previous

the previous

evvelki

previous (preparatory) work

hazırlık işi

previous application

önceki uygulama

previous approval

peşin tasdik

previous approval

peşin tasvip

previous arrangements

mahkeme dışı uzlaşma

previous arrangements

önceki düzenlemeler Noun

previous assent

muvafakat

previous career

önceki meslek hayatı

previous career

önceki meslek

previous conviction

önceki mahkûmiyet

previous day

önceki gün

previous decision

önceki karar

previous deduction

önceki kesintiler Noun

previous endorser

önceki ciranta

previous engagement

önceden verilmiş söz

previous examination

giriş sınavı

previous experience

geçmiş deneyim

previous fas

eski fiyat

previous generations

geçmiş kuşaklar Noun

previous holder

önceki sahibi

previous holder

eski sahibi

previous illness

(sigorta) eski hastalık

previous insurance

önceki sigorta

previous inventory

önceki envanter

previous judgment

önceki hüküm Noun

previous letters

önceki mektup bular Noun

previous letters

önceki mektuplar Noun

previous month

geçen ay

previous month

evvelki ay

previous notice

ön ihbar

previous owner

eski sahibi

previous payment

peşin ödeme

previous period

önceki dönem Noun, Accounting

previous price

eski fiyat

previous question

: (Parlamentolarda) müzakere yeterliği önergesi.
move to the previous question: müzakere yeterliği önergesi vermek. Adjective

previous quotation

son kotasyon

previous rate

önceki fiyat

previous speaker

önceki konuşmacı

previous speech

önceki konuşma

previous to

…'den önce/evvel.
previous to this: bundan önce.
Accident happened previous to my arrival.

previous to something

birşeyden önce Adverb

previous user

önceki kullanıcı

previous will

önceki vasiyetname

previous year

önceki yıl

previous year's model

geçen yılın modası Noun

as in previous years

geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi Adverb

balance from previous business year

geçen mali yıldan devir

be rather previous in forming a plan

plan yapmada acele davranmak Verb

break through its previous March peak

ilk kez önceki Mart ayının en yüksek noktasını aşmak Verb

corporation tax overprovided in previous years

evvelki yıllarda fazla ödenen kurumlar vergisi

have a previous engagement

daha önceden verilmiş sözü olmak Verb

have been prevented by a previous engagement from taking the chair

verilmiş bir önceki bir söz yüzünden başkanlık yapmaktan engellenmek Verb

have had a previous arrest

sabıkalı olmak Verb

have had a previous arrest

eskiden tutuklanmış olmak Verb

have no previous convictions

adli sicilde kaydı olmamak Verb

have previous convictions

sabıkaları olmak Verb

have previous experience

önceden (bir şeyi) yaşamış olmak Verb

have previous experience

deneyim sahibi olmak Verb

losses brought forward from previous years

önceki yıllardan gelen zarar

losses from previous years

geçmiş yıl zararları Noun, Accounting

move the previous question

gündemdeki bir sonraki soruyu ele almayı önermek Verb

overrule a previous decision

önceki bir kararı iptal etmek Verb

profit of the previous year

geçmiş yıl karı