night

  1. gece, gece vakti. (ilgili sıfat:
    nocturnal). gece vukubulan/çalışan vb.
    night lamp: gece
    lambası.
    night nurse: gece hastabakıcısı, gececi hastabakıcı.
    cold night winds: soğuk gece rüzgârları.
  2. akşam, gecenin başlangıcı.
    the night hours: akşam saatleri.
    We expect to get back before the night .
  3. karanlık.
  4. (a) bilgisizlik, cehalet, (b) üzüntü, yeis, keder, (c) ihtiyarlık, ölüm.
  5. gece eğlencesi, eğlence vb. gecesi.
mübarek geceler Noun, Religion-Faith
gece görüş dürbünü Noun, Military
gece görüş cihazı Noun, Military
gece görüş gözlüğü Noun, Military
gece görüş sistemi Noun, Military
bir gecelik ilişki Noun, Sexuality
tek gecelik ilişki Noun, Sexuality
gece çalışmak
gece gündüz çalışmak
Amerikan gecesi Noun, Cinema
gecenin köründe
(a) gece, geceleyin, (b) akşam (üstü), karanlık basarken.
sinemada seyircilere ikramiye dağıtıldığı gece.
geceleyin.
kulüp gecesi
gece gündüz
gece yapılan gürültü
uzatılmış polis nöbet saatleri Noun
geceyi yiye içe geçirmek Verb
(politika , Br) kritik oturum
geceyi geçirmek için bir oda bulmak Verb
açılış gecesi, ilk gece, gala gecesi. Noun
bir arkadaşa gece yatacak yer ayarlamak Verb
gala gecesi
iyi geceler! Allah rahatlık versin! Exclamation
iyi geceler, geceniz hayırlı olsun.
have a good/bad night: iyi/rahat uyumak/uyumamak.
motel ya da konaklama tesisinde geçirdiği bir gece
bir konuğun bir otel
kötü bir gece geçirmiş olmak Verb
(US) inisyasyon gecesi
kına gecesi Noun
kandil Noun, Religion-Faith
gecenin köründe Adverb
gecenin bir yarısı Adverb
gecenin ortasında
gece, geceleyin, gece vakti.
(şiir) geceleyin.
akşama doğru Noun
dün gece
akşam
gecenin geç vakti
görünmeden sessizce
kısa bir süre karşılaşan ve belki de ömürlerince bir daha karşılaşmayacak insanlar gibi
geceyi ölmeden geçirmek Verb
etc.: bir çok kereler/günler/geceler vb.
Many's the time he used to say that: O bunu çok kereler söylerdi.
bütün gece açık
gece ve gündüz açık
prömiyer
açılış açılma gecesi
açılış gecesi
gece ve gündüz açık karakol
korku salarak egemenlik sağlayan polis devleti
gece kapısının çalınması
gece kalmak için kendine bir yer ayarlamak Verb
gece gündüz çalışmak Verb
bir hastanın gece bakımını üstlenmek Verb
kalınmak Verb
sabahlamak Verb
gece kalmak Verb
yatıya kalmak Verb
geceyi geçirmek Verb
gece yarısına kadar çalışmak Verb
bir yolcuyu gece konaklatmak Verb
gece karanlığı
bütün gece boyunca
yardım için düzenlenen gece
sabahtan akşama kadar
karanlıktan yararlanarak.
gece karanlığından yararlanma
gece örtüsü altında
yılbaşı gecesi. Noun
watch meeting Noun
zifaf gecesi
uykusuz gece. Noun
gece gündüz çalışmak Verb
gece gündüz çalışmak Verb
her gece, birçok geceler.
He goes out drinking night after night .
gece gündüz, durmadan, daima, aralıksız, fasılasız.
I think about her night and day.
gece saldırısı
gece kıyafeti
tüm girişlerin denetlenmesi dahil
tüm müşteri cari hesaplarının günlük duruma getirilmesi
gece çanı
nighthawk. Noun
gece kuşu. Noun
geceleyin dolaşan (külhanbeyi) bir kimse. Noun
gece körlüğü. Noun
gece telefon konuşması
gece başlığı
yatma zamanı içilen alkollü ya da sıcak içki
gece tarifesi
gecelik, yatak kıyafeti. Noun
gece kulübü, bar.
gece kulübüne devam etmek.
gece kulübü müdavimi.
gece emanetçisi
gece kasası
gece kasası (bankanın çalışma saatleri dışında müşterilerin otomatik olarak para yatırdıkları kasa
gecelik
gece nöbeti
gece işi
gece fotoğraf çekme
gece avcı uçağı
gece uçuşu
gece uçuşu
gecelik, gece entarisi.
bekçi
gece hırsızı
gece balıkçılı
(Nycticorax nycticorax, Nyctanassa violacea). Noun
gece lambası Noun
gece kilidi: dışarıdan anahtarla, içeriden mandalla kilitlenip açılan kapı kilidi. Noun
mektup bu telgraf
ELT telgraf, gece tarifesine göre gönderilen telgraf.
mektup-telgraf, ELT, geceleri ucuz tarife ile gönderilen telgraf. Noun
(US) mektup telgraf (ucuz gece mektubu
gece hayatı Noun, Entertainment
gece lambası/kandili: geceleri yanar bırakılan loş ışık. Noun
gece bağlantısı Communication
gece boyunca (süren
gece nöbetindeki polis memuru
gece postası Noun
gece vardiyasında çalışan işçi
kâbus
(Br) kambiyo simsarına kısa vadeli banka kredisi
(telefon) gece bağlantısı
çocuk yatak odası Noun
temizlik hareketi
kişinin dost sandıklarınca yapılan acımasız ve şaşırtıcı saldırı
uzun bıçaklılar gecesi
gece harekatı Noun, Military
gece kuşu, geceleri geç yatmayı âdet edinen kimse. Noun
yatsı namazı Noun, Religion-Faith
kadın geceliği. Noun
gece tarifesi
bağırtlak, geceleri öten kuş. Noun
gece barınağı
gecelik. Noun
gece kullanılan banka kasası
gece okulu
gece okulu.
I learned English at/in night schoolnight school Noun
gece hizmeti
gece barınağı
gece ekibi: fabrika vb.'de gece çalışan işçiler. Noun
gece nöbeti: gece ekibinin çalışacağı saatler.
work (on) the night shift: gece nöbetinde çalışmak. Noun
insan gübresi, gübre olarak kullanılan insan dışkısı. Noun
insan dışkısı Noun, Environment-Ecology
gece lokali
komodin. Noun
komodin, başucu sehpası. Noun
gece tarifesi
gece vakti
gece zamanı
gece turisti
gece treni
gece/karanlıkta görme (özelliği) Noun
gece görülen (hayalet). Noun
gece görüş Noun, Military
gece nöbeti/vardiyası. Noun
gece bekçisi. Noun

night watches: gece nöbeti saatleri/süreleri. Noun
gece bekçisi, gece nöbetçisi. Noun
gece giysisi/elbisesi. Noun
gece işi
gece kalınacak yer
(a) eğlence ile geçirilen gece, (b) hizmetçinin izinli olduğu gece.
bütün gece, sabaha kadar.
bütün gece süren
mahalle bekçisi
(US) dürüst olmayan yollardan kâr etmeye çalışan işletme
gece dışarda yatmak Verb
gece nüshası Noun
akşam baskısı
(gazete) gece nüshası Noun
düşük ücretli gece parkı
düşük ücretli gece parkı
sabaha kadar eğlenmek.
eğlenceli/unutulmaz bir gece geçirmek, gece geç vakitlere kadar eğlenmek.
bir gecelik ilişki Noun
(US) (tiyatro) bir şehirde bir temsil için kalma
konmak Verb
.: geçen gün/gece/akşam vb.