1. Sıfat muayyen
  2. Sıfat kesin, kat'î.
    There is no certain cure for this illness.
  3. Sıfat muhakkak, mutlak.
    He is certain to come/be there: O mutlaka gelir.
    She is certain to do well:
    Muhakkak iyi yapar.
    This much is certain that: Şurası muhakkak ki …
    It is almost certain that the government will loose the next election.
  4. Sıfat kaçınılmaz, önüne geçilemez, vukuu önlenemez.
    They realized then that war was certain.
  5. Sıfat kuşkusuz, şüphesiz, emin, şüphe/münakaşa götürmez.
    It is certain that we shall succeed: Kuşkusuz başaracağız.
  6. Sıfat belirli, muayyen, kararlaştırılmış, mukarrer.
    There is a certain way of doing it. He used to visit us on a certain day.
  7. Sıfat bir, herhangi/lâalettayin bir, bazı.
    a certain person: (lâalettayin) bir kimse.
    certain people:
    bazı kimseler.
    in certain countries: bazı ülkelerde.
    on a certain spring day: bir bahar günü.
    a certain Mr. Brown: Mr. Brown adında biri.
    There are certain things that … : Bazı şeyler vardır ki …
    to a certain extent: bir dereceye kadar.
  8. Sıfat güvenilir, emin, itimat edilebilir, itimada şayan.
    a certain remedy for that disease: o hastalık
    için güvenilir bir ilâç.
    He is certain of success: Başaracağından emin/başaracağına güveniyor.
    to be certain of something: bir şeyden emin olmak, kesinlikle itimat etmek.
    Are you certain: Emin misiniz?
  9. Sıfat biraz, azıcık, bir parça, bir miktar.
    a certain reluctance.
    He made a certain profit from his
    business: İşinden biraz kâr sağladı.
    a certain improvement.
    of a certain age: orta yaşlı, yaşlıca.
    a lady of a certain age: yaşlıca bir hanım.
  10. Sıfat âşina, alışkın, meleke sahibi, iyi bilen, yatkın.
    His ear for music was certain.
  11. Sıfat sabit, değişmez, metin, muhkem, sağlam.
adı gerekli değil
kesin ödenek: koşullar ne olursa olsun belirli bir süre ödenen ücret/tahsisat.
kesin(likle), kuşkusuz, şüphesiz, kesin olarak, kat'iyetle, muhakkak, mutlaka.
to know something for
certain: bir şeyi kesin olarak bilmek.
He will come for certain: Mutlaka gelir.
elbet elbette yapacak
kesin olarak bilmiyorum
bir şeyi kesin olarak bilmek Fiil
garantilemek Fiil
birtakım ...ler İsim
bazı ...ler İsim
bazı şartlar İsim
belli başlı şartlar İsim
vukuu mukadder bir şarta bağlı akit
vukuu şüpheli bir hadiseye bağlı bulunmayan akit
ifa şartı kesin olup
kati sözleşme
döviz işlerinde ileri bir tarihte geçerli olan döviz paritesini yerli para cinsinden önceden belirleme
sağlam kazığa bağlamak Fiil
kesin kazanç
biri birisileri İsim
ortalama piyasa fiyatı
belirlenmiş vakit
belirlenmiş vakti
geleceği kesin
satacağı kesin
Peter adında biri
kazanacağı kesin
belli bir miktar meblağ
renk almak Fiil
bir planı bazı şartlarla kabul etmek Fiil
bazı şartlar altında kabul etmek Fiil
bazı şartlarla anlaşmak Fiil
bazı koşullar çerçevesinde kabul etmek Fiil
bazı şartlar tahtında (koşullar çerçevesinde) kabul etmek Fiil
belli bir standardı tutturmak Fiil
belli bir anda Zarf
gitmek mezlik etme
bazı hurufat bulunmamak Fiil
birinin yetkisini belli sınırlar içine almak Fiil
birinin yetkisini belirli sınırlar içine almak Fiil
birinin yetkisini belli sınırlarla tahdit etmek Fiil
belli bir miktar meblağ
düşmek Fiil
politika gütmek Fiil
(belirli bir miktar) farkla/daha az veya daha çok, aşağı yukarı.
It will take an hour, give or take
a few minutes: Aşağı yukarı (birkaç dakika farkla) bir saat sürer.
The distance is 2 kilometers, give or take a few meters.
bazı olanaklar sağlamak Fiil
belli bir değeri olmak Fiil
bir mektuba bazı sözlerle başlamak Fiil
bazı açılardan Zarf
bazı bakımlardan Zarf
bazı yönlerden Zarf
pek ilginç yanı olmamak Fiil
(bir şeyi) kesinleştirmek, temin etmek, teminat altına almak, garanti etmek, hakkından emin olmak, araştırmak.
bir şeyi tahkik etmek Fiil
bir şeyden emin olmak Fiil
belli bir meblağın üzerinde kredi vermemek Fiil
yaşlıca
bazı yerlerde geçer olmak Fiil
bazı şartları yerine getirmek Fiil
bazı haklara sahip olmak Fiil
bazı gelenekleri korumak Fiil
bazı yollardan gitmek Fiil
belirli bölgelere özgü
bir politika izlemek Fiil
politika gütmek Fiil
birini biraz eğitmek Fiil
belli bir aşamaya varmak Fiil
bir düzeye indirmek Fiil
merkezde olmak Fiil
sonu ölümle biteceği bir şeye atılmak Fiil
sonu ölümle bitecek bir şeye atılmak Fiil
bazı koşullar üzerinde anlaşmak Fiil
belli miktar bir para
belli bir tavır takınmak Fiil
aralarında bir hısımlık var
bir dereceye kadar
bir dereceye kadar
belli bir derecede
belli bir derecede , bir dereye kadar
bazı şartlar altında
bir dereceye kadar
boy giymek Fiil
bazı istisnalarla
bir kaç kaydı ihtirazi ile
belli sınırlar dahilinde Zarf
Uçaklarda İşlenen Suçlar ve Diğer Eylemlerle ilgili Sözleşme Özel Isim, Uluslararası Hukuk
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Özel Isim, Hukuk
Bazı Dernek ve Kurumların Bazı Vergilerden, Bütün Harç ve Resimlerden Muaf Tutulmasına İlişkin Kanun Özel Isim, Hukuk
Bazı Kamu Personeline Tayın Bedeli Verilmesi Hakkında Kanun Özel Isim, Hukuk
Bazı Suç Failleri Hakkında Uygulanacak Hükümlere Dair Kanun Özel Isim, Hukuk
Bazı Eşhasın Şark Menatıkından Garp Vilayetlerine Nakillerine Dair Kanun Özel Isim, Hukuk