shelf

  1. Noun raf, etajer.
  2. Noun raf dolusu.
    a shelf of books.
  3. Noun raf gibi düz çıkıntı.
  4. Noun şelf, kaya tabakası.
  5. Noun (denizde) sığlık.
alt raf
doğrudan üreticiden almak Verb
kıta sahanlığı, kıtanın deniz suları altında kalan kısmı: deniz kıyısı ile, genellikle 200 m derinlik
arasında uzanan, az eğimli, karadan taşınmış tortularla kaplı dip.
kıta sahanlığı Noun, Geology
dükkânda mevcudu bulunmak Verb
(Br) klasöre geçirmek Verb
(a) ertelenmiş, rafa konulmuş, geçici olarak durdurulmuş, (b) işe yaramaz, ıskarta, işlemez halde, bir
kenara atılmış, terkedilmiş, (c) (kız) evde kalmış, evlenmemiş.
She is on the shelf.
şapkalık Noun, Transport
Kıta Sahanlığında Kurulu Sabit Platformların Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesine Dair Protokol Proper Name, Law
bir referans kitabını aldığı rafa geri koymak Verb
savsaklamak Verb
sürüncemede bırakmak Verb
rafta kalmak Verb
dükkânda kalmak Verb
bir kitabı raftan kaldırmak Verb
bir kitabı rafa koymak Verb
bu sözlük rafa girmiyor
üst raf
rafta mal teşhiri
raf da mal teşhiri
buz uzantısı.
raf etiketi
(malzeme, gıda, vb.) depoda dayanma süresi.
raf ömrü Noun, Advertising
(kütüphanede kitaplara konulan) raf işareti.
raf etiketi
toplu tescil Noun, Banking
raf yeri
raf malı (mağaza raflarında bekleyen , sürümü düşük mal
bir malın daha uzun rafta kalma ömrü (dayanıklılığı
mağazada raflar dışında mal sergilenmesi
(Br) ticaret siciline kayıtlı olmasına rağmen ticaret yapmayan ve müdürleri bulunmayan bir şirket
Kıta Sahanlığı Üzerinde Bulunan Sabit Platformların Güvenliğine Karşı Kanunsuz Eylemlerin Önlenmesi Protokolü Proper Name, Law