journey

English-Turkish Translation

  1. Noun seyahat, yolculuk, gezi, gezinti, sefer.
    a journey around the world: devriâlem seyahati.
    take
    a journey: yolculuk/seyahat etmek, geziye çıkmak.
    undertake a journey: uzun bir yolculuğa çıkmak.
    break one's journey: seyahate ara vermek.
  2. Noun yol, seyahat edilen mesafe/güzergâh/bölge vb.
    a desert journey.
  3. Noun geçiş, istihale, bir durumdan öbürüne geçme/ilerleme.
    one's journey through life.
    one's journey's
    end: (a) seyahatin sonu, (b) hayatın sonu.
  4. Noun seyahat süresi.
    a week's journey: bir haftalık seyahat.
    3 days' journey on horseback from here to there.
  5. Noun seyahat etmek, gezmek, dolaşmak, seyahate/geziye çıkmak.
    He journeyed all over the world.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

break one's journey
yolculuğuna ara vermek Verb
break one's journey at ankara
yolculuğuna Ankara'da ara vermek Verb
continue one's journey
yolculuğa devam etmek Verb
interrupt one's journey
yolculuğuna ara vermek Verb
proceed on one's journey
yolculuğuna devam etmek Verb
reach one's journey's end
yolculuğunun sonuna varmak Verb
resume one's journey
yolculuğuna kaldığı yerden devam etmek Verb
arrange a journey
seyahat ayarlamak Verb
arrange for a journey
bir yolculuk ayarlamak Verb
arrangements for a journey
seyahat hazırlıkları Noun
break a journey
yolculuğa ara vermek Verb
break a journey
yolculukta mola vermek Verb
break a journey
seyahatte mola vermek Verb
break of a journey
yolculuğa ara verme
business journey
iş yolculuğu
calculate the cost of a journey
bir yolculuğun kaça çıkacağını hesaplamak Verb
calculate the cost of journey
bir yolculuğun kaça çıkacağını hesaplamak Verb
cancel a journey
bir yolculuğu iptal etmek Verb
combined tube and bus journey
metro ve otobüs kombine yolculuğu
continue journey
yolculuğuna devam etmek Verb
cover the needs of a journey
bir yolculuğun ihtiyaçlarını sağlamak Verb
day's journey
gündüz yolculuk
death journey
ölüm yolculuğu Noun
detention on a journey
bir yolculukta gecikme
double journey
gidiş-dönüş
expense of a journey
yolculuk masrafı
express journey
ekspres yolculuğu
fatigues incidental to a journey
bir yolculuktan dolayı meydana gelen yorgunluk
fit out a y for a long journey
bir gemiyi uzun bir yolculuk için donatmak Verb
free journey
ücretsiz yolculuk
go on a journey
seyahate çıkmak Verb
go on a journey
yolculuğa çıkmak Verb
go out on a journey
yolculuğa çıkmak Verb
home journey
eve dönüş yolculuğu
home journey
dönüş yolculuğu
incidental to a journey
yolculuk süresince yer alabilecek olaylar
incidents of a journey
bir yolculukta yer alan olaylar Noun
land journey
kara yolculuğu
land journey
kara seyahati
leisure journey
gezi yolculuğu
leisurely journey
uğraya uğraya yolculuk etme
leisurely journey
dura kalka gitme
long journey
uzun yolculuk
long journey
uzun mesafe yolculuğu
miserable journey
berbat bir yolculuk
nonstop journey
bir yere uğramadan direkt yolculuk
nonstop journey
direkt seyahat
nonwork journey
iş için değil
nonwork journey
özel geziye çıkma
official journey
resmi iş yolculuğu
official journey
iş yolculuğu
omnibus journey
otobüs yolculuğu
outbound journey
gidiş yolculuğu
outward journey
(Br) çıkış yolculuğu
outward journey
(Br) gidiş yolculuğu
overland journey
kara yolculuğu
overnight journey
gece yolculuğu
oversea journey
yurt dışı seyahati
oversea journey
yurt dışına yolculuk
overseas journey
yurt dışına yolculuk
pedestrian journey
yaya yolculuk
postpone a journey
bir yolculuğu ertelemek Verb
precipitate a journey
yola çıkmayı hızlandırmak Verb
preparation for a journey
yolculuk hazırlıkları Noun
preparations for a journey
yolculuk hazırlıkları Noun
rail journey
tren yolu yolculuğu
railway journey
tren yolculuğu
ready for journey
yolculuğa hazır
ready for the journey
yolculuğa hazır
resume a journey
bir yolculuğa devam etmek Verb
return from a journey
bir yolculuktan dönmek Verb
return journey
dönüş yolculuğu
Sabbath day's journey
15 dakikalık yolculuk,
mec. kolay yolculuk.
sea journey
deniz yolculuğu
set forth on a journey
bir yolculuğa çıkmak Verb
set out (start) on a journey
yolculuğa çıkmak Verb
spend the night (on a journey
konaklamak Verb
start on a journey
bir yolculuğa çıkmak Verb
start on the return journey
dönüş yolculuğuna başlamak Verb
The Hobbit: An Unexpected Journey
Hobbit: Beklenmedik Yolculuk Noun, Cinema
three hour journey
üç saatlik yolculuk
three hours journey
üç saatlik yolculuk
train journey
tren yolculuğu
undertake a journey
bir yolculuğa girişmek Verb
venture on a perilous journey
tehlikeli bir yolculuğa çıkmak Verb
wearing journey
yorucu yolculuk
work journey
iş yolculuğu
write an account of a journey
bir yolculuğun hikâyesini yazmak Verb
journey abroad
dış ülkeye yolculuk
journey abroad
dış ülkeye seyahat
journey back
dönüş yolculuğu
journey by air
uçakla yolculuk
journey for pleasure
gezi yolculuğu
journey full of incidents
macera dolu yolculuk
journey on business
iş yolculuğu
journey planning
yolculuk planlaması
journey planning
müşteri önceliği ve ziyaret sayısına göre satış elemanının yolculuk planının düzenlenmesi
journey round the world
dünya yolculuğuna çıkmak Verb
make a journey halfway round the world
yarım dünya turu yapmak Verb
make a journey round the world
dünya yolculuğu yapmak Verb
make preparations for a journey voyage
yolculuk hazırlığı yapmak Verb
prosecute a journey with the utmost dispatch
acele yolculuğa devam etmek Verb
prosecute a journey with utmost speed
yolculuğuna acele devam etmek Verb
set off on a journey round the world
bir dünya yolculuğuna çıkmak Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database