harcayacak parası olmak
Fiil
birini içeri buyur etmek
Fiil
4 no'lu perona gelmek
Fiil
kuyruğun sonunda gelmek
Fiil
yarışı birinci olarak tamamlamak
Fiil
yarışı birincilikle bitirmek
Fiil
sürüler halinde gelmek
Fiil
(a) (tenkit vb.) celbetmek, üzerine çekmek, karşılaşmak, maruz kalmak.
The government's industrial plan has come in for a great deal of critcism. (b) (hisse/hak olarak) almak, hak etmek, elde etmek, (mirasa) konmak.
She came in for a fortune when her mother died.
izinli olarak gelmek
Fiil
başa bir sürü bela açmak
Fiil
birşey için suçlanmak
Fiil
birşey için eleştirilmek
Fiil
işe yaramak, hiç de fena olmamak.
That would come in very handy: Bu çok işe yarar.
A few more traveller's cheques may come in handy on holiday.
Keep that, it will come handy some day: Onu sakla, bir gün işe yarar.
katılmak, iştirak etmek.
Will you come in on the meeting?
bir girişime ta başından katılmak
Fiil
duraksamadan tam zamanında söyleme
biriyle ilişki kurmak
Fiil
yarışı ikinci olarak tamamlamak
Fiil
yarışı ikincilikle bitirmek
Fiil
tam zamanında işe yaramak
Fiil
bir firmaya katılmak
Fiil
birinden taraf olmaya karar vermek
Fiil
birinin yanında yer almaya karar vermek
Fiil
birini desteklemeye karar vermek
Fiil
sosyal seviyesi düşmek
Fiil
bir zamanlar iyi günler görmüş olmak
Fiil
bir vasiyetnamede haksızlığa uğramak
Fiil
(hastalık vb. sonucunda vücudunda leke, kızartı vb.) peyda olmak, zuhur etmek, çıkmak, görülmek.
Jo has come out in spots so I'm keeping him off the school.
(a) (utandırıcı bir durum) eninde sonunda /günün birinde ortaya çıkmak, herkesçe duyulmak, şayi olmak,
(b) sonu iyi gelmek, sonunda her şey düzelmek/temize çıkmak.
daha iyi günler görmüş olmak
Fiil