Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. Sıfat alçak, yüksek olmayan.
    a low shelf. a low wall. This stool is very low.
    get low: (düzeyi)
    alçalmak.
    The river is getting low and will soon dry up: Nehir alçalıyor, yakında büsbütün kuruyacak.
  2. Sıfat kısa, bodur.
  3. Sıfat ufka yakın.
    The moon was low in the sky. a low sun.
  4. Sıfat ingin, münhat.
    low ground.
  5. Sıfat denize yakın, deniz düzeyinde, düz.
    low countries.
  6. Sıfat alçaktan, aşağıdan, derin(lemesine).
    a low bow. a low swoop over a bomber target.
  7. Sıfat (elbise) yakası açık, dekolte.
    a low blouse.
  8. Sıfat az yüksek.
    a low relief on a frieze.
  9. Sıfat (dere, nehir vb.) derin olmayan.
  10. Sıfat zayıf, mecalsiz, kuvvetsiz, halsiz, takatsiz, hasta.
    to feel low and listless. to be in low health. Her mother is very low.
  11. Sıfat (besin kuvveti vb.) düşük, az, basit, sade.
    a low diet.
  12. Sıfat (miktar, derece, kuvvet, şiddet vb.) küçük, az, hafif.
    a low number. a low flame. a diet low in fat.
  13. Sıfat (sayıca/değerce) alçak, düşük.
    a low altitude, low pressure/temperature.
  14. Sıfat küçümseyen küçük gören, (değerini) küçültücü.
    a low estimate of a new book/of one's abilities. I had a low opinion on him.
  15. Sıfat geri, (belirli düzeyden) aşağı/düşük, dar.
    low intelligence. to receive low marks in school. a low income group.
  16. Sıfat az, kıt, azalmış, tükenmek üzere.
    low on funds. Our stock of wheat is low. Oil is low in supply.
  17. Sıfat üzgün, meyus, karamsar.
    low spirits. a low frame of mind.
  18. Sıfat mütevazi, küçük, fakir.
    He is of low birth: Dağuştan fakirdir.
    He rose from a low position
    to president of the company.
  19. Sıfat âdi.
    a low grade of fabric/of tobacco.
  20. Sıfat alçak gönüllü.
  21. Sıfat alçak, rezil, denî, pespaye.
    a low trick. a low deed.
  22. Sıfat kaba, bayağı, terbiyesiz.
    entertainment of low sort. low companions. low tastes. low language.
  23. Sıfat (boks) belden aşağı(ya vurulan).
  24. Sıfat, Biyoloji (yapılış, görev, bünye vb.) basit.
    a low form of animal life. low organisms.
  25. Sıfat, Müzik pes, kalın.
    a low tone.
  26. Sıfat yavaş, hafif.
    a low murmur.
  27. Sıfat en alçak, en alt, en verimsiz, taban.
    He felt it was the low point in his creative life. The low point of his career.
  28. Sıfat dinde sadelik taraftarı.
  29. Sıfat, Fonetik alçak ünlü: dil aşağıda iken telâffuz edilen:
    hat, hut, hot, ought gibi.
  30. Sıfat, Otomobil birinci (vites).
    low gear.
  31. Sıfat (beyzbol) alçaktan/aşağıdan atılan.
  32. Sıfat (iskambil) değeri düşük.
    a low card.
  33. Sıfat ekvatora yakın, küçük enlemli.
    low northern lattitudes.
  34. Sıfat ölü, yere uzanmış/serilmiş.
    I laid him low with my gun: Onu tabanca ile vurup yere serdim.
  35. Sıfat meteliksiz, parasız, müflis, cebi delik.
  36. Sıfat ucuz, (fiyat) düşük.
    a low price.
  37. Sıfat (tarih) yakın.
  38. Sıfat göze çarpmayan, saklı, gizli.
    lie low: gözden uzak durmak, gizlenmek.
  39. Sıfat geri, medeniyetsiz.
  40. Zarf alçak (mevkide/derecede/noktada).
  41. Zarf aşağı/düşük durum(d)a.
    bring low: küçük düşürmek, aşağılamak, alçaltmak, rezil etmek.
    She swore
    she would bring him low.
  42. Zarf tükenmek üzere, azalmış, bitmiş, ölmek üzere.
    run low: azalmak, bitmek üzere olmak.
    The gas
    in the tank is running low.
  43. Zarf ucuzca, ucuz fiyata.
  44. Zarf yavaşça, hafifçe, yavaş/hafif/alçak sesle.
    to speak low.
  45. İsim en düşük/alçak nokta/seviye.
    Prices reached a new low.
  46. İsim ingin/münhat arazi.
  47. İsim (oto) birinci vites.
  48. İsim, Meteoroloji alçak basınç merkezi.
    low area: alçak basınç bölgesi.
  49. İsim (iskambilde) (a) değersiz el/kâğıt, (b) oyunda en düşük sayı.
  50. İsim en düşük/âdi/bayağı durum.
    a new low in tastelessness.
  51. böğürme.
    the low of a distant herd.
  52. böğürmek.
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

low blood pressure (LBP)
düşük tansiyon İsim, Tıp
low blood pressure (LBP)
düşük kan basıncı İsim, Tıp
low-altitude
alçak irtifa Sıfat, Havacılık
low-cut
göğüs dekolteli Sıfat, Giyim ve Moda
low-hanging fruit
kolay lokma İsim
low-income groups
dar gelirliler İsim, Ekonomi
low-income persons
dar gelirliler İsim, Ekonomi
low-level flight
alçaktan uçuş İsim, Havacılık
low-ranking
küçük rütbeli Sıfat, Askerlik
rent one's tenants low
kiracılardan düşük kira almak Fiil
(ceiling) low
basık
adjective low
usul hukuku
adjective low
şekli hukuk
bring low
kötü yönetim ile berbat etmek Fiil
buy low
ucuza satın almak Fiil
continue to rule low
(borsada fiyatlar) düşük seviyesini sürdürmek Fiil
feel low
keyfi olmamak Fiil
feel low
maneviyatı bozulmak Fiil
get low
(fiyat) düşmek Fiil
historic low
tüm zamanların en düşük seviyesi İsim
historic low
tarihin en düşük seviyesi İsim
historic low
geçmişteki en düşük seviye İsim
in low
mır mır
lay low
(a) hasta etmek, yatağa düşürmek, (b)
ABD- argo gizlenmek, (c) yere sermek, yer ile yeksan etmek,
yıkmak, hezimete uğratmak.
lay low
(a) öldürmek, (leşini) yere sermek, gebertmek.
to lay one's attackers. (b)
k.d. lie low.
lie low
(a) saklanmak, gizlenmek, (b) maksadını/niyetini saklamak/gizli tutmak.
lie low
(a) gizlenmek, saklanmak, gözden uzak durmak.
He had to lie low for a while. (b) niyetini/maksadını
gizlemek/saklamak/belli etmemek, susup beklemek.
live low
sefil hayat sürmek Fiil
rather low
alçakca
rule low
(fiyatlar) düşük düzeyini sürdürmekte olmak Fiil
run low
azalmak Fiil
run low
bitmek üzere olmak Fiil
sell low
ucuza satmak Fiil
sing low
hislerine kapılmamak Fiil
very low
alçacık
low a-
düşük kalite
low area
düşük basınç mıntıkası İsim
low area
siklon
low attendance
katılanların sayısının azlığı
low beam
yakın (mesafe) farı. high beam İsim
low blow
(boksta) belden aşağıya vurulan yumruk. İsim
low blow
kalleşlik, sinsice/kahpece hücum/davranış. İsim
low born of
soysuz
low bred
terbiyesiz
low camp
bayağı
low case
düşük harf
low class
aşağısınıf
low class
aşağı sınıf
low comedian
meddah, orta oyuncusu. İsim
low comedy
orta oyunu, meddahlık. high comedy İsim
low company
kötü arkadaş
low company
kötü arkadaşlar
low consumption
düşük tüketim
low deck
alt güverte
low density
düşük yoğunluklu Bilgi Teknolojileri
low diet
düşük kalorili rejim
low diligence
itinada kusur
low end
alt uç Bilgi Teknolojileri
low estate
içtimai mevkii aşağı olma
low estimate
düşük tahmin
low explosive
hafif/yavaş patlayıcı madde. İsim
low expression
adi ifade
low fas
düşük fiyat
low flight
alçak uçuş
low flying
alçak uçuş
low frequency
alçak frekans: 30-300 KHz arasındaki herhangi bir frekans.
low-frequency: alçak frekanslı. İsim
low gear
birinci vites
low gear
düşük vites
low gear
düşük hızlı dişli düzeni
low geared
(sermaye) düşük maliyetle bulunan sermaye
low gearing
düşük sermayeli
low gearing
yabancı sermayenin azaltılması
low grade
düşük kalite
low grade
düşük kaliteli
low head
küçük yükseklik
low head
alçak irtifa
low income
düşük gelir
low inventory
düşük mal mevcudu
low key
koyu ton
low key
ölçülü
low land
taban
low latin
ortaçağ Latince'si
low lease
ucuz kira
low lease
düşük fiyata yapılan kira sözleşmesi
low lease
düşük fiyatla yapılan kira sözleşmesi
low level
düşük seviye
low life
aşağı düzeydeki insanlar
low loader
alçak tavanlı karayolu veya demiryolu taşıtı
low lying
alçakça
low lying
yere ya da deniz seviyesine yakın
low manners
görgüsüz kaba davranışlar İsim
low mark
en düşük nokta
low minded
alçaklık düşünceleri olan
low mortality
düşük ölüm oranı
low necked
açık yakalı
low necked
dekolte
low order
düşük değer
low orders
aşağı sınıflar İsim
low paid
düşük ücretli
low paid
düşük maaşlı
low pitched
pes
low point
kurun düşük olması
low pressure
alçak basınç
low pressure selling
sipariş almaya uğraşmaktansa
low price
düşük fiyat
low priced
düşük fiyatlı
low profile
dikkati çekmeyen, gözlerden uzak, göze/dikkate çarpmaz, göze batmaz, gözönünde/bâriz/âşikâr olmayan (tavır,
tutum davranış).
to keep a low profile: göze çarpmamaya çalışmak.
İsim
low quality
kavaf işi
low quality
adi
low rate
düşük kur
low relief
bas-relief
low rent
düşük kira
low rise
birkaç katlı (bina
low season
turist trafiğinin ve genellikle fiyatların en düşük olduğu dönem
low season
yılın
low season
fiyatların en düşük olduğu dönem
low season fare
düşük tarife ücreti
low speed
ağır
low speed
yavaş
low speed
düşük sürat
low stock
depo mevcudunun az olması
low stool
oturak
low taste
zevksiz
low taste
bayağı zevk
low temperature
alçak ısı derecesi
low tension
düşük voltaj
low tension
alçak voltaj
low tide
cezir, inik deniz. İsim
low tide
suların en alçak olduğu zaman. İsim
low tide
bir şeyin en düşük/alçak olduğu nokta.
His spirits were at low tide . İsim
low tone
alçak perde
low us-
düşük beta
low us-
nisbeten istikrarlı olan hisse senetlerini tanımlar
low value lands
düşük ücretli araziler İsim
low visibility
görüş şartlarının kötü olması
low voltage
düşük voltaj
low voltage
alçak voltaj
low wage
düşük ücret
low wages
düşük ücretler İsim
low water
alçalmış su, en düşük düzeyinde bulunan su (nehir vb.). İsim
low water
low tide İsim
at a low figure
ucuz
at a low price
düşük bir fiyata
be in low water
içkisiz oturmak Fiil
be laid low by
sarsılmak Fiil
be low on fuel
yetecek benzini kalmamış olmak Fiil
bear low sail
alçakgönüllü davranmak Fiil
have low priority
öncelik sırasında aşağıda olmak Fiil
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.