karaya

English Turkish Phrases

karaya gum
reçine sakızı: Hindistanda yetişen
Sterculia urens ağacının sakızı.
Sterculia gum ile ayni anlama gelir. Noun
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Translation

  1. ashore
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

karaya ait
territorial
karaya ayak basmak
to land Verb
karaya çekmek
to beach Verb
karaya çıkarma birliği
landing detachment
karaya çıkarma gemisi
landing craft
karaya çıkarma harekâtı
landing operation
karaya çıkarmak
to land Verb
karaya çıkartma birliği
landing detachment
karaya çıkartma harekâtı
landing operation
karaya çıkartma kuvveti
landing force
karaya çıkartma teknesi
landing vessel
karaya çıkış izni
landing permit
karaya çıkış izni
landing card
karaya çıkış kartı
disembarkation card Noun, Transport
karaya çıkış yeri
landing stage
karaya çıkma
disembarkation Noun
karaya çıkma
debarkation
karaya çıkma
landing
karaya çıkma izni
shore leave
karaya çıkma müsaadesi
leave to land Noun
karaya çıkma şartları
landing conditions Noun
karaya çıkmak
to go on shore Verb
karaya çıkmak
to debark Verb
karaya çıkmak
to land Verb
karaya çıkmak
to touch land Verb
karaya doğru
onshore
karaya doğru yol almak
to make land Verb
karaya doğru yol almak
to bear with the land Verb
karaya oturan
lifesaving apparatus
karaya oturan bir gemiye bakmakla görevlendirilen memur
receiver of wreck
karaya oturma
running aground Noun, Maritime Traffic
karaya oturmak
to ground Verb, Maritime Traffic
karaya oturmak
to go aground Verb
karaya oturmak
to run ashore Verb
karaya oturmak
to strike the sands Verb
karaya oturmak
to go aground on Verb
karaya oturmak
to run aground Verb
karaya oturmak
to run on the beach Verb
karaya oturmuş
aground
karaya oturmuş
stranded
karaya oturmuş (gemi
ashore
karaya oturtmak
to ground Verb, Maritime Traffic
karaya oturtulmak
to be stranded Verb
karaya ve araziye ait
territorial
karaya vuran enkaz
flotsam and jetsam
karaya vurmak
to wash a shore Verb
karaya vurmuş balık gibi
like a fish out of water
karaya yönelmek
to put to land Verb
(denize doğru değil de) karaya doğru gitmek
to go inland Verb
(donanma) karaya çıkma emri
discharge note
(gemi) karaya doğru gitmek
to bear with the land Verb
(gemi) karaya oturmak
to strike bottom Verb
(gemi) karaya oturmak
to strike ground Verb
(gemi) karaya oturmak
to be fast aground Verb
(gemi) karaya oturmuş
high and dry
başarısız karaya çıkış
balked landing
belirtilen limanda karaya teslim giderlerinin hepsini içerir
ex wharf
bir adayı karaya bağlamak
to join an island with the main land Verb
bir gemiyi karaya çekmek
to hoist (out) a boat Verb
bir gemiyi karaya oturtmak
to lay a ship on stocks Verb
bir gemiyi karaya oturtmak
to run a y aground Verb
bir gemiyi karaya oturtmak
to beach a ship Verb
denizde yüzen ve karaya vuran enkaz
flotsam and jetsam
denizden karaya esen rüzgâr
on- shore wind
denize ve karaya inebilen uçak
sea and land aircraft
gemileri karaya çekme
hoisting in of the boats
geminin karaya yaklaşması
close with the land
gemiyi halatla karaya bağlamak
to moor Verb
gemiyi karaya oturtmak
to force a ship on shore Verb
gemiyi karaya oturtmak
to wreck Verb
gemiyi karaya oturtmak
to beach a ship Verb
gemiyi karaya oturtmak
to make a ship fast Verb
gemiyi karaya oturtmak
to strand the ship Verb
gemiyi karaya oturtmak
to strand a ship Verb
gemiyi karaya oturtmak
to run a ship aground Verb
gemiyi karaya sürmek
to drive a ship upon the rocks Verb
kıçtan karaya oturmak
to tail Verb
rotayı karaya doğru çevirmek
to lay the land Verb
yarın karaya ulaşmak
to raise the land next morning Verb
yolcuları çabucak karaya çıkarmak
to land passengers quickly Verb
yükün karaya boşaltılmış ağırlığı
landed weight
Karada Çıkabilecek Yangınlarla, Deniz, Liman veya Kıyıda Çıkıp Karaya Ulaşabilecek ve Yayılabilecek veya Karada Çıkıp Kıyı, Liman ve Denize Ulaşabilecek Yangınlara Karşı Alınabilecek Önleme, Söndürme ve Kurtarma Tedbirleri Hakkında Yönetmelik
Regulation on the Prevention, Extinguishing and Rescue Measures Against Fires that Start on Land, Fires
that Start in the Sea, in a Port or on the Coast and may Reach the Land, and Spread, or Those that Start on the Land and May Reach the Coast, a Port or the Sea
Proper Name, Law
Turkish-English phrases from Zargan's own database