lack

English-Turkish Translation

  1. eksiklik, noksan, kıtlık, azlık, yetersizlik, nedret.
    lack of money. The plants died through/for lack of water.
  2. ihtiyaç, gereksinme.
  3. yoksunuk, mahrumiyet, yokluk.
    for lack of: … sizlik yüzünden, … olmadığı için, -den yoksun kalarak.
  4. kıt olmak, bulunmamak, az olmak, -den mahrum olmak, -e muhtaç olmak, ihtiyacı olmak.
    to be lacking
    in brains: aklı kıt olmak.
    not to lack of money: paraya ihtiyacı olmamak.
  5. noksan/eksik olmak.
    He lacks skill in debate: Tartışma yeteneği noksan.
    3 members are lacking for a quorum.
  6. yetişmemek, kifayet etmemek, noksan gelmek, olmamak.
    Time lacks for a full explanation: Her şeyi anlatmaya vakit yok.
  7. yokluk/kıtlık/mahrumiyet çekmek.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

prove one's lack of means
yoksulluğunu kanıtlamak Verb
recognize one's lack of qualification (s)
vasıflarının eksikliğini kabul etmek Verb
lack a certain kick
pek ilginç yanı olmamak Verb
lack a quorum
yeterli çoğunluk (nisap) bulunmamak Verb
lack a quorum
yeterli çoğunluk bulunmamak Verb
lack an outright majority
kesin çoğunluğa sahip olmamak Verb
lack an outright majority
kesin çoğunluğa sahip olmak Verb
lack breeding
görgüsüz olmak Verb
lack breeding
terbiyesi kıt olmak Verb
lack capital
sermayesi yetmemek Verb
lack consistency
tutarsız olmak Verb
lack coordination
koordinasyon olmamak Verb
lack credibility
inanılır gibi olmamak Verb
lack decision
karar verememe durumunda olmak Verb
lack experience
deneyim siz olmak Verb
lack experience
deneyimsiz olmak Verb
lack for nothing
hiçbir eksiği olmamak Verb
lack for nothing
hiçbirşeye gereksinim duymamak Verb
lack for nothing
hiçbir eksiği bulunmamak Verb
lack for nothing
hiçbirşeye ihtiyaç duymamak Verb
lack for nothing
hiçbirşeye ihtiyacı olmamak Verb
lack funds
fon olmayış
lack funds
para bulamayış
lack funds
para ihtiyacı
lack gumption
sağduyusu olmamak Verb
lack in application
uygulaması olmamak Verb
lack incentive
(piyasa) cansız olmak Verb
lack liquidity
yeterli likiditesi olmamak Verb
lack movement
(roman) ağır gitmek Verb
lack no clients
müşterisi eksik olmamak Verb
lack of a distinctive character
siliklik
lack of a policy
siyasetsizlik Noun, Politics-Intl. Relations
lack of a prepossessing appearance
kıyafetsizlik
lack of ability
yeteneksizlik
lack of accord
ayrılık
lack of adjustment
intibaksızlık
lack of adjustment
ayarsızlık
lack of an organize
teşkilatsızlık
lack of any connection
alakasızlık
lack of any connection
ilişkisizlik
lack of any function
işlevsizlik
lack of appetite
istahsızlık
lack of appetite
iştahsızlık Noun, Medicine
lack of authority
söz geçirememe
lack of authority
otoritesi olmama
lack of authority
yeteneksizlik
lack of bias
yansızlık
lack of breeding
terbiye görmemiş
lack of capital
sermaye ihtiyacı
lack of care
bakımsızlık
lack of ceremony or constraint
teklifsizlik
lack of commitment
taahhüdünü yerine getirmeme
lack of communication
iletişimsizlik
lack of communication
iletişimsizlik Noun
lack of confidence
güvensizlik
lack of confidence
emniyetsizlik
lack of conformity
(teslim edilen mallar) uygunsuzluk
lack of consent
muvafakat vermeme
lack of consideration
düşüncesizlik
lack of consideration
riayetsizlik
lack of consideration
izansızlık
lack of continuity
devamsızlık Noun
lack of control
kontrol eksikliği Noun
lack of creed
akidesizlik Noun, Religion-Faith
lack of delivery
teslimat noksanı
lack of demand
rağbetsizlik
lack of demand
talep eksikliği
lack of direction
menhecsizlik Noun
lack of due diligence
gerekli titizliği göstermeme
lack of endorsement
ciro bulamayış
lack of esteem
itibarsızlık
lack of esteem
rağbetsizlik
lack of evidence
delil yetersizliği
lack of experience
tecrübesizlik
lack of faith
inançsızlık
lack of feed
yem kıtlığı
lack of firmness
metanetsizlik
lack of fitness
formsuzluk Noun, Sports
lack of food
besi maddeleri kıtlığı
lack of foresight
basiretsizlik
lack of foresight
körlük
lack of foresight
tedariksiz
lack of form
biçim eksikliği
lack of good breeding
terbiyesizlik
lack of good care
bakımsızlık
lack of good taste
tabiatsızlık
lack of good taste
zevksizlik
lack of government
başsızlık
lack of harmony
ademi imtizaç
lack of harmony
geçimsizlik
lack of information
vukufsuzluk
lack of initiative
inisiyatifsiz
lack of initiative
inisiyatif siz
lack of interest
ilgisizlik
lack of judgment
muhakeme eksikliği
lack of jurisdiction
vazifesizlik Noun, Law
lack of knowledge
bilgisizlik
lack of liquidity
nakit ihtiyacı
lack of liquidity
nakit kıtlığı
lack of manners
görgüsüzlük
lack of means
geçinecek parası olmamak Verb
lack of method
usulsüzlük
lack of money
para kıtlığı
lack of money
para darlığı
lack of money
parasızlık
lack of order
tertipsizlik
lack of orderly planning
düzensizlik
lack of personnel
eleman yetersizliği Noun, Human Resources
lack of planning and forethought
hesapsızlık
lack of political vision
siyasal görüş kıtlığı
lack of privacy
mahremiyetin bulunmayışı
lack of private investment
özel yatırım eksikliği
lack of production
üretim noksanlığı
lack of productivity
verimsizlik
lack of proportion
oransızlık
lack of quality
kalitesizlik
lack of religious faith
itikatsızlık
lack of restraint
ihtiyatsızlık
lack of restriction
serbestlik
lack of rules or a plan
intizamsızlık
lack of sales
yeterli satış olmaması
lack of satisfaction
tatminsizlik
lack of self-assurance
sıkılganlık
lack of self-respect
haysiyetsizlik
lack of self-respect
onursuzluk
lack of steadfastness or perseverance
sebatsızlık
lack of subject-matter jurisdiction
görevsizlik Noun, Law
lack of support
destek eksikliği
lack of system or method
nizamsızlık
lack of taste
zevksizlik
lack of territorial jurisdiction
yetkisizlik Noun, Law
lack of thrift
tutumsuzluk
lack of title
talep hakkı olmamak Verb
lack of transport
taşıt aracı yokluğu
lack of trust
itimatsızlık
lack of understanding about a matter
anlamazlık
lack of uniformity
bir örneklik olmayış
lack of utility
verim eksikliği
lack of ventilation
havasızlık
lack of zeal
gayretsizlik
lack parental care
ana babanın bakımından yoksun olmak Verb
lack pep
(kitap) sürükleyici olmamak Verb
lack points
etkisiz olmak Verb
lack polish
cilası gitmiş olmak Verb
lack political vision
siyasi görüş kuvvetinden mahrum olmak Verb
lack resolution
kararsız olmak Verb
lack something
birşeye ihtiyaç duymak Verb
lack something
birşeye gereksinim duymak Verb
lack something
birşeyden yoksun olmak Verb
lack something
birşeyin eksikliğini duymak Verb
lack something
birşeyi eksik olmak Verb
lack something
birşeye ihtiyacı olmak Verb
lack strength of character
karakteri sağlam olmamak Verb
lack strength of character
sağlam karakteri olmamak Verb
lack system
sistemi olmamak Verb
lack the requisite capital
gerekli sermayesi olmamak Verb
be embarrassed by lack of money
para sıkıntısı çekmek Verb
be held up for lack of money
parasızlıktan alıkonulmak Verb
be stranded through lack of fuel
yakıt kalmadığı için yolda kalmak Verb
being out of shape (from lack of exercise
hamlık
body out of condition (from lack of exercise
ham vücut
crippled by lack of money
parasızlıktan eli kolu bağlanmış
decision for lack of subject-matter jurisdiction
görevsizlik kararı Noun, Law
dismiss the case for lack of standing
davayı husumetten reddetmek Verb, Law
for lack of ...
... eksikliği yüzünden
for lack of evidence
delil yetersizliği
for lack of evidence
delil yokluğunda
for lack of funds
parasızlıktan dolayı
for lack of time
zaman kıtlığından
get soft from lack of work
hamlamak hamlaşmak Verb
goods not loaded due to lack of space
yer yokluğundan yüklenemeyen mallar Noun
marked lack of restraint
taşkınlık
not lack for something
birşeye ihtiyacı olmamak Verb
not lack for something
birşeye ihtiyaç duymamak Verb
not lack for something
birşeyden yana sıkıntısı olmamak Verb
owing to lack of orders
talimat bulunmadığı için
suffer from the lack of
hasretinıçekmek Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database