka askılığı
şapkacı
(ayaklı) şapka askısı. Noun
(sporda) üstüste üç sayı kazanma. Noun
(Dünyada) inanmam! Sen onu külâhıma anlat!
Poor, my hat! He's got more money than either of us!
Fakirmiş! Sen onu benim külâhıma anlat! Senden benden çok parası var.
birinci sınıf sigorta poliçesi
üst düzey yöneticiler ve yüksek dereceden emekli olanlar için
üst düzey yöneticileri için emeklilik sigorta poliçesi
  1. Noun line (Kaynak: Evrim Çalışkanları)
  2. Noun, Iron-Steel shop
  3. Information Technology line
  4. route
  5. verge
  6. handwriting
  7. calligraphy
  8. railway
  9. trackway
  10. lap
  11. railway track
  12. stroke
  13. row
  14. lettering
  15. letters
defense line Noun, Military
complaint hotline Noun
shop Noun, Iron-Steel
(telephone) line always open
open (overhead) line
nonswitched line Information Technology
feeding line
trunk railway
trunk line
main track
backbone
main line
aerial railway
trunk
laddertrack
switched line Information Technology
aerial line
transmission line
overhead trackage
feeder
feeding line
faulty line
loaded line
live line
dialed line Information Technology
(telephone) extension line
office extension Communication
extension line Communication
wavy line
narrow gage
perpendicular line
(telephone) tapped line
tapped line Communication
direct dial number
direct dialling
straight line
express line
loaded line
rear line Noun, Military
outside number Communication
overhead s cable
cableway
overhead line
aerial railway
aerial line
transmission line
air line
high line
overhead trackage
overhead s line
overhead conveyor
extension
extension (telephone) Information Technology
differential line
defunct railway
(telephone) broken line
leased line Communication
(telephone) leased line
dead track
engaged line Communication
(Br) (telephone) engaged line
shared line Communication
private line
(telephone) private line
industrial line
land line Noun
landline Noun
interurban railway
toll line Communication
(Br) up line
(telephone) free line
free line Communication
artificial line
branch railway
sideline
secondary line
switching
feeder line
feeder line
sidetrack
side track
siding
level
feint lobs
maintenance- of-way employees
navvy
tracklayer
permanent way man
permanent way- man
trackman
trackwalker
off line
off line equipment
(railway) lineman
line switch
the line is busy
line fault Communication
liner service
hat-trick Noun, Sports
line voltage
mainline relay
main-line train
external call Noun
forward strategy
switch tower
to leave the line Verb
to be cut off in a telephone conversation Verb
telegraph lineman

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Çizgi