physical

dış görünüm Noun

dış görünüş Noun

fiziksel görünüm Noun

physical assets fully pledged assets

fiziki görünüm Noun

physical assault

fiili tecavüz Noun, Law

physical asset

maddi varlık

physical assets

maddi varlıklar Noun

maddi kıymetler bütünüyle rehinli aktifler Noun

fiziki kapasite

fiziksel sermaye

maddi sermaye

fiziki sermaye

physical characteristics

fiziksel özellikler Noun

physical chemistry

fiziksel kimya.

physical chemistry

fiziksel kimya Noun, Physics

rahat

refah

huzur

maddenin hali

fiziki temas

üretim ve tüketimin dolaysız vergi ile denetimi

maddi hasar

fiziksel kusur

bedensel sakatlık

bedensel bozukluk

fiziksel bağımlılık Noun, Pharmacology

physical description

fiziksel özellikleri Noun

physical destruction armaments

silahların maddi tahribi

physical development

fiziksel gelişim Noun, Medicine

physical disability

bedensel sakatlık Noun

physical distribution

fiziksel dağıtım

physical distribution

fiziksel dağıtım (ürünleri tüketicilere ulaşması için yapılan pazarlama çalışmaları Noun

physical education

beden eğitimi.

physical education

beden eğitimi Noun, Education-Training

physical education and sports

beden eğitimi ve spor Noun, Education-Training

Physical Education and Sports Department

Beden Eğitimi ve Spor Bölümü Noun, Education-Training

Physical Education and Sports Teaching Department

Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Bölümü Noun, Education-Training

physical environment

fiziksel çevre

physical equation

fizik denklemi

physical evidence

maddi deliller Noun, Law

physical examination

sağlık muayenesi, sıhhî muayene.

physical exercises

beden egzersizleri Noun

physical exercises

jimnastik hareketleri Noun

maddi vakıa

algılanabilir gerçek

maddi vaka

maddi olay

bedeni beceri yeteneği

kondisyon

zindelik

sağlıklı olma

form

formunda olma

şahsa karşı kullanılan şiddet

fiili şiddet

maddi güç

bedeni güç

doğal coğrafya.

arazi teşekkülü jeolojisi

physical geology

arazi kuruluş jeolojisi

physical hazard

doğal rizikolar

physical hazards

doğal rizikolar Noun

physical health

sağlık

physical impossibility

maddi imkânsızlık Noun

maddi zarar

bedensel yaralama

bedeni hasar

fiili envanter sayımı

physical jerks

idman

physical labour

bedensel çalışma

physical life

(makine) teknik kullanım ömrü

maddi zaruret

fiziksel acı Noun

can acısı Noun

ağrı Noun

gerçek şahıs

hakikî şahıs Noun, Law

physical person

gerçek kişi Noun, Law

physical planning

(US) çevre ve inşaat planı

physical possession

dolaysız zilyet

physical possession

üzerinde veya yedinde bulundurma

fiili zilyetlik

beden gücü Noun

maddi kaynaklar Noun

doğal bilim, tabiî ilim: fizik, kimya, astronomi gibi cansız maddelerin özelliklerini ve bunlarla ilgili

doğal yasaları inceleyen bilim.

physical stock

fiziksel stok (satış ya da değiştirme fiyatı ile yapılan , belirli bir zamanda eldeki stok malın sayımı

physical stock

fiziksel stok

physical stock taking

fiili envanter sayımı

physical stocktaking

fiziki envanter

physical strength

maddi güç

physical therapist

fizik tedavi uzmanı Noun, Medicine

physical therapist

fizyoterapist Noun, Medicine

physical therapy

fizik tedavi Noun, Medicine

physical therapy

fizyoterapi Noun, Medicine

physical therapy assistant

fizik tedavi asistanı Noun, Employment

physical therapy clinic

fizik tedavi merkezi Noun, Medicine

physical turnover

nicel ciro

physical unfitness

bedensel yapısı zayıf

physical valuation

yenileme giderlerinin değerlendirilmesi

bedensel değer

maddi değer

müessir fiil

cebir

şiddet

(motorcar) physical examination

fenni muayene

biriyle fiziksel olarak yakınlaşmak Verb, Sexuality

biriyle cinsel olarak yakınlaşmak Verb, Sexuality

biriyle sevişmek Verb, Sexuality

birine el kaldırmak Verb, Criminal Law

birine vurmak Verb, Criminal Law

birini tartaklamak Verb, Criminal Law

birini dövmek Verb, Criminal Law

bodily integrity; physical integrity

birine fiziksel şiddet uygulamak Verb, Criminal Law

beden tamlığı, vücut tamlığı

biriyle fiziksel olarak yakınlaşmak Verb, Sexuality

biriyle cinsel olarak yakınlaşmak Verb, Sexuality

biriyle sevişmek Verb, Sexuality

birine el kaldırmak Verb, Criminal Law

birine vurmak Verb, Criminal Law

birini tartaklamak Verb, Criminal Law

birini dövmek Verb, Criminal Law