object

  1. cisim, obje, madde.
    a bright moving object appeared in the sky.
    object glass: nesne merceği,
    objektif.
    What an object she looks in that dress! Bu elbise ile bir içim su!
  2. nesne, şey.
    an object of pity/ridicule: acınacak/gülünecek şey.
    the object of one's love: sevilen şey.
  3. konu, mevzu, mesele, husus.
    object at issue: anlaşmazlık konusu, iddia olunan şey.
    an object
    for study: inceleme konusu.
  4. amaç, hedef, nişan.
    With this object in mind/in view: Bu amaç gözönünde tutularak …
    The government
    has been the object of much criticism: hükümet büyük eleştirilere maruz kaldı (hedef oldu).
    object ball: (bilardoda) karambol yapmak için vurulan ilk top.
  5. emel, gaye, erek, murat, maksat.
    with the object of: gayesiyle, maksadıyla.
    What is the object
    of the research? He has no object in life.
    Money is no object: Maksat parada değil/Paranın önemi yok/İş parada değil.
  6. Grammar nesne: Tümcede yüklemi bütünleyen, eylemsel yüklemin olanaklı yayılımları arasında yer alan, geçişli
    eylemin zorunlu kıldığı tümleç.

    “ball” in “He hit the ball” is an object.

    direct object: nesne.
    indirect object: dolaylı tümleç.
  7. itiraz etmek, karşı gelmek, engel olmak.
    I object to that remark. I object most strongly.
  8. reddetmek, kabul etmemek, protesto etmek.
    I made my suggestion, but John objected.
  9. razı olmamak, mümanaat etmek.
    Mother objected that the weather was too wet to play outdoors.
amacını gerçekleştirmek Verb
gayesini gerçekleştirmek Verb
amaca varmak Verb
amacına ulaşmak Verb
amacını gerçekleştirmemek Verb
bir şeyi gaye edinmek Verb
itiraz Noun, Law
amacına erişmek Verb
amacını gerçekleştirmek Verb
geçiş nesnesi Noun, Psychoanalysis
geçiş alanı Noun, Psychoanalysis
sanat eseri Noun, Art
itiraza açık olmak Verb
birinin itiraz etmesi için serbest bırakmak Verb
çok gizli sorun
mavi gök cismi: bir zamanlar yıldız sanılan, önemli bir radyo dalgası yayınlamayan gök cisimlerinden herhangi biri. Noun
ana amaç
türdeş nesne.
şirketin amacı
dolaysız tümleç, nesne. Noun
gömülü nesne Information Technology
uçan nesne
projektörü bir nesne üzerine çevirmek Verb
bulunmuş eşya. Noun
Hoag Cismi Proper Name, Astronomy
dolaylı tümleç.
yatırım nesnesi
Mayall Nesnesi Proper Name, Astronomy
paranın önemi yok
hareketli obje Noun
rehinli eşya
delici alet Noun, Law
fiyat önemsiz
önemsiz fiyat
ilkel nesne Information Technology
esas amaç
yinel nesne: etken ve edilgen tümcelerde aynı şekli koruyan nesne.
“The picture was shown me”
ve
“They showed me the picture” tümcelerindeki

me
gibi.
ikincil amaç
cinsel tatmin aracı gözü ile bakılan kişi
kesici alet Noun
kesici alet Noun
kanuni hedef
şüpheli cisim Noun
vergi konusu
verginin konusu
deneme parçası Noun
her bir nesneye değer biçmek Verb
gayesiz dolaşmak Verb
nesne a Noun, Psychoanalysis
anlaşmazlık konusu
iddia olunan şey
masraf hesaplarının cinslerine göre sınıflandırılması
amaç program Information Technology
amaç bilgisayar
amaç görünüm
nesne sabitliği Noun, Psychoanalysis
modele bakarak resim yapma
lukata
bulunan eşya
objektif
objective ile ayni anlama gelir. (optik) nesne merceği, objektif: mikroskop, teleskop vb. optik
aletlerde cisme bakan mercek (düzeni).
hayattaki amaç
sigortalı eşya
gösterili /uygulamalı ders: bir ilkenin somut bir şekilde örneklerle anlatılması/öğretilmesi. Noun
Nesne Bağlama ve Katıştırma Information Technology
bir mektubun konusu
bir kanunun hedefi
hayran kalınacak şey
davanın nedeni
bir fiilin amacı
sanat eseri Noun, Art
takas edilen nesne
sigorta konusu
acınacak insan
satın alınan nesne
teslim edilen şey
değerli şey
nesneye dayalı Information Technology
nesne yönelimli programlama
nesne sürekliliği Noun, Psychoanalysis
nesne küçük a Noun, Psychoanalysis
nesne ilişkileri kuramı Noun, Psychoanalysis
beğenmemek, uygun görmemek, tasvip etmemek, -den hoşlanmamak, reddetmek.
karara itiraz etmek Verb, Law
bir tanığa itiraz etmek Verb
inceleme konusu
nefret konusu olmak Verb
hışmına uğramak Verb
alay konusu olmak Verb
sefalet içinde ölmek Verb
özseverci konu seçimi.
eyvallah demek Verb
kâr amacıyla
ün kazanmak amacıyla çalışmak Verb