sinirli

Turkish-English Translation

  1. Adjective nervous
  2. tense
  3. sore
  4. impatient
  5. frustrated
  6. frantic
  7. perverse
  8. strained
  9. irritable
  10. upset
  11. prickly
  12. irate
  13. edgy
  14. jittery
  15. nervy
  16. irritated
  17. jumpy
  18. petulant
  19. sinewy
  20. peeved
  21. fretful
  22. waspish
  23. peevish
  24. tetchy
  25. up
  26. het up
  27. pindling
  28. unstrung
  29. on the jump
  30. keyed up
  31. choleric
  32. like a cat on hot bricks
  33. up- light
  34. uptight
  35. wrought up
  36. worked-up
  37. quick to anger
  38. tense and irritable
  39. tendinous
  40. Adjective out of temper
  41. liverish
  42. tetched
  43. teed off
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

aşırı sinirli
have it up to here
gergin ve sinirli
on edge
hafif sinirli
high- keyed
sinirli biçimde
angrily Adverb
sinirli bir şekilde
angrily Adverb
sinirli bir şekilde
nervously Adverb
sinirli bir şekilde terketmek
to storm out Verb
sinirli olmak
to be in a state of nerves Verb
sinirli olmak
to have one's nerves on edge Verb
sinirli sinirli parmaklarını oynatmak
to fiddle Verb
...'i sinirli bir şekilde terketmek
to storm out of ... Verb
birini sinirli yapmak
to drive someone neurotic Verb
çok sinirli kişi
jitterbug
çok sinirli olmak
to be all on edge Verb
sahneye çıkmadan önce (aktör) sinirli olmak
to have the go fever Verb
(borsa , US) sınırlı borsa emri
stop motion
(borsa) sınırlı talimat
limited order
(radyo) zamanla sınırlı ilan
time check
... olduğu kadarıyla sınırlı olmak üzere
to the extent that ... Law
belli bir alanda sınırlı fuar
specialized fair
belli bölgeye sınırlı grev
sectional strike
belli bölgeyle sınırlı grev
sectional strike
bir ortaklıkta sınırlı sorumlu olmak
to carry limited liability in a partnership Verb
bir şirketin sınırlı kaynakları bir araya getirmede
productive efficiency relative efficiency
dar sınırlı
partial
geçerliği sınırlı olan bilet
limited ticket
geçerliliği sınırlı olan bilet
limited ticket
görevli sınırlı yetkili vasiyeti tenfiz memuru
special executor
hisselerle sınırlı
limited by shares
hisselerle sınırlı ortaklık
partnership limited by shares
sınırlı
narrow
sınırlı
determinate
sınırlı
close
sınırlı
definite
sınırlı
scant
sınırlı
niggardly
sınırlı
local
sınırlı
limited
sınırlı
restricted
sınırlı
finite
sınırlı
parochial
sınırlı
particular
sınırlı
qualified
sınırlı
restrained
sınırlı
scanty
sınırlı
small-scale
sınırlı
bounded
sınırlı
confined
sınırlı
limitary
sınırlı
measurable
sınırlı
limited Adjective
sınırlı bir ölçüde
tolerably
sınırlı bir şekilde sorumlu
responsible to a limited extent
sınırlı borsa emri
good order
sınırlı borsa hesabı
restricted account
sınırlı çek
(Br) limited cheque
sınırlı ciro
qualified endorsement
sınırlı ciro
restricted indorsement
sınırlı denetim
limited audit
sınırlı duygulanım
constricted affect Noun, Psychiatry
sınırlı duygulanım
restricted affect Noun, Psychiatry
sınırlı ehliyet
limited capacity
sınırlı emisyonlu yatırım fonu
closed-end fund
sınırlı etkinlik alanı
limited sphere of activity
sınırlı garanti
limited guarantee
sınırlı geçerliği olan ödeme vasıtası
(coins) limited legal tender Noun
sınırlı geçim kaynağı
limited means
sınırlı imza yetkisi
limited authority to sign
sınırlı kapasite
limited capacity
sınırlı kapasiteli fabrika
limited capacity plant
sınırlı kâr payı
limited dividend
sınırlı kaza yetkisi
limited jurisdiction
sınırlı kişiye
fee tail
sınırlı konvertibilite
limited convertibility
sınırlı konvertibilite
restricted convertibility
sınırlı kredi
poor credit
sınırlı kredi
limited credit
sınırlı kredi mektubu
limited letter of credit
sınırlı krediden faydalanmak
to enjoy restricted credit Verb
sınırlı mal mevcudu
limited supplies
sınırlı mülkiyet
restricted ownership
sınırlı mülkiyet
special property
sınırlı mülkiyet hakkı
qualified title
sınırlı olumlu görüş
qualified opinion Noun, Accounting
sınırlı ömürlü aktifler
limited-life assets Noun
sınırlı ortak payı
limited partner's share
sınırlı ortakları olan şirket
close company
sınırlı oy hakkı
limited franchise
sınırlı park yapılabilen alan
limited-parking zone
sınırlı pazar
limited market
sınırlı piyasa
reserved market
sınırlı piyasa
limarketed market
sınırlı prim ödemeli hayat sigortası
(Br) limited payment assurance Noun
sınırlı prim ödemeli hayat sigortası
limited payment assurance Noun
sınırlı prim ödemeli sigorta
limited paym (ent) insurance
sınırlı primli sigorta
insurance with limited premium
sınırlı riskleri kapsayan sigorta
limited policy
sınırlı rücu
limited recourse
sınırlı satış bölgesi
narrow sales area
sınırlı satış emri
(US) selling stop order
sınırlı satış emri
selling stop order
sınırlı satış teklifi
protected profit stop
sınırlı savaş
imperfect war
sınırlı sayıda basım
limited publication
sınırlı sayıda baskı
limited edition
sınırlı sayıda satıcının bulunduğu piyasa fiyatı
oligopoly fas
sınırlı sipariş
limited order
sınırlı sorumlu
limited
sınırlı sorumlu a b
limited partner
sınırlı sorumlu anonim şirket
joint company with limited liability
sınırlı sorumlu ortak
limited partner
sınırlı sorumlu şirket
private limited company
sınırlı sorumlu şirket
(Br) liability company
sınırlı sorumlu şirket
limited (liability) company
sınırlı sorumlu şirket
close corporation
sınırlı sorumlu şirket
limited liability company
sınırlı sorumlu şirketler
limited liability companies Noun
sınırlı sorumluluk
limited responsibility
sınırlı sorumluluk
limited liability
sınırlı sorumluluk
single liability
sınırlı sorumluluk
limitation of liability
sınırlı sorumluluk ilkesi
principle of limited liability
sınırlı süreli ortak kontrol
temporarily joint control Noun, Competition Law
sınırlı süreli sözleşme
contract of limited duration
sınırlı talimat
limit
sınırlı talimat
(stock exchange) limited order
sınırlı taşıyıcı
limited carrier
sınırlı temettü
limited dividend
sınırlı temettü veren şirket
limited-dividend corporation
sınırlı temettü veren tv
limited-divident corporation
sınırlı teminat karşılığı verilen borç
margin loan
sınırlı temyiz olanağı
limited appeal
sınırlı temyiz olanağı limited sınırlı vergi sorumluluğu
tax liability
sınırlı temyiz olanağı limited sınırlı vergi sorumluluğu
limited taxability
sınırlı uygulama
restricted application
sınırlı yaşam
limited life
sınırlı yetki
limited authority
sınırlı yetkili vasiyeti tenfiz memuru
limited executor
sınırlı yetkili vekil
special agent
sınırlı yükümlülük
fixed charge
sınırlı yükümlülük
fixed charges
sınırlı zaman
limited time
sulh hâkimleri vasıtasıyla sınırlı kaza yetkisi olan
justice court
tedavülü sınırlı menkul kıymetler
restricted securities Noun
ürün çeşidi sınırlı şirket
little diversified company
üye sayısı sınırlı sendika
(US) closed union
üye sayısı sınırlı sendika
closed union
üyeleri sınırlı sayıda sendika
closed version
yetkisi sınırlı mahkeme
court of limited jurisdiction
zaman bakımından sınırlı
qualified as to time
zamanla sınırlı gayri menkul mülkiyet hakkı
term of years
zamanla sınırlı ilan
(radio) time check
zamanla sınırlı intifa hakkı
resulting use
zamanla sınırlı mülkiyet
terminal property
zamanla sınırlı tereke idaresi
limited administration
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Siniri olan, ... sinir bulunan
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.

sınırlı
Belli ölçülerin ... hudutlu, mahdut