productive

  1. Adjective verimli, bereketli, bitek, mümbit, mahsuldar, bol ürün/mahsul veren.
    a productive farm.
  2. Adjective
    productive of: sebep olan, sürükleyen, sevkeden, yaratan.
    conditions productive of crime and sin.
  3. Adjective gelir/kazanç sağlayan, kazançlı, kârlı.
  4. Adjective yararlı, faydalı, işe yarar sonuçlar doğuran.
    a productive meeting.
üretim kabiliyeti
üretim faaliyeti
üretim mekanizması
aktif kıymetler (faiz getiren kıymetler Noun
verimli değerler Noun
(maden ocağı) verimli ocak
üretim kapasitesi
verimli tüketim
üretim işbirliği
üretim kredisi
üretim şubesi Noun
üretim verimi
iki şirketin girdileri aynı olmasına karşılık
bir şirketin sınırlı kaynakları bir araya getirmede
daha yüksek verimi olan şirketin daha etkin olduğu söylenir
üretim verimi nispi etkinlik
farklı çıktıları varsa
tahsis ya da kullanmada bir rakibine oranla daha etkin olması durumu
üretim çabaları Noun
üretim gücü
kâr getiren girişim
üretken girişim
üretim teçhizatı
üretken harcama
üretken harcama (ileride yararlar sağlama amacıyla hükümetin kamu hizmetleri , okullar , hastaneler , vb için yaptığı harcama
üretken harcama (devletin yol , bina vb gibi şeylere yaptığı harcamalar
üretim deneyimi
üretim tesisleri Noun
üretim faktörü
üretim gücü
üretici güçler Noun
üretim araçları sanayii
üretken yatırım
üretken emek
üretken kredi
üretken kredisi
üretim makineleri Noun
verimli maden ocağı
bir yazarın verimli dönemi
verimli planlama
üretim potansiyeli
işgücü
üretim gücü
toprağın verimliliği
üretim süreci
üretim gücü
toplumun üretici kesimi Noun, Economics
verimli toprak
üretim tekniği
üretim birimi
verimli kullanım
verim değeri
üretim değeri
üretim ücretleri Noun
üretimin düşmesi
üretim işi
üretken iş
üretim kapasitesinin kıymet tahsisi Noun
(Br) üretim kooperatifi
arazinin verimlilik kapasitesini tahmin etmek Verb
üretim faktörlerininin girdisi Noun
üretim faktörlerinin girdisi Noun
azami üretim randımanı
milli üretim kapasitesi