bullet

bite the bullet

ezaya/cefaya cesaretle katlanmak, dişini sıkmak.

bite the bullet

boyun eğmek, mecburen razı olmak.
We'll just have to bite the bullet and pay higher taxes.

corner bullet

(reklamcılıkta) firmanın imajı

dumdum bullet

dumdum kurşunu. İsim

dumdum bullet

domdom kurşunu İsim, Askerlik

empty bullet

boş kovan İsim, Askerlik

empty bullet

boş mermi kovanı İsim, Askerlik

empty bullet

boş fişek kovanı İsim, Askerlik

get the boot or bullet

(işten) kovulmak Fiil

get the bullet

işten kovulmak Fiil

give the bullet

işten kovmak Fiil

golden bullet

altın mermi (pazarlama dilinde , rekabetin yarattığı karmaşa arasında tüketiciye etkin bir biçimde ulaşan mucize ürün

hollow-point bullet

çukur uçlu mermi İsim, Askerlik

silver bullet

gümüş kurşun İsim

stray bullet

serseri kurşun

tracer bullet

giderken havada iz bırakan kurşun

bullet hole

kurşun deliği İsim

bullet proof

kurşun geçirmez

bullet proof-jacket

kurşun geçirmez yelek

bullet repayment

tüm borcu vadesinde ödeme İsim, Bankacılık

bullet train

çok hızlı giden tren (Japonyada vb.). İsim

bullet wound

kurşun yarası İsim, Tıp

Every bullet has its billet

Kaderin önüne geçilmez. Sıfat

highspeed bullet train

ekspres tren