yetkili

Turkish-English Translation

  1. Adjective authorized
  2. Adjective authorised
  3. Adjective licensed
  4. Adjective licenced
  5. Adjective certified
  6. Adjective commissioned
  7. Adjective accredited
  8. Adjective official
  9. Adjective competent
  10. Adjective empowered
  11. Adjective authoritative
  12. Adjective qualified
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

dernek yetkilileri
association officials Noun, Management
Yetkili Mahkeme Seçimine Dair Sözleşme
Convention on the Choice of Court Noun, International Law
yetkili merciler
competent authorities Noun, Law
bir zevk konusunda en yüksek yetkili
supremo
dava açmaya yetkili
entitled to sue
hareket etmeye yetkili
entitled to act
hareket etmeye yetkili
capacitated to act
hareket etmeye yetkili
authorized to act
imza atmaya yetkili
entitled to sign
karar almaya yetkili
competent to make a decision
önemsiz bir yetkili
fonctionnaire
para çekmeye yetkili
entitled to draw
resmi yetkili
public authority
tam yetkili
fully authorized
tam yetkili
fully entitled
tasarruf etmeye yetkili
competent to dispose
tasarrufta bulunmaya yetkili
entitled to dispose
tasdik eden yetkili
certifying officer
temsil ve ilzama yetkili
authorized to represent and bind Adjective, Law
tevarüs etmeye yetkili
competent to inherit
vasiyet yoluyla tasarrufta bulunmaya yetkili
competent to dispose by will
yüksek mevkideki bir yetkili
supercrat
yetkili (inanılır) kaynaktan
from authorized source
yetkili (temsilci) tarafından atılan imza
signature by an authorized representative
yetkili (temsilci) tarafından atılan imza
signature by an authorized representatives
yetkili acente
application agent
yetkili acente
accredited agent
yetkili acente
authorized agent
yetkili adli makam
competent judicial authority Noun, Law
yetkili alıcı
authorized recipient
yetkili altın tüccarı
authorized dealer in gold
yetkili banka
authorized bank
yetkili bayi
authorized dealer
yetkili bayi
franchised dealer
yetkili bayi
application dealer
yetkili beyanat
authoritative statement
yetkili borsa acentesi
accredited broker
yetkili büro
competent office
yetkili çeviri
authorized translation
yetkili çevreler
influential circles Noun
yetkili çevrelerde
in influential quarters
yetkili çevrelerden
from authoritative quarters
yetkili daire
competent office
yetkili daire şubesi şefi
desk officer
yetkili emanetçi
authorized depository
yetkili fiil
act of authority
yetkili hâkim
competent judge
yetkili hâkim
adequate judge
yetkili hüküm veya söz
(Lat.) dictum
yetkili idari merci
competent administrative authority Noun, Public Administration
yetkili imza
authorized signature
yetkili imza sahibi
authorized signatory Noun, Management
yetkili imza sahibi
authorized signer
yetkili imza tasdiki
ratification of an authorized signature
yetkili imzalar listesi
list of authorized signatures
yetkili kamu muhasebecisi
certified public accountant
yetkili kaza dairesi
delegated jurisdiction
yetkili kişi
authorized person
yetkili kişi
authority Noun
yetkili kişi
commissioner
yetkili kişinin ağzından
straight from the horse's mouth
yetkili kolluk amiri
presiding law-enforcement officer Noun, Public Administration
yetkili komutanlık
executive command
yetkili kraliyet tedarikçi firması (saraya mal veren kuruluş
by special term to his majesty
yetkili lehdar
authorized beneficiary
yetkili mahkeme
competent court
yetkili mahkeme
venue Noun, Law
yetkili mahkeme
court of competent jurisdiction
yetkili mahkeme huzurunda
coram judice
yetkili mahkeme kaza yetkisi
venue jurisdiction
yetkili mahkemede değişiklik
change of venue
yetkili mahkemenin belirlenmesi
laying of the venue Noun, Law
yetkili mahkemeyi belirlemek
to lay the venue Verb, Law
yetkili makam
competent authority
yetkili makam
lawful authority
yetkili makamlar
competent authorities Noun
yetkili makamların izni
permission by authorities
yetkili makamlarin uygun görmesi, rızası
assent of the authorities
yetkili memur
appropriate authority
yetkili memur huzurunda
in the presence of an officer
yetkili merci
competent authority Noun, Public Administration
yetkili merci arayışı
forum shopping Noun, Competition Law
yetkili merciler
public authorities Noun
yetkili mevki I
post of authority
yetkili müesseseler
authorized institutions Noun
yetkili muhammin
licensed valuer
yetkili muhasebeci
certified accountant
yetkili mümessil
accredited agent
yetkili nakliyeci
certified carrier
yetkili olarak
ex cathedra
yetkili olduğunu kabul etmek
to acknowledge Verb
yetkili olmak
to be authorized Verb
yetkili olmak
to be in authority Verb
yetkili olmayan
unauthorized Adjective
yetkili olmayan kişi
unauthorized person
yetkili olmayan sigorta şirketi
unauthorized company
yetkili organ, yetkili birim
competent body
yetkili pratisyen hekim
qualified medical practitioner
yetkili şahıs
authorized person
yetkili şahıs
competent person
yetkili satıcı
recognized dealer
yetkili servis
authorized service centre Noun
yetkili servis
authorized service Noun, Competition Law
yetkili seyahat acentesi
fully appointed
yetkili simsar
certified broker
yetkili simsar
certified agent
yetkili şube
initiating department
yetkili şube
competent department
yetkili taraf
party entitled
yetkili taraflar
competent parties Noun
yetkili tarım memuru
certified agriculturalist
yetkili temsilci
accredited representative
yetkili temsilci
authorized agent
yetkili temsilci
recognized agent
yetkili temsilci
certified agent
yetkili temsilci
accredited agent
yetkili temsilci
authorized representative Noun, Law
yetkili yargı makamları
competent legal authorities Noun, Law
yetkili yorum
authentic interpretation
(döviz muameleleri için) yetkili banka
authorized bank
(IMF) yetkili müdür
executive director
avukatın yetkili olmadığı bir yargı dairesindeki davada görev alma talebi
pro hac vice motion Noun, Law
belli yetkili bir mahkemenin gerçekleri
venue facts Noun
bir firmanın sınırlı yetkili şube müdürü
managing clerk
bir konuda yetkili olmak
to be an authority on a subject Verb
bir örgütte baş yetkili kadın
queen bee
bir şey yapmaya yetkili olmak
to be entitled to do sth Verb
bir şeye yetkili olmak
to have something under one's umbrella Verb
bir şeyi yapmaya kendini yetkili saymak
to consider oneself entitled to do sth Verb
bir ticari gemiye kumanda eden yetkili kişi
captain
bir vasiyetnamenin yorumu için yetkili kılınan mahkeme
court of construction
dar yetkili askeri mahkeme
summary court-martial
'de yetkili değil
not competent in
devlet tahvili alıp satan yetkili menkul kıymet tüccarı
primary dealer
döviz muameleleri için yetkili banka
authorized bank
emekli maaşı almaya yetkili olmak
to be entitled to draw a pension Verb
geçici yetkili hâkim
judge protem (pore)
geçici yetkili hâkim
judge protempore
görevi sınırlı yetkili vasiyeti tenfiz memuru
special executor
görevli sınırlı yetkili vasiyeti tenfiz memuru
special executor
hüküm ve karar veren yetkili makamlar
magistrates entitled to adjudicate Noun
imza atmaya yetkili memur
officer authorized to sign
imzalamaya yetkili bulunmak
to be authorized to sign Verb
imzalamaya yetkili olmak
to be authorized to sign Verb
imzalanmaya yetkili olma
to be authorized to sign
imzaya yetkili makamlar
officials authorized to sign Noun, Management
kanunla yetkili kılınan
authorized by law
kendini yetkili saymak
to consider oneself competent Verb
miras ve vesayet işlerine bakmaya yetkili bir mahkeme
surrogate's court
müzakerede bulunmaya resmen yetkili olmak
to be duly authorized to negotiate Verb
o yer mahkemesinin yetkili olduğu dava
local acuse
ölenin şahsi temsilcisinden almaya yetkili olan
assent
ön karar vermeye yetkili olmak
to have jurisdiction to give preliminary rulings Verb
özel yetkili ağır ceza mahkemesi
special assize court Noun, Law
para yetkili organları
monetary powers Noun
para yetkili organları
(US) monetary powers Noun
patent bürosunda avukatlık yapmak için yetkili olmak
to be recognized to practise before the patent office Verb
saraya mal tedarik etmeye yetkili firma
by term
sigortacının hasarları tasfiye etmekle yetkili temsilcisi
settling agent
sınırlı yetkili vasiyeti tenfiz memuru
limited executor
sınırlı yetkili vekil
special agent
tam yetkili fevkalade elçi
envoy extraordinary and minister plenipotentiary
tam yetkili kılınmış
armed with full powers
tam yetkili olarak hareket etmek
to act rightfully Verb
tam yetkili olmak
to be invested with full authority Verb
tam yetkili olmak
to have absolute power Verb
tam yetkili temsilci
plenipotentiary Noun, International Law
tam yetkili üye
ordinary member
tam yetkili ve olağanüstü elçi
plenipotentiary and extraordinary minister
tebellüğ etmeye yetkili kişi
authorized recipient
tek başına her imzanın para çekimine yetkili olduğu
survivorship account
temsile yetkili kişi
authorized representative Noun, Law
toplu sözleşme müzakerelerinde yetkili temsilci
bargaining agent
üçüncü şahıs tarafından vekâlete yetkili olmadığı gerekçesiyle aleyhinde dava açılabilir
breach of warranty of authority
usulüne uygun olarak yetkili şahıs
to be duly authorized
üye devletlerdeki yetkili makamlar
competent authorities in member states Noun
yalnız belirli bir işlem için yetkili vekil
special agent
yegâne yetkili olmak
to have sole power Verb
yüksek yetkili siyasal delege
ambassador
zilyedi satın almaya yetkili kılmak
to entitle the holder to purchase Verb
zımni olarak bunu yapmaya yetkili olduğunu ifade etmektedir
breach of warranty of authority
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Herhangi bir iş için kendisine yetki ... olan , salâhiyetli, salâhiyettar
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.