public

English-Turkish Translation

  1. Adjective aleni
  2. Noun, Politics-Intl. Relations cumhur
  3. Adjective halka açık
  4. Adjective, Politics-Intl. Relations kamusal
  5. genel, umumî, halka/umuma ait, kamu+.
    public affairs/services: kamu işleri/hizmetleri.
    The
    pollution is a hazard to public health.
    The project has attracted significant public support: Proje halktan geniş ölçüde destek gördü.
  6. halka/umuma mahsus, halka açık.
    public parks: halka mahsus park.
    public library: halk kütüphanesi.
  7. kamu malı.
  8. halk+, halkın katıldığı.
    a public demonstration.
  9. kamu görevlisi, halka hizmet eden.
    a public official.
  10. açık, alenî, herkesçe bilinen/duyulan.
    a public scandal.
  11. ünlü, tanınmış, herkesin tanıdığı, meşhur.
  12. halka hitap eden.
    a public speaker.
  13. kamu yararına.
  14. evrensel.
  15. halk, ahali, toplum, umum.
    The gardens are open to the public.
  16. (belirli) kimseler, (belirli bir) grup/topluluk, kütle.
    The reading public: okuyan kütle.
    the
    book-buying public: kitap alan kimseler.
  17. seyirciler.
    The popular actor has a large public .
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

certified public accountant
serbest muhasebeci mali müşavir Noun, Accounting
chartered accountant
yeminli mali müşavir Noun, Accounting
Convention Abolishing the Requirement of Legalisation for Foreign Public Documents
Yabancı Resmi Belgelerin Tasdikten Muaf Tutulmasına Dair Sözleşme Noun, International Law
foist one's wares upon the public
kirli çamaşırlarını ortaya dökmek Verb
General public administration activities (NACE code: O84.1.1)
Genel kamu idaresi faaliyetleri (NACE kodu: 84.11) Noun, Trades-Professions
get the public on one's side
halkı kendi tarafına çekmek Verb
have the public sentiment in one's pocket
kamuoyu kendinden yana olmak Verb
lose one's credit with the public
halkın gözünde itibarıni kaybetmek Verb
Market research and public opinion polling (NACE code: M73.2)
Piyasa ve kamuoyu araştırma faaliyetleri (NACE kodu: 73.2) Noun, Trades-Professions
Market research and public opinion polling (NACE code: M73.2.0)
Piyasa ve kamuoyu araştırma faaliyetleri (NACE kodu: 73.20) Noun, Trades-Professions
nurse one's public
halk arasındaki şöhretini sürdürmek Verb
proactive public relations
proaktif halkla ilişkiler Noun, Public Relations
Public Access to Court Electronic Records (PACER)
Elektronik Mahkeme Belgeleri Erişim Sistemi . ABD mahkemelerinin belgelerine online erişim sağlayan UYAP benzeri sistem. Noun, Law
public accountant
serbest muhasebeci Noun, Accounting
Public administration and defence; compulsory social security (NACE code: O)
Kamu yönetimi ve savunma; zorunlu sosyal güvenlik (NACE kodu: O) Noun, Trades-Professions
Public administration and defence; compulsory social security (NACE code: O84)
Kamu yönetimi ve savunma; zorunlu sosyal güvenlik (NACE kodu: 84) Noun, Trades-Professions
public agency and organization
kamu kurum ve kuruluşu Noun, Public Administration
public assets
kamu varlıkları Noun
public official
kamu görevlisi Noun, Public Administration
Public order and safety activities (NACE code: O84.2.4)
Kamu düzeni ve güvenliği ile ilgili faaliyetler (NACE kodu: 84.24) Noun, Trades-Professions
public professional organization
kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu Noun, Law
public reading (of the indictment)
(iddianamenin) yüzüne okunması Noun, Law
Public relations and communication activities (NACE code: M70.2.1)
Halkla ilişkiler ve iletişim faaliyetleri (NACE kodu: 70.21) Noun, Trades-Professions
public transport services
toplu ulaşım hizmetleri Noun, Public Administration
publicity
aleniyet Noun, Law
publicity
kamusallık Noun
public-law legal entity
kamu hukuku tüzel kişisi Noun, Law
reactive public relations
reaktif halkla ilişkiler Noun, Public Relations
take away from one's public image
halkın gözünde itibarını düşürmek Verb
wash one's dirty linen in public
birinin kirli çamaşırlarını ortaya dökmek, gizli rezaletleri/yolsuzlukları açığa çıkarmak.
going public
halka açılmak Verb
going public
özel şirketin hisse senetlerini satışa çıkararak halka açılması
the public
amme
the public
alem
public access
kamu erişimi
public accounts
kamu kuruluşlarının bankalardaki hesapları Noun
public accounts
(Br) umumi muhasebe
public act
yönetmelik
public act
mevzuat
public administration
amme idaresi
public alley
umumi yol
public announcement
açık ilan
public attitude
kamu tutumu
public attorney
(US) hazine avukatı
public auction
açık arttırma
public auction
açık artırma
public audience
herkese açık görüşme
public authorities
kamu yetkilileri Noun
public awareness
kamu bilinci
public bath
hamam
public benefit
kamu çıkarı
public blockade
resmi abluka
public body
kamu teşkilatı
public book
kamu sicili
public borrowings
kamu borçları Noun
public boundary
sınır işareti olarak tayin olunan şeyler
public budgeting
kamu bütçesini hazırlama
public business
devlet işi
public calling
devlet memuriyeti
public carriage
kamu taşıt aracı
public censure
kanunun kınaması
public character
tanınan kişi
public character
popüler kişi
public charges public charity
harçlar sosyal yardım
public company
halka açık şirket
public company
halka açık limitet şirket
public company
halka açık limited şirket
public confidence
halkın güveni
public construction
kamu inşaatı
public contract
devlet sözleşmesi
public conveniences
tuvalet
public corporation
(US) denetleyici çoğunluk hissesinin devlete ait olduğu bir şirket
public creditor
devlet alacaklısı
public deficit
kamu açığı
public deposit
resmi mevduat
public deposits
(Br) Bank of England'da tutulan devlet kuruluşlarının hesap bakiyesi
public easement
kamu lehine irtifak
public economist
milli ekonomist
public economy
milli ekonomi
public education
milli eğitim
public employment
devlet memuriyeti
public enquiry
kamu soruşturması
public enterprise
kamu işletmesi
public examination
(Br) iflasını ilan eden bir borçlunun katılması gereken ve alacaklıları ile resmi iflas görevlileri tarafından
iflasın nedenleri ile iflas bildirgesin
public examination
sorgu
public expenditures
kamu harcamaları Noun
public expenses
kamu giderleri Noun
public ferry
arabalı vapur
public festival
halk bayramı
public finances
kamu maliyesi Noun
public functionary
kamu görevlisi
public gallery
seyirci galerisi
public garage
umumi garaj
public good
umumi menfaat
public hazard
umumi tehlike Law
public highway
kamu trafik yolu
public highways
karayolları Noun
public hospital
devlet hastanesi Noun, Public Health
public inspection
umumun teftişi
public institution
kamu kurumu Noun, Public Administration
public institution
âmme müessesesi
public institution
kamu kuruluşu
public interest
amme menfaati
public interest
halkın ilgisi
public laundry
çamaşırhane
public lecture
üniversite dersi
public library
umumi kütüphane
public life
kamu hayatı
public means
kamu araçları Noun
public meeting
açık oturum
public meeting
umuma açık toplantı
public meeting
halka açık toplantı
public mind
kamu zihniyeti
public minister
diplomatik elçi
public mischief
umum zarar
public monopoly
kamu tekeli
public monopoly
kamu tekeli (PTT hizmetleri ile demiryolları gibi kamu hizmeti niteliğindeki devlet tekelleri Noun
public necessity
kamu ihtiyacı
public notary
noter
public notice
umuma duyurma
public nuisance
umum için zararlı olan fiiller
public nuisance
umumi huzur bozma
public occupation
kamu işi
public occupation
amme işi
public offering
ihraç edilmiş menkul kıymetlerin halka satılması
public office
devlet memuriyeti
public orator
(Br) üniversite sözcüsü
public order
kamu düzeni Noun, Law
public ownership
kamu mülkiyeti
public pension
devlet emekli maaşı
public performance
kamu performansı
public person
egemen bir devletin temsilcisi
public policy
kamu politikası Noun
public policy
kamu çıkarı
public power
bir devlet memuruna devlet tarafından verilen yetki
public printer
devlet basımevi
public procurement
kamu alımları Noun
public property
kamu mülkiyeti
public purse
devlet kesesi
public purse
devlet kasası
public revenue
kamu gelirleri Noun
public revenue
devlet geliri
public reward
ilan suretiyle ödül vaadi
public road
umumi yol
public road
umum yol
public safety
milli güvenlik
public sale
açık artırma ile satış
public sector
kamu sektörü Noun, Economics
public sector
kamu kesimi
public servant
devlet memuru
public service
amme hizmeti Noun, Public Administration
public services
kamu hizmetleri Noun, Public Administration
public services
kamusal hizmetler Noun
public sewer
ana kanalizasyon
public speaker
konuşmacı
public speaking
topluluk huzurunda konuşma
public spirit
yurtseverlik
public spirit
vatanseverlik
public spirited
hamiyetli
public square
şehir alanı
public square
alan
public statement
kamu açıklaması
public store
(US) gümrük antreposu Noun
public telephone
umumi telefon
public tender
devlet ihalesi
public transportation
(US) kamu taşımacılığı
public transportation
toplu taşıma
public trial
açık duruşma
public trial
aleni mahkeme
public undertaking
kamu işletmesi
public undertakings
kamu girişimleri Noun
public use
kamu amacı için kullanım
public use
kamulaştırma hukukunda geniş anlamda kamu yararı
public utility
kamu hizmetleri Noun
public utility
kamu hizmeti gören kuruluş
public verdict
aleni duruşma sonunda verilen karar
public want
kamu ihtiyacı
public way
kamu yolu
public welfare
kamu refahı
public works
bayındırlık işleri Noun
public works
amme işletmeleri Noun
public works
nafıa
public wrong
ceza gerektiren fiil
English-Turkish phrases from Zargan's own database