1. Zarf ancak, henüz, daha.
    She is barely 16: Ancak/henüz 16 yaşındadır.
    He had barely arrived when
    he had to leave again: Gelir gelmez dönmek zorunda kaldı.
    We have barely enough money for the weekend: Ancak hafta sonuna yetecek kadar paramız var.
  2. Zarf açıkça, gizlemeden, olduğu gibi.
    They gave the facts to him barely: Olanları açıkça/olduğu gibi ona bildirdiler.
  3. Zarf güçbela, zorlukla, kıtı kıtına, dar.
    He barely escaped the danger.
  4. Zarf pek az, hemen hemen hiç.
    I barely know him: Onu pek az tanıyorum (hemen hemen hiç tanımıyorum).

    The room was barely furnished: Odada pek az mobilya vardı (Oda âdetâ çıplaktı).
silikleşmek Fiil
hiç ilgi göstermemek Fiil