1. İsim yükselti, yükseklik, irtifa, rakım.
    At a height of 900 meters: 900 metre yükseklikte.
  2. İsim boy, kamet, endam, boy uzunluğu.
    My height is 1.70 meters.
    He drew himself up to his full height: Doğruldu.
  3. İsim yükselme, yükseliş.
    The height of the mountains.
  4. İsim
    heights: (a) dağ, tepe.
    They stood on the heights overlooking the walley. (b) tepe, doruk,
    zirve, en yüksek nokta.
    to reach the heights of one's profession: mesleğinin en önemli/verimli noktasına erişmek.
  5. İsim evç, en yüce yer, evci bâlâ, son derece, bir şeyin en üstünü/yücesi.
    The height of pleasure/of quality.

    in the height of the battle: muharebenin en kızgın/civcivli zamanında.
    the height of folly: deliliğin son mertebesi.
  6. İsim yüksek (içtimaî) mevki.
mesleğinin doruğunda
şöhretinin zirvesinde olmak Fiil
gücünün doruğunda olmak Fiil
önemli bir tavır takınmak Fiil
barometre yüksekliği
bina yüksekliği
sütun yüksekliği
sütun yüksekliği
erişilebilecek yükseklik
manevra yapmaya elverişli yükseklik
boy atmak Fiil
boyca
(uçak) irtifa kaybetmek Fiil
orta yükseklik
bir boyda
(uçak) çalışma yüksekliği
yükseklik standartları İsim
(matbaada) küçük harflerin boyu(nu ölçmek için kullanılan küçük x harfinin yüksekliği). İsim
boy farkı İsim
tutkunun en yüksek noktası İsim
en yeni moda
divide ile ayni anlama gelir. su bölümü çizgisi.
doruk çizgisi, su bölümü çizgisi. İsim
yükseklik hastalığı
bir dağın yüksekliğini hesaplamak Fiil