proud

  1. onurlu, izzeti nefis sahibi.
    They're poor but proud, they never borrow money or ask for help.
  2. gururlu, mağrur.
    He's too proud to be seen in public with his poorly dressed mother.
  3. kibirli, azametli.
    proudhearted: kibirli.
    to be proud of: … ile övünmek/iftihar etmek/gururlanmak/böbürlenmek.

    I am proud to know him: Onu tanımakla iftihar ediyorum.
    Tom is very proud of his new car.
  4. haysiyetli.
  5. görkemli, tantanalı, muhteşem, muazzam.
    A proud day for us: Bizim için muhteşem/iftihar edilecek
    bir gün.
    This proud and great university has produced many famous men.
  6. (bkz: bold, brave ), (bkz: fearless ).
  7. onurlu bir şekilde, gururla, mağrurane, azametle, kibirle.
mağrur
mağrurun kibrini kırmak Verb
göğsü kabarmak Verb
çok iyi ağarlamak Verb
(a) (birine) şeref/onur kazandırmak, göğsünü kabartmak, iftihar ettirmek, övünç/iftihar kaynağı olmak,
(b) cömert davranmak, çok ikramda bulunmak, ikrama garketmek, çok iyi ağırlamak.
do oneself proud: (başarısından vb.) gurur duymak, göğsü kabarmak.
onurlanmak Verb
iftihar
kıvançlı
onurlandırmak Verb
yara içinde/etrafında mantar gibi şişmiş et. Noun
iftihar etmek Verb
övünmek Verb
gurur duymak Verb
parasıyla övünmek Verb