1. Fiil tazele(n)mek, tazeleş(tir)mek, yenile(n)mek, tazelik /taravet vermek/kazanmak, yeşer(t)mek, (bitki) canlan(dır)mak.

    We need a good rain to freshen the flowers.
  2. Fiil (inek) doğurmak, buzağılamak, süt vermeye başlamak.
  3. Fiil (rüzgâr) serinlemek, sertleşmek, şiddetini artırmak.
    The wind freshened at sunset.
  4. Fiil (tuzlu balık vb.) uzunu çıkarmak.
  5. Fiil, Denizcilik bir halatın yerini değiştirerek sürtünüp aşınmasını önlemek.
ferahlamak, (yıkanarak, elbise/çamaşır değiştirerek vb.) rahatlaşmak, serinlemek.
to freshen up after
a long trip. to freshen up with a shower.