Noun vurgulama, belirtme, tebarüz ettirme, üsteleme, önem/ehemmiyet verme, ısrarla üzerinde durma. to lay/place/put
emphasis on … : …'e önem vermek, … üzerinde ısrarla durmak. This dictionary places/lays/puts a special emphasis on grammar. The President's statement gave emphasis to the inflation and unemployment.
Noun önemli nokta, ruh, ana fikir, ısrarla üzerinde durulan husus. The morality was the emphasis of his speech.
Noun vurgu. The emphasis is on the first syllable. lay emphasis on a word: bir sözcüğü vurgulamak, bastırarak söylemek.
Noun şiddet, kuvvet. to speak with emphasis. Determination lent emphasis to his proposals.
Noun (resimde) keskinlik, belirdginlik, canlılık, barizlik, göze çarpma.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition