mood

  1. Noun duygu durumu, ruh hali, haleti ruhiye, mizaç, huy, tabiat, keyif, hava.
    in a good mood: keyifli,
    neşeli.
    to be in a good mood: keyifli/neşeli olmak, keyfi yerinde olmak.
    in a bad/nasty/ugly mood: keyifsiz, neşesiz, aksi.
    He is in one of his bad/nasty/ugly mood: Yine aksiliği üzerinde.
    to be in the mood to/for … : …'i canı istemek, …'e mütemayil/hevesli olmak, … içinden gelmek.
    not to be in the mood to … : … içinden gelmemek, canı istememek.
    I'm not in the mood (= I'm in no mood) for laughing: Gülmek içimden gelmiyor.
    I'm in no mood to listen to him: Onu dinlemek niyetinde değilim/Canım hiç de onu dinlemek istemiyor.
    He is in no laughing mood: Yüzü hiç gülmüyor/şakası yok.
    Are you in the mood for chess: Canın satranç oynamak istiyor mu?
    He plays well when he's in the mood: Canı isterse iyi oynar.
    As the mood takes him: Canı nasıl isterse, aklına nasıl eserse.
    That depends on his mood: Bu onun keyfine bağlı.
    The mood of the meeting: Toplantının havası.
  2. Noun öfke nöbeti, kızıp köpürme.
  3. Noun, Grammar kip, sîga.
    indicative mood: bildirme kipi.
    imperative mood: buyrum/emir kipi.
    subjonctive mood: isteme kipi.
  4. Noun, Logic önerme çeşidi.
    mode ile ayni anlama gelir.
sıyga
bozuk çalmak Verb
(borsa) canlı olmak Verb
keyfi yerinde olmak Verb
ruh haleti değişikliği
rekabet havası Noun
verici karakter
keyfi gelmek Verb
bayram havası Noun
halkın ruh haleti
harcama hevesi
keyfini kaçırmak Verb
potansiyel müşterileri bir ürünü kabul edici zihin yapısına sokmaya yönelik reklamcılık
duygudurum bozukluğu Noun, Psychiatry
duygulanım bozukluğu Noun, Psychiatry
piyasanın havası Noun
(US) havanın dönmesi
çalışma havasında olmak Verb
Moralim bozuk.
Keyfim yok.
Hiç havamda değilim.
Pek havamda değilim.
yazma havasında
  1. Noun, Psychology duygudurum