sekmek, sekerek/seke seke yürümek.
Fiil
sıçramak, (kuş, tavşan vb.) zıplamak.
Sparrows were hoping about on the lawn.
Fiil
topallamak.
He had hurt his left foot and had to hop along.
Fiil
hoplamak, hoplayıp zıplamak, oynamak, dansetmek.
Fiil
(uçakla/hızlı araçla) gitmek, kısa yolculuk yapmak.
He hopped to Boston for the day: Bir günlüğüne Bostona gitti.
Fiil
(çit vb. üzerinden) atla(t)mak.
to hop a fence/a ditch. He hopped the stream.
Fiil
(taşıta) binmek/atlamak.
to hop a train. I can just hop a bus and be there in 20 minutes.
Fiil
sekme, sıçrama, hoplama, atlama, zıplama, sıçrayış, atlayış.
Fiil
balo, danslı eğlence.
The annual spring hop.
Fiil
(a) uçak yolculuğu, (b) kısa yolculuk.
Fiil
(top) zıplama, sekme.
Fiil
şerbetçiotu
(Humulus lupulus).
Botanik
şerbetçiotu ile rayiha vermek, şerbetçiotu katmak.
hop up: (a) ilâç vererek tahrik etmek, (b) tahrik etmek, uyarmak, (c) gücünü artırmak, normalin üstünde güçle çalıştırmak.
birini gafil avlamak
Fiil
(birini) gafil avlamak, zayıf bir durumda yakalamak.
şerbetçi otu
İsim, Botanik
hızla karşıya geçmek
Fiil
sarı yonca
(Trifolium procumbens): kurumuş çiçekleri şerbetçiotu kozalağına benzeyeyn bir tür karanfil.
İsim
black medic, nonesuch ile ayni anlama gelir. kara yonca
(Medicago lupulina).
İsim
(arabadan , vb inmek
Fiil
tüymek, gitmek, uzaklaşmak.
hop it! Çek arabanı! Git! Defol!
uçmak, uçuşa başlamak, (uçak vb.) kalkmak, (uçuşa başlarken) yerden ayrılmak.
pek yakın, iki adımlık (mesafe).
İsim
sık sık iş değiştirmek
Fiil
(birini) daima meşgul/uyanık tutmak,
k.d. göz açtırmamak.
birinden bir adım ileri olmak
Fiil
çoraplı dans, 1950 yıllarında lise öğrencileri arasında moda olmuş bir dans.