1. kasdî, kasıtlı, kasten, isteyerek, bile bile (yapılmış/söylenmiş vb.), maksatlı, mahsus.
    intended
    damage. an intended snub. an intended insult.
  2. mutasavver, müstakbel, plânlanmış, tasarlanmış, niyetlenilmiş, beklenen.
    intended results: beklenen
    sonuçlar.
    My words had the intended effect: Sözlerim istediğim tesiri yaptı.
  3. nişanlı.
    intended wife: nişanlı, müstakbel eş.
güdülmek Fiil
uygun zamanı bekleyerek oyalama
ihracat için ayrılmış
ihracat için ayrılmış
ne amaçla kullanılacağı
kullanım amacı İsim
birini hedeflemek Fiil
birine göre olmak Fiil
birine yönelik olmak Fiil
biri için olmak Fiil
amaca uygun şekilde Zarf
ihraç edilecek mallar İsim
beşeri homeopatik ürünler İsim
ihraç malları İsim
gıda ile temas eden madde ve malzemeler İsim, Gıda ve Mutfak
ihracat için ayrılmış
doktor olmasını istedik