persuade

  1. Verb kandırmak, razı etmek, gönlünü yapmak.
    I doesn't take much to persuade him: Onu kandırmak kolaydır.

    Try to persuade him to come with us.
  2. Verb inandırmak, ikna etmek.
    I am not persuaded of the truth of his statement: Sözlerinin doğruluğuna
    inanmıyorum.
    be persuaded that: inanmak, aklı yatmak, kail olmak.
    I am (quite) persuaded that he is wrong.
birini söylediğinin doğru olmadığına inandırmak Verb
birini ikna etmek Verb
birini bir şeyi yapmamaya razı etmek Verb
birini istifa etmesinin yerinde olacağına ikna etmek Verb
birini planından caydırmak Verb