heat

  1. Noun, Chemistry ısı
  2. Noun ısı, hararet.
    The heat from the fire dried their clothes.
  3. Noun sıcaklık, suhunet, sıcaklık derecesi.
    What's the heat of the water in the swimming pool? The heat
    of an oven. moderate/unpleasant heat.
  4. Noun normalin üstündeki vücut sıcaklığı, ateş.
    prickly heat: isilik: yazın şiddetli sıcağında vücutta
    hesıl olan kırmızılık ve kaşıntı.
  5. Noun, Physics ısı, hararet, cisimlerin sıcaklık derecesini yükselten enerji şekli. (İlgili sıfat:
    thermal).

    heat capacity: ısı sığası.
    heat energy: ısı enerjisi.
    heat conduction: ısı nakli.
    heat of vaporization: uçuklaşım/buharlaşma ısısı.
    heat ray: ısı ışını.
    heat spectrum: kızılötesi.
    latent heat: gizli ısı, donmuş bir cismin ergimesi veya sıvının buharlaşması için sabit sıcaklıkta aldığı ısı miktarı.
    radiant heat: ışıyan ısı.
    specific heat: özgül ısı: birim kütleli bir cismin sıcaklığını 1°C artırmak için gereken ısı miktarı.
  6. Noun aşırı hava sıcaklığı.
  7. Noun sıcak dalgası, geçici süreli sıcak hava.
  8. Noun acılık (biber, baharat vb.).
  9. Noun öfke, gazap, hiddet.
    in a heat: öfke ile.
    He spoke with much heat.
  10. Noun şiddet, kızgınlık.
    the heat of the battle: muharebenin şiddeti.
    the heat of passion.
    In
    the heat of the argument I lost my self-control: Münakaşanın kızgınlığı ile itidalimi kaybettim.
  11. Noun, Sports döngü, koşu nöbeti.
    He won the first heat, but lost the final race.
    final heat: final koşusu.

    trial heat: deneme koşusu.
  12. Noun (maden işleme/ergitmede) tav, madenin (bir kere) kızdırılması, bir defada kızdırılan maden miktarı.
  13. Noun, Zoology (a) kösnü, şehvet, (bilhassa dişi hayvanlarda) cinsel kızgınlık/şehvet/azma, (b) kızgınlık/şehvet süresi.

    on heat: (dişi hayvan) kösnük, kızgın.
    be on heat: kösnümek.
    in heat: kösnümüş, kızışmış, azgınlık devresinde olan (dişi hayvan).
  14. Noun (a) baskının artması, (b) polis tarafından yapılan işkence, (c) baskın, (d) polis.
  15. Verb
    heat up: ısınmak, ısıtmak.
    We'll heat some milk for coffee.
  16. Verb kız(dır)mak, öfkelen(dir)mek.
  17. Verb kızış(tır)mak, hararetlen(dir)mek.
güneş çarpması Noun, Medicine
sıcak çarpması Noun, Medicine
başına güneş geçmesi Noun, Medicine
güneş çarpması Noun, Medicine
sıcak çarpması Noun, Medicine
başına güneş geçmesi Noun, Medicine
ısı pay ölçer Noun, Machinery
ısı güdümlü Adjective, Military
Sıhhi tesisat, ısıtma ve iklimlendirme tesisatı (NACE kodu: 43.22) Noun, Trades-Professions
(US) devriye koluna çıkmak Verb
berabere bitmek Verb
hayvan sıcaklığı: canlı hayvanların metabolizma sonunda hasıl ettikleri sıcaklık. Noun
kısık ateşte
bir hamle yaparak
serinlemek Verb
kan sıcaklığı: sağlıklı bir insan kanının sıcaklığı: 37°C veya 98.7°F. Noun
berabere biten yarış.
The race was a dead heat and the prize was divided. Noun
aşırı telâş/heyecan. Noun
yüksek ateş: beden sıcaklığının 37°C'den (98.6°F) yüksek olması. Noun
azgın
kızgın
kızışmış Adjective
gizil ısı: sabit basınç ve sıcaklıkta bir özdeğin evre ya da örüt biçim değişimi gibi niteliksel dönüşümlerinde
ısı biçiminde alınıp verilen erke.
ısı kaybı
ısının işleysel/mekanik eşdeğeri: ısı birimine tekabül eden iş/erke değeri. Örneğin 1 küçük kalorinin
işleysel eşdeğeri 4.1858 jul'dür.
orta ateş Food-Kitchen
boğucu sıcaklık
öğle sıcağı
korkunç sıcak
orta ateşte Food-Kitchen
isilik. Noun
ısı miktarı
çok yüksek sıcaklık, madeni kızıl dereceye getiren sıcaklık. Noun
kızgınlık, kızıl dereceye ulaşma hali. Noun
ateşten almak Verb, Food-Kitchen
biraz öfke ile cevap vermek Verb
özgül ısı: bir özdeğin birim kütlesinin sıcaklığını 1°C yükseltmek için gerekli ısı miktarı. Noun
bunaltıcı sıcak.
yakıcı sıcak
tropikal sıcak
tam taahhüt altına girmek Verb
şenlenmek Verb
bütün gücünü kullanmak Verb
çok sıcak
kullanılmayan ısı
atık ısı Noun, Energy-Resources
akkor, kızgın hararet. Noun
kızışma: işlerin, his ve heyecanların en şiddetli ânı. Noun
telaş içinde çalışmak Verb
bir odayı gazla ısıtmak Verb
odayı gazla ısıtmak Verb
ısı dengesi Noun
ısı dengesi hesabı Noun
ısıl engel: roketin ısı ile sınırlanan maksimum hızı. Noun
ısı gücü
ısı kapasitesi Noun
sıcak geçmesi
ısı aktarma hassası
ısı iletkenliği Noun, Physics
ısıl iletkenlik Noun, Physics
Noun, Physics
yığıntı. Noun
ısıl-denge: maddesel bir sistemde ısıldirik (termodinamik) tam denge hali.
ısı kaybı
ısı enerjisi Noun
ısı motoru: patlamalı motor ve buhar türbini gibi ısı enerjisini mekanik enerjiye çeviren makine. Noun
ısı mühendisliği
ısı karşılığı
ısı eşdeğeri Noun
ısı eşanjörü Noun
sıcak geçirici
ısıtıcı
ısı değiştirici, birbirine karıştırmadan bir sıvıdan ötekine ısı ileten düzen. Noun
ısı çakıcı
atom patlaması ısı çakıcı
ısı çakıcı
kurutma makinesi/tabancası: alevsiz sıcak hava üfleyen cihaz. Noun
ısı izolasyonu Noun
ısı tecridi Noun
ısı kesici
ısı adası Noun
çıkardığı ısı çevresindeki alandan ölçülebilir derecede daha çok olan bir endüstri ya da iskân bölgesi
sessiz şimşek, uzakta çakan ve arkasından gök gürlemeyen şimşek. Noun
ısı makinesi Noun
ısı makinası Noun
ısı sayacı Noun, Machinery
ergime ısısı: ergime sıcaklığında birim kütleli bir cismin katı halden tamamen sıvı hale geçmesi için
gereken ısı. latent heat
yaz sıcağı
buharlaşma ısısı: kaynama noktasına gelen birim kütleli bir cizmin sıvı halden tamamen gaz haline geçmesi için gereken ısı.
ısı gücü
ısı gücü merkezi
ısı tulumbası: sıkıştırılabilen bir soğutucu aracılığı ile ısıyı bir kütleden (örneğin bina içinden)
başka bir kütleye (dışarıdaki havaya/suya/toprağa) ileterek (binayı) ısıtan veya soğutan düzen.
Noun
isilik. Noun
sıcak sarfiyatı
ısı harcaması
ısı ışını
ısı derleyici
ısı devşirme
ısı ayarlayıcısı
sıcağa dayanma
ısı işletme denemesi
(roket tekniğinde) ısı gömleği: roketin inişi esnasında hava sürtünmesinden aşırı ısınan kısımları koruyan tabaka. Noun
ısı-emen: çalışan bir cihazın (elektron tüpü vb.'nin) ürettiği fazla ısıyı alan düzen. Noun
birinin pestilini çıkarmak Verb
ısı tayfı
tutkuları alevlendirmek Verb
ısı transferi Noun
ısı aktarımı Noun, Physics
ısı geçmesi
sıcağa tutma
sıcak ile muamele
ısıl işlem
ısılama
tavlama
ısı birimi Noun
ısı ölçüsü
yemek ısıtmak Verb, Food-Kitchen
konjonktürü canlandırmak Verb
sıcak dalgası: geniş bir bölgeyi kaplayan ve yavaş hareket eden sıcak hava kütlesi. Noun
sıcak dalgasının süresi. Noun
havadan suya ısı pompası Noun, Machinery
kızmak Verb
müzakere kızıştığında
altını kısın ve ağır ateşte ağır ağır kaynamaya bırakın
büyük telaş içinde
ateşi iyice kısmak Verb, Food-Kitchen
(adam öldürme) infial
kentsel ısı adası Noun
ısı eşanjörü Noun, Transport