(a) ek/ilâve olarak inşa etmek. This part of the hospital was buit on later. (b) dayan(dır)mak,
istinat ettirmek. His argument is buit on facts. I build on you: Sana dayanıyorum/güveniyorum. (c) build vain hopes on something: bir şey hakkında boş ümitlere kapılmak.