desire

  1. Noun şehvet
  2. Transitive Verb arzulamak, arzu etmek, istemek, arzu/istek duymak, özlemek, hasretini çekmek.
    I desire happiness.
    I desire to be happy. Give our guests whatever they desire.
    His work leaves much to be desired: İşi pek arzu edilir bir şey değildir (mükemmel/kusursuz olmaktan uzaktır).
  3. Transitive Verb rica/talep etmek.
    She desires you to come at once.
  4. Transitive Verb cinsel arzu duymak, cinsî münasebette bulunmayı arzulamak/istemek.
  5. Transitive Verb eksikliğini/yokluğunu duymak.
  6. Transitive Verb (bkz: invite )
  7. Noun arzu, istek, emel, heves.
    I am filled with the desire to go back there. He has a strong desire to succeed/for success.
  8. Noun dilek, rica, temenni, emir.
    His desire is that you should do it. I shall try to act according to your desires.
  9. Noun eğilim, meyil, rağbet.
  10. Noun şehvet, cinsel arzu, cinsel temas isteği.
iştahlandırmak Verb
bir şeyi çok istemek Verb
amacına erişmek Verb
İhtiras Tramvayı Proper Name, Cinema
özlem
satın alma arzusu
tüketici arzusu
temenni
iştahlanmak Verb
heves etmek Verb
isteksiz
ihtiras
): (kıskançlık, arzu vb. ile) yanıp tutuşmak, içi içini yemek.
hallenmek (argo) Verb
arzu nuz ?
bilgi edinmek arzusu
kuyruk acısı
teşne olmak Verb
biriyle cinsel ilişkiye girmek istemek Verb
birini cinsel olarak arzulamak Verb
temenni etmek Verb
tamah etmek Verb
sağlam ve güvenli bir mevki istemek Verb
içi çekmek Verb
içi gitmek Verb
can atmak Verb
satın alma arzusu
birşeyi yapmayı istemek Verb
birşeyi yapmayı arzu etmek Verb
bir satış işlemi sırasında müşteri tepkisi aşamaları Noun
başarılı bir satış eyleminin dört gerekli şartı
müdürün arzusu üzerine
kıvranmak Verb
istek duymak Verb
… isteğiyle yanıp tutuşmak/kıvranmak.