killing

  1. öldürme, katil, katletme, cinayet.
  2. bir avda avlanan hayvanların tümü.
  3. vurgun, büyük kazanç.
    make a killing: vurgunu vurmak, büyük kazanç/başarı sağlamak.
    He made
    a killing in the market: Piyasada vurgunu vurdu (büyük kazanç sağladı).
  4. öldürücü, öldüren, mahveden, feci.
    a killing frost.
  5. çok yorucu/yıpratıcı, takat bırakmayan.
  6. çok tuhaf/güldürücü/komik, eğlendirici, gülmekten katıltan.
faili meçhul Noun, Politics-Intl. Relations
namus cinayeti Noun, Sociology
töre cinayeti Noun, Sociology
kaza ile adam öldürme
çabuk kazanç sağlamak istemek Verb
keyfi infaz Noun, Politics-Intl. Relations
yargısız infaz Noun, Rights-Freedoms
bakteri öldürme
vurgun yapmak Verb
çok para kazanmak Verb
taammüden cinayet
katliam Noun
kitlesel infaz Noun
katliam Noun
kırım Noun
toplu kıyım Noun
euthanasia ile ayni anlama gelir. umutsuz durumda olan hastaların ırstıraplarını dindirmek için
acı çektirmeden hayatlarına son verme.
euthanasia (1). Noun
kanuni bir mazerete dayanmayan adam öldürme
kasıtsız adam öldürme
öldürücü bakış
öldürücü tempo
otlara karşı mücadele ilacı