man

  1. Noun adam, erkek.
    a blind man: kör (adam).
    an old man: yaşlı adam.
    the young man: genç,
    delikanlı.
    man of letters: edip, yazar.
    man of the house: evin erkeği.
    best man: sağdıç.
    man's estate: erkeğin (maddeten/manen) olgunlaşması, rüşt.
  2. Noun insan, insan türü, nev'i beşer.
    fellow man: hemcins, insan, arkadaş.
    He's a nice man: İyi
    bir insandır.
    Man existed for thousands of years. The man of today likes to travel.
  3. Noun insan ırkı, insanoğlu, âdemoğlu.
  4. Noun şahıs, kimse, kişi.
    all men: herkes.
    Death comes to all men: Ölüm herkese mukadderdir.

    man must change in a changing world: Değişen dünyada kişi de değişmek zorundadır.
    inner man: insanın tinsel varlığı, mide, iştah.
  5. Noun
    a man: birey, fert, birisi, bir kimse.
    to give a man a chance: bir kimseye fırsat vermek.

    every jack man: herkes, son ferde kadar.
  6. Noun koca, zevç.
    man and wife = man and woman: karı koca.
  7. Noun (erkek) maiyet erkânı, takımın üyesi.
    officers and men.
  8. Noun er, yiğit, mert, cesur, erkek.
    act the man: cesur/mert olmak, erkekçe/mertçe davranmak.
    be
    a man: cesur ol.
    He was every inch a man: Sapına kadar erkekti.
    man to man: erkekçe, mertçe, erkek erkeğe, açıkça, samimî olarak.
    Play the man: erkekçe/mertçe davranmak.
  9. Noun uşak. erkek işçi/hizmetçi, amele.
  10. Noun (hitapta) bey, efendi, kardeş, arkadaş vb.
    Now, now, my good man, please calm down: Haydi, sinirlenme arkadaş.
  11. Noun dikkati çekmek için kadın veya erkeğe hitapta “bana bak!” anlamında kullanılır:
    Hey, man, don't you
    dig that music? Hey, bana bak, bu müzikten hoşlanmıyor musun?
  12. Noun satranç/dama taşı.
  13. Noun metbu, tebaa, kul, köle vasal.
  14. Noun erkeklik, cesaret.
  15. Transitive Verb (bir işe) adam tayin etmek/atamak, (bir makineyi/gemiyi vb. işletecek) insan gücü sağlamak.
    We can
    man ten ships.
    The busses are under-manned: Otobüs işletecek yeteri kadar personel yok.
  16. Transitive Verb asker yerleştirmek, takviye etmek.
    man the fort/the guns.
  17. Transitive Verb (gelecek bir olaya) hazır olmak, kendini hazırlamak, göğüs germek, kuvvetli bulunmak.
    to man oneself
    to an ordeal. You must man yourself, my boy!
  18. Transitive Verb (şahini) insana alıştırmak.
  19. Exclamation yahu! hey! be! (şaşkınlık, hayret, heyecan, zevk, onay vb. gösterir).
    Man, what a ball game! Ne güzel maç be!
  20. Verb (bkz: maun )
bağımsız, özgür/müstakil olmak, kendi kendini yönetebilmek, dilediğince hareket edebilmek, kendi başına buyruk olmak.
Akil İnsanlar Heyeti Proper Name, Politics-Intl. Relations
muhtar Noun, Law
bağımsız çalışan kimse
güvenlik görevlisi Noun
güvenlikçi Noun
bekçi Noun
cezaya erkekçe katlanmak Verb
propaganda yapma
taşıt ayarlama
konuşma programları ve yerel idare yetkilileriyle görüşmeler düzenleme ve politik bir şahsiyetin yolunu
açacak tüm ayrıntılarla uğraşma gibi görevleri
Noun
reklamcı
havacı
(spor) her sporu yapan kimse
sedyeci
(US) serseri
rüşvette aracılık eden kişi
komivuayajör
(Br) seyyar ticari mümessil
seyyar tüccar memur
bagaj hamalı
müflis
zenci
polis
(US) firma komisyoncusu
bütçe uzmanı
işadamı
borsacı
(Br) işadamı
üniversite öğrencisi
üniversite mezunu
tüccar
(US) gezici satış temsilcisi
komisyoncu
şirketin bütün yaptıklarını ve yapmayı tasarladıklarını onaylayan kişi
temas kurulacak kişi
temas kurulacak kimse
avare
işsiz
kredi işlerini düzenleyen memur
kapıcı
okumuş adam
okumuş
iyi eğitim görmüş adam
çevre uzmanı
parti taraftarı
yandaş
(US) kararsız politikacı
araba vapuru kaptanı
feribotçu
hizmet vermek üzere perakendecileri ziyaret eden üreticinin ya da toptancının satış temsilcisi
muharip
yarışlarda bayrak tutan
bayraktar
filamacı
sancaktar
uçan kişi
(tiyatro) soytarı
kamuoyu araştırması yapan kimse
(US) çöpçü
çöpçü
havagazı ustası Noun
devlet memuru
çim adam
detektif
el ulağı
kararlı ve uzlaşmacı olmayan adam
kendisine zor bir iş verilmiş
güçlü erkek
erkekçe
şef
başusta
lider
önder
gündelikçi
aylakçı
rençper
cinayet işlemesi için parayla tutulmuş adam
kiralık katil
veli
onur listesine geçen öğrenci Noun
muhabir
aylakçı
kilit noktasındaki adam
kilit adam
çalışan işçi
damat adayı
grafiker
allame
ayak işi gören kişi
yerel muhabir
izinli gemici
kültürlü adam
bir yerin yerlisi
bakım teknisyeni
mimlenmiş kişi
evli koca
güveylik adayı
inşaat malzemesi tüccarı
doktor
asker
paralı adam
ahlak prensipli adam
prensip sahibi kimse
ahlak sahibi
(US) ev taşıyıcı
kaslarını geliştirmiş adam
sonradan görme
gazeteci
gece vardiyasında çalışan işçi
(US) hayalperest
iki numaralı adam
yedek
iş bulunca çalışan işçi
önüne gelen işi yapan işçi
petrolcü
moruk (argo)
tek başına yaşayan
partici
partili
gezici model tanıtıcı temsilci
adam başına
ahret adamı
(iş dünyasında) bir stratejiyi yönetmek ya da bir görüşü savunmak için seçilmiş kişi
(Br) demiryolu makasçısı
profesyonel
reklam ve propoganda uzmanı
reklam ve propaganda uzmanı
demiryolu işçisi
makul insan
art mirasçı
hayat boyu kira sözleşmesinin sona ermesi üzerine hak elde eden kişi
(US) çöpçü
makasçı
gemi adamı
denizeri
gemici
kendi kendini yetiştirmiş adam
(Br) son sınıf öğrencisi
bekâr
sosyete adamı
yedek adam
mandıracı
vergi uzmanı
vergici
teknisyen
iki işten para kazanan adam
jurnalci
maden işçisi
biçare adam
(US) sendika üyesi
sendika üyesi
üniversite öğretim üyesi
bekâr adam
garson
uşak
beyaz adam
işçi
erkek delisi kadın
yamyam
adam saat
bir insan tarafından bir saatte yapılan iş
adam-saat (belirli bir faaliyet için gerekli personel sayısının bu personelin çalışma saatleriyle çarpımı
(tekstil ürünleri ile ilgili olarak) yapay
insan yapısı
insanın ürettiği
sentetik
ebe yardımcısı
saatteki verim
uşak
erkek erkeğe
fabrikatör

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. İsimden isim yapma eki