1. Fiil koymak.
  2. Fiil yerleştirmek.
    (of a dress) set well/badly: elbise vücuda iyi/kötü oturmak.
  3. Fiil -lemek, -e vermek.
    to set a house on fire= to set fire to a house: bir evi ateşlemek/ateşe vermek.
  4. Fiil hazırlamak, kurmak.
    to set the table for dinner: yemek için masayı hazırlamak/sofrayı kurmak.
  5. Fiil (saç) sarmak, mizanpli yapmak.
  6. Fiil (fiyat/değer) takdir/tespit etmek.
    set a price on someone's head: aranan bir kimsenin kellesine fiyat biçmek.
  7. Fiil (göreve) yerleştirmek, tayin etmek.
    to set spies on a person.
  8. Fiil tespit/tayin etmek, belirtmek.
    to set a time limit.
  9. Fiil yöneltmek, çevirmek, bağlamak.
    to set one's mind to a task: görevine dört elle sarılmak.
    to
    set one's heart/hopes on a new dress: yeni bir elbiseyi candan istemek.
  10. Fiil (başkalarına) örnek/numune olmak.
  11. Fiil (göreve vb.) yerleştirmek.
  12. Fiil ayarlamak.
    to set a clock.
  13. Fiil kurmak.
  14. Fiil süslemek, kakma işi yapmak.
    a bracelet set with pearls.
  15. Fiil oturtmak.
    to set a child on a high chair.
  16. Fiil kuluçkaya yat(ır)mak.
    set a hen: tavuğu kuluçkaya yatırmak.
  17. Fiil kuluçka makinesine koymak.
  18. Fiil (direk, fidan vb.) dikmek, sağlamca yerleştirmek.
    to set a flagpole in concrete.
  19. Fiil (kırık /çıkık) yerine oturtmak.
    set a broken leg: kırılan bacak kemiğini yerine koyarak sarmak.
  20. Fiil (ölçü aletini) kalibre etmek, sıfır ayarı yapmak.
  21. Fiil yön/istikamet vermek, yöneltmek.
  22. Fiil (av köpeği) bulup yerini göstermek.
  23. Fiil, Müzik bestelemek.
    set words to music: bir güfteyi bestelemek.
  24. Fiil, Tiyatro dekor kurmak.
  25. Fiil, Denizcilik yelken açmak/fora etmek.
  26. Fiil, Matbaacılık dizmek, tertip etmek.
  27. Fiil hamura maya ekleyip bekletmek.
  28. Fiil (süt) kes(il)mek, çökelekleş(tir)mek.
    to set milk with rennet.
  29. Fiil (çimento, zamk vb.) katılaş(tır)mak, don(dur)mak.
  30. Fiil kışkırtmak, (üzerine) sal(dır)mak.
    to set the hounds on a trespasser.
    set the dog barking: köpeği havlatmak.
  31. Fiil (güneş vb.) batmak, kaybolmak, gurup etmek.
  32. Fiil zeval bulmak.
  33. Fiil pekiş(tir)mek.
  34. Fiil (çiçek) gelişip meyve olmak.
  35. İsim duruş, oturuş.
  36. İsim koyma, yerleştirme.
  37. İsim takım, grup.
    dinner set: sofra takımı.
    a chess set: satranç takımı.
    a china set: porselen takımı.
  38. İsim külliyat.
  39. İsim insan/şirket grubu, birlik, takım, klik.
  40. İsim (elbise) bedene uygunluk, yakışma.
    the set of his coat.
  41. İsim eğilim, meyil, temayül.
  42. İsim duruş, vaziyet, tavır.
  43. İsim (çimento, zamk, vb.) katılaşma, donma.
  44. İsim alıcı.
  45. İsim seri, takım.
  46. İsim, Tiyatro iç dekor, stüdyo düzlüğü.
  47. İsim testere dişlerinin çaprazlanması.
  48. İsim fide.
  49. İsim batma, batış, gurup.
  50. İsim, Denizcilik akıntı veya rüzgâr yönü.
  51. İsim, Psikoloji kurgu: çevredeki bazı uyaranlara karşı daha fazla duyarlık hali.
  52. İsim, Matematik küme, cümle, aynı cins öğeler topluluğu.
  53. Sıfat belirli, muayyen.
    a set time: belirli zaman.
    set rules: belirli kurallar.
    I must study at set hours each day.
  54. Sıfat yerleşmiş, kurulmuş.
    a city set on a hill.
  55. Sıfat alışılmış, kökleşmiş, basmakalıp.
    set phrases.
  56. Sıfat kararlı, azimkâr, inatçı.
    He's very set on going, and I can't make him see that it's a bad idea.
  57. Sıfat donuk, katı.
  58. Sıfat tespit edilmiş, sabit, değişmez.
    wages set by law. He's a man of set opinions and won't change his mind now.
  59. Sıfat hazır.
    Are you all set? I've done my work and I'm set for the examination.
  60. Sıfat düzenli, muntazam.
radyosuyla kendini eğlendirmek Fiil
radyoda bir istasyon bulmak Fiil
saçına mizanpli yaptırmak Fiil
mizanpli yaptırmak Fiil
can atmak, çok istemek, bütün kalbiyle arzu etmek, bütün ümidini …'e bağlamak, aklına koymak, kararlı
olmak.
She has set her heart on going to Europe after graduation.
bir şeyi yapmayı kafasına koymak Fiil
kaleme sarılmak Fiil
kızmak, canı sıkılmak, tepesi atmak, küplere binmek.
She gets her back up whenever her younger brother
makes fun of her dates.
bir işe gayretle girişmek.
işini düzene sokmak/yoluna koymak/düzeltmek.
basmak Fiil
direnmek, karşı gelmek, muhalefet/mukavemet etmek, -e karşı cephe almak.
He set his face against any kind of change.
zamanına fazla değer vermek Fiil
her ay maaşının onda birini bir kenara koymak Fiil
bir şeye değer biçmek hizmetlerine yüksek değer biçmek Fiil
toplamaya başlamak Fiil
tasarrufundan belli bir miktarını ayırmak Fiil
gelirinin bir bölümünü ayırmak Fiil
gelir inin bir kısmını bir tarafa koymak Fiil
gelirinin bir kısmını bir tarafa koymak Fiil
şaşkına çevirmek.
başarısını çok çalışmaya borçlu olmak Fiil
siyasal görüşlerini meydana koymak Fiil
işlerini düzene koymak Fiil
şiddetli bir şekilde karşı çıkmak Fiil
karşı çıkmak Fiil
eve doğru yöneltmek Fiil
bir belgeye imza atmak Fiil
bir belgeyi imzasıyla tasdik etmek Fiil
bir işe el atmak Fiil
(ele geçirmeye/yapmaya) azmetmek.
be set on sth: bir şeyi aklına koymak, canı çok istemek.
mühendis olmayı kafasına koymak Fiil
para kazanmaktan başka bir şey düşünmemek Fiil
bir şeyde gönlü olmak Fiil
bir şeyi kafasına takmak Fiil
can atmak, çok istemek, bütün kalbiyle arzu etmek, bütün ümidini …'e bağlamak, aklına koymak, kararlı
olmak.
She has set her heart on going to Europe after graduation.
toparlanmak Fiil
evine çekidüzen vermek Fiil
reformlar yapmak Fiil
hayatını tehlikeye atmak Fiil
hayatını bir şansa bağlamak Fiil
(bir şeyi) aklına koymak, çok arzu etmek.
bir belgeyi imzalamak Fiil
mührünü basmak.
onaylamak Fiil
izin vermek Fiil
bir şeyi amaçlamak Fiil
göz koymak Fiil
hedeflemek Fiil
imzasını atmak Fiil
dişini sıkmak.
It set my teeth on edge: Dişlerimi kamaştırdı.
kamaştırmak Fiil
birine güvenmek Fiil
saatini radyodaki saat ayarı sinyaline göre ayarlamak Fiil
saati ayarlamak Fiil
bütün zihnini bir şey üzerinde toplamak Fiil
birinin saçını şekillendirmek Fiil
birinin saçını yapmak Fiil
(biri üzerinde) nahoş tesir bırakmak, kalbini kırmak, incitmek, sinirlendirmek, iğrendirmek.
mesleğini kurmak Fiil
konulmak Fiil
seçkin zümre
yurt dışına mal sevkıyatı için gerekli dört temel sevk belgesi
sigorta belgesi ve fatura
konşimento
tam takım
inşaat kutusu
veri seti
kütük Bilgi Teknolojileri
derinde olan
tahrip takımı
hızlı yaşayanlar grubu
(konşimento) tam takım konşimento
tıknaz
etiket kayıdı
minik televizyon cihazı
ayın batışı
boş küme Bilgi Teknolojileri
önceden ayar etmek Fiil
radyo cihazı
çapraz
(baskı) sık dizilmiş
yayın cihazı
güçlü kuvvetli
seyrek
radyo
belirlemek Fiil, Bilgi Teknolojileri
gemiye binmek
(matbaacılıkta) harflerin ya da sözcüklerin arasını daraltmak Fiil
tarihi ayarlamak Fiil
örnek
numune
formüler
mikyas koymak Fiil
(matbaacılıkta) harflerin ya da sözcüklerin arasını açmak Fiil
sabit fikir
sabit şema
kalıp İsim
basmakalıp sözler İsim
saplama
saati ayarlamak Fiil
resmi ziyaret
seri imalat
  1. İsim set
  2. İsim platform
  3. İsim terrace
  4. İsim dam
  5. İsim wall
  6. İsim bank
  7. İsim embankment
  8. İsim barrier
  9. İsim obstruction
  10. İsim obstacle
  11. İsim barrage
  12. İsim bulwark
  13. İsim levee
  14. İsim studio
  15. İsim stage
knife block Gıda ve Mutfak
film sets
film set
sea wall
stereo system İsim, Müzik
audio system İsim, Müzik
stereo İsim, Müzik
boombox İsim, Müzik
alternate character set Bilgi Teknolojileri
groyne
data set
stereo unit
to dike Fiil
to prevent Fiil
to put a stop to Fiil
to retaining wall Fiil
to levee Fiil
sluicegate price

Türkçe Sözlük (Kubbealti Lugati)

  1. Voleybol, tenis, pingpong vb
  2. Toprak kaymasını, ... kalın duvar