sebep, neden.
What was the cause of the accident? He has no cause to be angry. There's no cause for anxiety.
first cause: asıl neden.
vesile.
This news was the cause of rejoicing.
neden, illet: bir şeyi etkileyen, oluşturan, doğuran şey.
Felsefe
(a) dava, (b) dava konusu, davaya yol açan olay.
Hukuk
gaye, amaç, hedef, maksat, güdülen dava.
The Socialist cause. final cause: asıl/son gaye.
with good cause: iyi bir maksatla, haklı olarak.
to work in a good cause: iyi bir maksatla/iyi bir amaç uğrunda çalışmak.
in the cause of justice: adalet uğruna.
gerekçe, âmil, saik.
There is no cause for complaint.
tartışma konusu, münazaa/ihtilâf konusu.
(çözülecek sorun olarak) toplumsal refah.
Liberal support for the cause of American Negro.
sebep olmak, sebebiyet vermek, mucip olmak, (sonucunu) doğurmak, tevlit/hasıl/intaç etmek. (Yardımcı
eylem olarak ettirgen eylem yapımına da yarar).
to cause someone to do sth.: birine birşey yaptırmak.
...'in önde gelen nedenlerinden biri
İsim
ceza hukukunda kışkırtmak için yeterli neden
bir zarara sebep olmak, sakıncalı bir duruma meydan vermek
Fiil
savaş psikozu yaratmak
Fiil
(Br) mahkeme kararı defterleri
İsim
önemli dava, meşhur olan anlaşmazlık/ihtilâf.
İsim
hasar meydana getirmek
Fiil
birine zahmet vermek
Fiil
kendini bir davaya adamış hukukçu
İsim, Hukuk
(Br) dava günlerini gösteren liste
bizatihi dava hakkı veren neden ya da olay
birini telaşa vermek
Fiil
hâkimin veya jüri üyesinin tarafsızlığına engel olabilecek bir nedenden reddi
ticarete konu olan mal ve senetler hakkında açılan dava
bir davadan vazgeçmek
Fiil
bir davayı karara bağlamak
Fiil
haksız yere işten çıkarma
ilk nedenden sonra ortaya çıkıp sonuç üzerine etkili olan neden
birinin davasını benimsemek
Fiil
Akitten veya hukuk kaidelerinden doğmayıp, adalet ve eşitlik kaidelerine dayanan dava
İsim, Hukuk
ilk neden: Aristo felsefesinde müsebbibi evvel.
İsim
korkmak için haklı neden bulmak
Fiil
şikâyete neden olmak
Fiil
şikâyete hakkı olmak
Fiil
belirli bir sonucu doğuran en son neden
sonuç ile doğrudan doğruya nedensellik ilişkisi olan neden
madde itibariyle selahiyet
kuşkulanmak için haklı neden
kaybedilmiş/ümitsiz dava, başarı olanağı bulunmayan girişim/atılım.
İsim
başarılı olması imkansız iş, durum veya kişi
İsim
... ile işbirliği yapmak
Fiil
açık denizlerde vukua gelen ve bir ticaret aktinden doğan dava sebebi
dava sebebi gösterme emri
kendi davasını kendi savunmak
Fiil
birinin davasını savunmak
Fiil
muhtemel sebep, aleyhte delil.
bir sonuca neden olan ilk neden
inandırıcı sağlam nedenler
birini sebepsiz işinden çıkarma
hükümden düşen bir hakkı ihya etmek
Fiil
ikinci derecede önemli olan şey
ikinci derecede önemli şey
seri muhakeme usulüyle bakılan dava
haklı (hukukî) sebep göstermek.
bir davayı desteklemek
Fiil
davaya celp etmek (mübaşirin adliye koridorunda davayı seslenmesi
hikmet
İsim, Din ve İnanç
bir davayı desteklemek
Fiil
bir gayeyi desteklemek
Fiil