kendine güven gelmek
Verb
tam nedenini bilmeden kuvvetle hissetmek
Verb
içine doğmak, (sebebini bilmeden) emin olmak.
(a) şen ve zinde hissetmek, (b) kendini beğenmek, kendini yüksek görmek, böbürlenmek, gururlanmak.
(a) (karanlıkta vb.) ihtiyatla/yavaş yavaş ilerlemek.
They felt their way down the dark passage. (b) bocalamak, dikkatli davranmak, bütün dikkatini toplayarak hareket etmek.
He hasn't been in the job long and he's still feeling his way.
ihtiyatla bir anlaşmaya doğru gitmek
Verb
geleceğinden emin olmak
Verb
içine doğmak, âyân olmak, önceden sezmek, derinden hissetmek, (sebebini bilmeden) çok emin olmak.
I feel in my bones that we will defeat the enemy.
kendini yepyeni biri gibi hissetmek
Verb
ahlaki bir yükümlülük duymak
Verb
kendini yeniden doğmuş gibi hissetmek
Verb
araştırmak, bulmaya çalışmak.
I'm feeling about for an answer to our difficulties.
el yordamı ile aramak
Verb
içinde boşluk duymak
Verb
içinden karşı konamayacak bir dürtü duymak
Verb
birşey gibi hissetmek
Verb
birşey gibi hissetmek
Verb
kendini iyi hissetmek
Verb
birine sempati duymak
Verb
(kendini) daha iyi hissetmek.
feel fine: (kendini) çok iyi hissetmek.
feel well: keyfi
yerinde olmak.
feel unwell: keyifsiz/rahatsız olmak.
feel cold: üşümek. feel
hot/warm: terlemek, ateş basmak.
feel thirsty: susamak.
feel sure: emin olmak.
feel one's oats: (at) canlı olmak, (insan) kibirli olmak, böbürlenmek.
feel small: utanmak, makcup olmak.
kendini köşeye sıkışmış hissetmek
Verb
kendini çaresiz hissetmek
Verb
fiyatların yükseleceğini hissetmek
Verb
başarıdan emin olmak
Verb
yeri dar/sıkışık olmak, sıkışmak.
kendini birine yakın duymak
Verb
elleriyle bir şeyi aramak
Verb
birine sempati duymak
Verb
birine yakınlık duymak
Verb
acımak, merhamet etmek.
feel for someone in distress.
kendini rahat hissetmek
Verb
...'mekten çekinmemek
Verb
kendini enerjik hissetmek
Verb
(kendinde) bir tuhaflık/acayiplik/anormallik hissetmek.
My head feels funny; may I lie down?
kendini iyi hissetmek
Verb
kendini çok daha iyi hissetmek
Verb
milletine güven duymak
Verb
(a) canı istemek, arzu/istek duymak, istemek, arzu etmek.
I feel like seeing her: Onu göreceğim
geldi.
Do you feel like a swim? (b) benzemek, hissini vermek.
The cat's fur felt like silk.
kendine gelmek, kendini toplamak, iyi olmak, tam sıhhatte olmak.
I don't feel quite myself: Kendimi iyi hissetmiyorum.
birşey gibi hissetmek
Verb
midesi bulanmak
Verb, Medicine
içi bulanmak
Verb, Medicine
bulantısı olmak
Verb, Medicine
kusacak gibi olmak
Verb, Medicine
midesi bulanmak
Verb, Medicine
içi bulanmak
Verb, Medicine
bulantısı olmak
Verb, Medicine
kusacak gibi olmak
Verb, Medicine
kendine gelmek, kendini toplamak, iyi olmak, tam sıhhatte olmak.
I don't feel quite myself: Kendimi iyi hissetmiyorum.
kurnazca/ustalıkla/maharetle araştırmak/anlamak/tahkik etmek.
kendini rahat hissetmemek
Verb
kendini (bulunduğu yerde) yabancı hissetmek
Verb
yeniden formunu bulmak
Verb
birinin nabzına bakmak
Verb
kendini iyi hissetmemek
Verb
utanmak, mahcup olmak, küçük düşmek, yerin dibine geçmek.
kendini tuhaf hissetmek
Verb
(Br) canına tak etmek
Verb
mali yönden zorluklar çekmek
Verb
(gemicilik) baş tutmak
Verb
cinsel organlarını okşamak/ellemek.
kendini birşeye hazır hissetmek
Verb
birşeye istekli olmak
Verb
birine karşı yakınlık duymak
Verb
kendini bitkin hissetmek
Verb
el yordamıyla ilerlemek
Verb
kendini iyi hissetmemek
Verb
kendini kötü hissetmek
Verb